31 Aralık 2019 Salı

KUĞULU PARK CİNAYETİ – ALİ BAYRAM



Yayınevi: Arsine

İlk Yayınlanma Tarihi: 25 Mart 2016
Yazar: Ali Bayram
Türler: Kurgu, Gizem, Polisiye
Sayfa Sayısı: 192

KİTAP TANITIMI:
Ankara'nın bürokrasi kokan puslu havasında Kuğulu Parkta o sabah genç bir kızın cesedi bulunur. Cinayet olduğu anlaşıldığında adım adım gerilim ve gizemler başlamıştır. Başkentin varoşlarından, sosyetenin kalbine kadar uzanan cinayetler de seri katil öylesine akıllı davranmıştı ki! İşlenen bu cinayetler de ülkenin tüm insanlarını şüpheli yapmıştı. Şimdi bu satırları okuyorsun ya! Bu cinayetlere sen de parmak izini bıraktın. Ve artık... Sen de Şüphelisin...

KİTAP YORUMU:

Merhaba kitabı ay başında 1 günde bitirdim, çok sürükleyiciydi ancak yorumunu yazmaya fırsatım olmadı, derslerim ve faaliyetlerim yüzünden. Kitabın yazarı AliBayram, Emniyet Genel Müdürlüğünde polis olarak görev almış.Gerçek olaylardan yola çıkarak polisiye romanlar yazmaya başlamış. Gerçekten bu tip şeyleri görmüş geçirmiş biri olarak tecrübelerini hayal gücüyle birleştirip kitap yazması çok güzel. Kendisine emeğinden dolayı ve imzalı kitap verdiğinden dolayı teşekkür ederim :) Şimdilerde Arsine Yayıncılık’ın sahibi. #2020yerlipolisiyeyili hedefleri var ve ben de destekliyorum. Türk polisiyesi hak ettiği yere gelmeli ve bu yayınevi de Türk Polisiye yazarlarını aynı çatıda birleştirmek istiyor :)

Kitabı çok beğendim. Kurgusu, karakterleri etkileyici. Bir Türk polisiyesi ve Ankara sokaklarında geçiyor hikaye. Ankara’da yaşadığım için daha bir keyifle okudum. Yazar çok güzel betimlemeler yapmıştı. Bildiğim yerlerden çok bilmediklerim varmış ve oralara da gitmiş kadar oldum yazar sayesinde :)

Kitap Kuğulu Park’ta bir kadın cesedi bulunmasıyla başlıyor. Sabahın erken saatleri, insanlar mahmur mahmur yürürken bir temizlik personeli görüyor cesedi ve çığlıklar, meraklar başlıyor böylece. Olay yerini kontrol altına alıyor gelen polisler. Savcı geliyor. Kapsamlı inceleniyor. Tabi çok insan geçtiğinden deliller yetersiz. Öldürülen genç kadında kızıl üzüm salkımı dövmesi var. Aynı gün bir de Mamak çöplüğünde bir kadın ölü bulunuyor. Bundan sonraysa olay daha da derinleşiyor. İşin içinde bambaşka şeyler var. Fuhuş, kadın ticareti, oğlunu kötü bir şey yapsa bile korumaya çalışan bir baba…

26 Aralık 2019 Perşembe

AĞAÇ EV SOHBETLERİ # 17 (LİSE AŞKLARI)




Bu haftanın konusunu da Barış Doğan belirledi: Lisedeki aşk meşk olayları ve lisede sevgili yapmak hakkında ne düşünüyorsun, sence yapılmalı mı?

Liseye geçtiğim zamanlarda ülkemizde bu sevgililik durumları iyice yaygınlaşmıştı her önüne gelen sevgili yapardı. Ben ve arkadaşlarım yapmadık galiba sadece  ;)

Lisedeyken çok dalga geçerdim, boş gelirdi bu şeyler. Hala da karşıyım lisede sevgili yapılmasına. Daha yaşımız küçük aşktan ne anlarız her önüne gelen de kendini aşık zannediyor bu öyle kolay mı derdim hep taa ki 11.sınıfa kadar. O zamanları hatırlamak hem kıpraştırıyor beni hem de üzüyor derinden. Lise yıllarım çok problemliydi ama 11.sınıf en güzeliydi cidden. 

Sen o kadar aşkla dalga geç büyük konuş sonunda bulur o seni. Yani beni de aşk 11 deyken buldu. Dalga geçtiğim şeyi yaşadım harbiden. Anladım ki aşkın yaşı yokmuş. Hele ki ergenlik döneminde duygular coşkuluyken bu hisler bambaşka etkiliyor insanı. Çok yordu beni. Çok ağlattı, çok güldürdü, çok düşündürdü, tüketti en sonunda.

2020 HEDEFLERİM (MİM)




Öncelikle beni bu güzel mime davet eden Şule ablama teşekkür ederim :) kendisi benim blogdaki ilk yıllarımdan beri destekçim. Çok teşekkür ederim hep var olsun :) 2020 ona mutluluk sağlık huzur ve dilediği ne varsa onu getirsin :)

       1)     Şu anda Türk Hemşireler Derneği Öğrenci Komisyonu 9. Dönem genel yönetim kurulunda medya ve iletişim koordinatörü olarak görev alıyorum. Umarım yeni yılda bu görevimi en güzel şekilde yaparım ve harika işlere imza atarız.
      2)    Genç Kızılay etkinlik ekibimizle harika etkinlikler planlamak ve iyilik dolu etkinliklerimize katılmak.

İÇİMİZDEKİ ŞEYTAN – SABAHATTİN ALİ



İlk Yayınlanma Tarihi: 1940

Yazar: Sabahattin Ali
Yayınevi: Yapı Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 254

KİTAP TANITIMI:
"İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.."
Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki şeytan"a keskin bir bakış.
***
KİTAP YORUMUM:


Merhaba uzun zaman elimde sürünmüş olan bir eserle geldim. Kitabı geçen yıl baharın falan okumaya başlamıştım. Derslerde boş zamanlarımda okudum ancak son 50 sayfasına gelince ne olduysa bıraktım kitabı. Devam etmek bugüne nasip oldu. Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf’u okudum ve çok sevdim. Ama bu kitaba ısınamadığımdan sevemedim galiba.

Sabahattin Ali’nin tarzını severim aslında ama bu kitaptaki hiçbir karakteri sevemedim desem yalan olmaz sanırım. Sadece karakterler değildi beni soğutan, konu ve davranışlar tuhaftı. Bilmiyorum belki de ben yanlış zamanda okudum. Kitabı ittirerek okumuştum zaten. Ama bugün son sayfaları hızlıca bitirdim. Belki de cidden yanlış zamanıma gelmiştir.
Ömer ve Macide ana karakterler. Ömer felsefik duruyor, bilgili, kültürlü görünmeye çalışıyor ama aslında yanlış yolda giden, yanlış arkadaşlar edinen birisi. Aydın olduğunu sanan ama cahil olan arkadaş çevresi var ve onlar Ömer’i yanlış yola itiyor. Ömer güçsüz, kendi davranışlarının sorumluluğunu almaktan kaçınan ve her suçunu içindeki şeytana atan birisi. Ömer’in; adını taşıyan önemli zatlara, böyle bir kişilikte olması hakaret resmen. Hiç kendini toparlamıyor. Oradan oraya sürünüyor. Nerdeyse otuzuna gelmiş ama düzgün iş tutturamamış, insanları düzgün tanıyamamış, bir kadını sevmiş ama ona sahip çıkamamış birisi. Çok acınacak bir tipte ve resmen okurken beni bıktırdı. Zaten onun yüzünden kitaptan soğudum. Hayattan soğuttu hatırladıkça kötü oluyorum…

Kitap çok buhranlı, kötü bir havada geçiyor. Macide ve Ömer uzaktan akraba. Tanışıyorlar ve aşık oluyorlar. İkisinin de düzgün ailesi yok. Macide aile yakının evinde kalıyor ama onları sevmiyor. Bir gün kötü bir olay sonucu Macide evden ayrılıyor ve Ömer onu kendi evine götürüyor. Yıldırım hızıyla başlıyor onların aşkları, ilişkileri. Her şey çabuk oluyor. Macide ilk başlarda mutlu huzurlu. Ömer de öyle. Ama bir yerden sonra sevgileri yetmiyor. Para ve geçim meselesi, çevreleri de işin içine girince sohbetleri azalıyor. 

22 Aralık 2019 Pazar

MELİHA – NESRİN KARAMAN


Yazar: Nesrin Karaman
Yayınevi: Anatolia Kitap
Sayfa Sayısı: 278
İlk Baskı Yılı: 2000
Türü: Dram, aşk

KİTAP TANITIMI:

Aşk; bağlılık, özveri ve yanmak mıdır?
Ya da aşk; takıntı veya maraz mıdır?
Seven, sevdiği için neler yapabilir yada nelerinden vazgeçebilir?
Sevda bazı kalplere gül bahçesi vaat ederken neden kimilerine sadece dikenlerini batırır?
Sami, belki de yorgun bir adamdı belki de tükenmişti. Her türlü gönül bozgununa rağmen bir kadına umutsuzca âşık olmuştu. İçindeki kötülüklerin  arasında beslediği  büyük aşk filizlenebilir miydi? kötü daha ne kadar kötü olabilirdi? Acaba aklı ve sezgileri onu bulunduğu karanlık dehlizlerden kurtarabilecek miydi?
Meliha’nın satır aralarından kalplerimize süzülen sorular bunlar.
Meliha bir gün Sami’ye sordu. “Aşk kıyım işi midir Sami?”
Hayat hırsızı bir erkek ve onun son derece can yakıcı gelgitleri,  masum hem de merhametli bir kadının tarifsiz acıları, davası uğruna aşkından bile vazgeçebilecek yürekli bir adam ve onun kaybolmuşluğu Meliha’da okuru derinden sarsacak.

KİTAP YORUMUM:

Merhaba çok duygusal bir kitapla geldim. İlk başta her şeye fazlaca sahip olup sonradan onların tek tek gittiği bir kadının hikayesi bu. Anne babası ikişer tane var. Çok zengin bir ailede doğuyor. Evleri güzel, gittiği okullar güzel. Ama sonradan ailesini kaybediyor. Aşık oluyor bir devrimciye ama o da kayıp gidiyor ellerinden. Amcası ve Sami sayesinde hayata tutunmaya çalışıyor.

Üniversitedeyken aşık oluyor Meliha, Fuat adlı bir devrimciye. Fuat’ın savunduğu şeylere karşı pek ilgisi yok Meliha’nın. Ama Fuat’ı çok seviyor. Onunla olmak istiyor. Bir süre harika gidiyor her şey. Ama arkalarından kuyularını kazan birisi var. Her şey mahvoluyor. Fuat’ı kaybediyor Meliha. Psikolojik çöküş yaşıyor. Fuat’tan geriye son kez beraber oldukları o köhne ev kalıyor, bir plak ve bir şarkı. Sonradan bir de minik sürpriz çıkıyor. Meliha Fuat’tan bir parçayı taşıyormuş meğer karnında. 

SIRRIN SAHİBİNE-MÜCAHİT ŞEN



Merhaba bookstagram camiası çok hoş. İmzalı kitaplarım çoğalıyor bu sayede. Hediye gönderilenleri belirtiyorum zaten. Diğerlerinin hepsi kendi aldıklarım, çok para dökmüşüm geçen şöyle yuvarlama hesap yaptım da =) Ama olsun kitaplar için her şeye değer. Bu güzel şiir kitabını @birkitap_biralıntı moderatörlüğünde okuduk. Kitabı imzalı gönderen şair @mucahıdsen ‘e ve şiir kitabını basan @milayyayinlari 'na çok teşekkür ederim :)

16 Aralık 2019 Pazartesi

BÜLBÜLÜM ALTIN KAFESTE – PINAR CEBE TEMİZYÜREK

Yazar: Pınar Cebe Temizyürek
Yayınevi: Ceren Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı: 89
İlk Baskı Yılı: 2019
TÜR: ANI

KİTAP TANITIMI:
Yemek masası bizim için sadece yemek yenen bir toplanma alanı değildir. “Masa” bizim için bazen önemli kararların alındığı, bazen kahkahalarımızın yankılandığı, bazen de gözyaşlarımızın içimize aktığı yerdir. Sararmış fotoğraflar masaya saçılınca teyzem anlatmaya başlayacaktı ve ben de onun güzel ela gözlerinde, onların fırtınalı ama hep aşk dolu hayatlarını huzurla limana taşıyacaktım...

KİTAP YORUMUM:

Bir okuma etkinliğine katıldım ve yazarımızdan imzalı geldi kitabım :) yazarımıza teşekkür ederim.

Kitabın türü anı. Anneannesi ve dedesinin hikayesini anlatmış Pınar hanım. Eski zamanların naifliği var kitapta. Herkes çok kibar. Sesleniş tarzları, verilen hediyeler çok ince düşünülüp yapılıyor. Saadet ve Ali Recai Arkun’un aşk hikayesi ve hayatlarının ne yöne gittiği anlatılmış.

Saadet bir gün yoldayken karşısına aniden bir at ve asker çıkıyor. Atın şahlandığını gören Saadet bayılıyor. Asker de onunla ilgileniyor. Ondan hoşlanıyor ve cesurca kızın babasının karşısına çıkıp onunla evlenmek istediğini söylüyor. Böylece aniden gelişen bir aşk rüzgarı ile ikisi evleniyor. Oradan oraya savruluyorlar. Hem iş yüzünden hem ailesel sebeplerle. Ali Recai’nin ailesinin yanına yerleşiyorlar bir süre sonra. İlk zamanlar alelacele evlendikleri için babasına fikrini sormadığı için Ali Recai ve babası tartışıyorlar ama sonra herkes gelini benimsiyor.

Hayatları çok güzel ilerlerken bir gün her şey rayından çıkıyor. O kadar güzel konakta yaşamalarına ve çok paraları olmasına rağmen mutsuzluk peşlerini bırakmıyor. Hastalıklar ve ölümler ailelerine dadanıyor. 

3 Aralık 2019 Salı

İNSANCIKLAR – DOSTOYEVSKİ



İlk Yayınlanma Tarihi: 1846

Yazar: Fyodor Dostoyevski
Türler: Mektup Roman, Kurgu
Yayınevi: İletişim Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 216

KİTAP TANITIMI:

Ergin Altay çevirisi,Joseph Frank'nin önsözü,W. J. Leatherbarrow'un sonsözüyle. Yazar ve dönem kronolojisiyle.
Dostoyevski'nin ilk romanı olan İnsancıklar yayımlandığında büyük övgüyle karşılanmış, edebi bir dehanın habercisi olarak görülmüştü.İnsancıklar, St. Petersburg'da bir devlet dairesinde çalışan orta yaşlı ve alçak gönüllü kâtip Makar Devuşkin ile uzaktan akrabası, yirmili yaşlarının başında genç bir kadın olan Varvara Dobroselova arasındaki mektuplaşmalardan oluşan bir eserdir. Dostoyevski'nin henüz 24 yaşındayken kaleme aldığı; yoksulluk, dostluk ve sanat sevgisi gibi temalarla örülü bu roman, dönemin eleştirmenlerince adeta göklere çıkarılarak yazarın edebiyat çevrelerine bir yıldız gibi girmesini sağlamış ve çok parlak bir "toplumsal roman" olarak nitelendirilmişti.
"Sahip olduğu ilham perisiyle çatı ve bodrum katlarında yaşayanlara hayat veren genç şairi tebrik ediyorum. Yaldızlı köşklerde yaşayanlara 'yoksullar da insan, onlar da kardeşlerimiz,' diye haykırıyor."

KİTAP YORUMUM:


Merhaba :)

Mektuplardan oluşan bir kitap önerisiyle geldim. Dostoyevski herkesin mutlaka okuması gereken yazarlar arasında. Ben de sanırım ilk kez okudum. Kitaba pek ısınamadım. Anlamadım bazı yerleri. Ama sonradan kafamda netleşti. Dostoyevski’ye başlamak için iyi bir kitap değil bence. Daha güzel eserleri vardır elbette. Sizin bana önerdiğiniz olursa mutlaka yazın olur mu? Elimde yeraltından notlar eseri var onu okuyacağım. Ama önerdiklerinizi de alırım.

Makar ve Varvara mektupların sahipleri. Makar bu kadına aşıkmış meğer ben arada kalmıştım. Çünkü bazı yerlerde dostum gibi kelimeler geçiyordu. Aslında Varvara dostum, siz akrabamsınız falan diyerek zavallı Makar’ı kendinden uzaklaştırdı. Makar da ona açılamadı. Bunu sonlara doğru anlayabildim. Kitap sıkıcıydı yalan söylemeyeceğim. Uzun süre elimde süründü. Bitirdiğimdeyse Varvara adlı kadına çok sinirlendim. Para uğruna saçma şeyler yaptı.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...