Bu haftanın konusunu da Barış Doğan belirledi: Lisedeki
aşk meşk olayları ve lisede sevgili yapmak hakkında ne düşünüyorsun, sence
yapılmalı mı?
Liseye geçtiğim zamanlarda ülkemizde bu sevgililik
durumları iyice yaygınlaşmıştı her önüne gelen sevgili yapardı. Ben ve
arkadaşlarım yapmadık galiba sadece ;)
Lisedeyken çok dalga geçerdim, boş gelirdi bu şeyler. Hala
da karşıyım lisede sevgili yapılmasına. Daha yaşımız küçük aşktan ne anlarız
her önüne gelen de kendini aşık zannediyor bu öyle kolay mı derdim hep taa ki
11.sınıfa kadar. O zamanları hatırlamak hem kıpraştırıyor beni hem de üzüyor derinden.
Lise yıllarım çok problemliydi ama 11.sınıf en güzeliydi cidden.
Sen o kadar
aşkla dalga geç büyük konuş sonunda bulur o seni. Yani beni de aşk 11 deyken
buldu. Dalga geçtiğim şeyi yaşadım harbiden. Anladım ki aşkın yaşı yokmuş. Hele
ki ergenlik döneminde duygular coşkuluyken bu hisler bambaşka etkiliyor insanı.
Çok yordu beni. Çok ağlattı, çok güldürdü, çok düşündürdü, tüketti en sonunda.
O yüzden diyorum ki aşık olmak güzel ama platoniksen
dikenli bayağı. Takıntı yapmamak lazım bir de. O ince sınırı geçmemek lazım.
Bence
lisedeyken çocukluğun son demleri ve ilk gençlik yıllarında bu tip sevgili
işleriyle uğraşmayın. Gençliğinizi yaşayın. Bolca gezin, eğlenin, kültürel
faaliyetler yapın, okuyun. Arkadaşlarınız çok olsun. Ama duygusal aşk işlerine
girişmeyin. Ha aşık olduysanız da benim gibi geç kalmadan itiraf edin. Her şey
zamanında güzel. Araya zaman girince soğuyormuş. Aşık olmamak bizim elimizde
değil evet. Ama dozunu aşmadan sevmek lazım.
Tabi bu aşklar sevgililik olayları ergenlikte olduğumuz
için bizi çok etkiliyor. Dersleri aksatabilirsiniz. Ama derslerinize dikkat
edin. Gelip geçici veya sonradan ehemmiyetini kaybetme ihtimali olan şeyler
için geleceğinizi çöpe atmayın.
Ben o dönemde aşık olmasaydım daha çok çalışırdım
ve daha iyi yerde olabilirdim. Ha şükürler olsun şimdi hemşirelikteyim ve
memnunum ama daha kötüsü de olabilirdi.
11.sınıfta aşıktım. 12.sınıfta gitti o. Ben yine de
sevmeye devam ettim. Birini hiç görmeden sevmek çok zormuş. Çok can yakıyormuş
bunu öğrendim. İçime kapandım. Sınav senesiydi ve berbat geçti. Sonra mezuna
kaldım tabi. Mezuna kalmamda ailevi sebepler ve bu aşk mevzusu vardı.
Mezun senemde
de sınava çalıştım odaklanmaya çalıştım ama yine de ona duyduğum hisler
azalmadı. Aşk gelip geçiyor ama birini sevmek daha farklıymış bunu da öğrenmiş
oldum.
Sonra üniversiteye geçmeden ona
mesaj atarak itiraf ettim. Çünkü kuzenim dedi ki “hilal artık bu yük sana ağır
geliyor, itiraf et. Eğer olmazsa bırak onu sil ve unutmaya çalış.” Çocukça bir
mesajdı yazdığım, duyduğum sevgiyi kelimelerle ifade edemedim. Sonuçta o beni
reddetti.
Uzun bir süre depresyona girdim. Sınav etkisi ve bu yüzden
depresyonda kaldım. Her şeyden herkesten soğudum. Hevesim kalmadı. İnsanlara duyduğum
merak gitti. Yalnız kalmak istedim. Kimseyle konuşmak istemedim.
Sonra üniversiteye başladık.ben hem kendime
hem kuzenime verdiğim sözden dolayı onun telefon numarasını silmiştim ve artık
onu hatırlamak istemiyordum, unutmaya çalıştım. Zamanla azaldı. Göz görmeyince
gönül katlanıyor tabi ama kesin bu işin olmayacağını öğrenip, artık bu sevginin bana da
zarar verdiğini fark edince onu unutmak zorunda kaldım.
Evet böyle de içler acısı bir hikayem var. Yani siz siz
olun lisede aşık olmayın. Sonra 3 yıl da geçse hala kalbiniz ağrır. Şu an onu
sevmiyorum tabi ki unuttum muamma da olabilir. çocukluğun sonunda gençliğin baharındaydım ama o kadar derinden yaşadım ki bu sevgiyi anlatmaya kelimelerim yetmiyor. tabi ki hemen unutması da zor ne kadar derine indiyse o kadar zorlaşıyor yani. yine de iyi ki sevmişim diyorum. yaşadığım onca acıdan sonra bile. çünkü sevmek insanı büyütüyor. olgunlaştırıyor. bir zaman sonra diyorsun ki sevmek belki bir sonuca götürmedi ama bana çok şey kattı, önemli olan benim hislerimmiş. ben bu sayede kendimi tanıdım ve kendimi anladım. Ama işte Sabahattin Ali’nin dediği gibi
“...unuttum
diyemem, fakat üzerimde bir tesiri kalmamış..”
olmayınca olmuyor zorlamamak lazım. kabullendim ve hayatıma devam ettim.
aşk acısından kurtulmanın en iyi yolu boş kalmamak. mutlaka hobi edinin, iyilik kuruluşlarına katılın, yeni insanlar tanıyın. sizi oyalayacak şeyler yapın. ama asla boş kalmayın, çünkü boş kalırsanız düşünürsünüz ve düşünürseniz unutamazsınız.
Her neyse yani lisede aşık olmak sağlığa zararlıdır. Hiç
flörtüm olmadı sevgilim de olmadı. Cesaretim yok o zamandan beri. İnsanlara güvenemiyorum
çünkü. Neyse elbet her şeyin bir zamanı vardır.
Of ne uzun yazmışım. Sıktıysam özür dilerim. Benim de
canım sıkıldı.
Doğru kişiyi sevmek zor, seviyorsan yürütebilmek zor, anlaşmak
zor, güvenmek zor. Çocuk kalmak en güzeliydi.
NOT: İlk haftanın konusu televizyondu onun hakkındaki yorumumu okumak için tıklayınız.
NOT: İkinci haftanın konusu küresel ısınma ve çevre kirliliğiydi. okumak için tıklayınız.
NOT: Üçüncü haftanın konusu yaşadığımız şehirlerdi. Ben Ankara'yı tanıttım. Okumak için tıklayınız.
NOT: Dördüncü haftanın konusu özgürlüktü. Okumak için tıklayınız.
NOT: Beşinci haftanın konusu mutluluk ve şükürdü. Okumak için tıklayınız.
NOT: Altıncı haftanın konusu düğünlerdi, gösterişti. Okumak için tıklayınız.
NOT: Sekizinci haftanın konusu ölmeden önce yapılacaklar listesiydi. Okumak için tıklayınız
NOT: Dokuzuncu haftanın konusu rüyalardı. Okumak için tıklayınız.
NOT: Onuncu haftanın konusu süper kahramanlardı. Okumak için tıklayınız.
NOT: İkinci haftanın konusu küresel ısınma ve çevre kirliliğiydi. okumak için tıklayınız.
NOT: Üçüncü haftanın konusu yaşadığımız şehirlerdi. Ben Ankara'yı tanıttım. Okumak için tıklayınız.
NOT: Dördüncü haftanın konusu özgürlüktü. Okumak için tıklayınız.
NOT: Beşinci haftanın konusu mutluluk ve şükürdü. Okumak için tıklayınız.
NOT: Altıncı haftanın konusu düğünlerdi, gösterişti. Okumak için tıklayınız.
NOT: Sekizinci haftanın konusu ölmeden önce yapılacaklar listesiydi. Okumak için tıklayınız
NOT: Dokuzuncu haftanın konusu rüyalardı. Okumak için tıklayınız.
NOT: Onuncu haftanın konusu süper kahramanlardı. Okumak için tıklayınız.
Çok içten bir paylaşımdı. İçim burkuldu biraz. Demek ki hayırlısı böyleymiş. Yoluna açık olsun inşallah :))
YanıtlaSilEvet insallah. Hayat iste uzucu seyler olabiliyor maalesef. Atlattim artik şükür daha iyiyim :)
SilPlatonik aşk hiç yaşamadım ama çok zor olduğunu tahmin edebiliyorum. Senin anlatımından da yoğunca hissettim onu. Hele de böyle zor bir duyguyla sınav döneminin denk gelmesi off. Gelmiş geçmiş gerçi ama senin dediğin gibi hayattaki böyle zorluklar olmasa büyüyemeyiz ki :)
YanıtlaSilDogru gercekten bunlar zor ama bizi büyütüyor. Evet sinava denk gelmesi cok kötüydü. Ama artik daha iyiyim tabi =)
SilPlatonik aşkın çok daha dikenli olduğunu düşünüyorum ben de. Neyse ki her şey gibi o da geçiyor :))
YanıtlaSilaynen öyle kimse sonsuza dek etki bırakmaz. herkes gelip geçici. bazen iyi bazen kötü bu durum.
Silay yaa zormuş aşkın evet yıpratıcıymış aman neyseee geçmiş artııııık :)
YanıtlaSilçok şükür kafam rahat şimdi :))
SilLisede benim de hoşlandığım bir çocuk vardı. Platonikti ve bazen bu durum beni üzüyordu ama seninki kadar şiddetli yaşamadım. Bu tarz duygular güzel, yaşanması gereken duygular ama dozunu iyi ayarlamak gerekiyor. En güzel yıllarını karşılıksız bir sevgi için harcadığına üzülüyorsun sonra.
YanıtlaSilaynen öyle neyse ki geçti çok şükür gayet iyiyim şu anda :)
Silevet konuya ben de çekimser yaklaştım ama neyse dedim içimi dökmüş olurum yazayım dedim :)
YanıtlaSilheey eski yazıları sildiydim evet, mim ve etkinlik türü olanları yanii, etkinlikler şunlar bak, biliyon, ortak öykümüz, ikincisi oscar adaylarını izliyoruz, üçüncüsü her ay bir kitap bir film, bir dee ağaç ev. dört etkinlik. bir dee, gözde türker başlattı, kağıttan dünyamda da vaar, klasik okuma maratonu :) bunlar işteee :)
YanıtlaSiltamam ben de katılayım bunlara. oskar adaylarını izlemeye katılmak isterim. zaten joker in falan yorumunu yazmak istiyordum. klasik okumaya da katılabilirim :) müsait oldukçaa
Sil