İlk Yayınlanma
Tarihi: 1940
Yazar: Sabahattin
Ali
Yayınevi: Yapı
Kredi Yayınları
Sayfa Sayısı: 254
KİTAP TANITIMI:
"İsteyip istemedeğimi doğru dürüst bilmediğim, fakat
neticede aleyhime çıkarsa istemediğimi iddia ettiğim bu nevi söz ve fiillerimin
daimi bir mesulünü bulmuştum: Buna içimdeki şeytan diyordum, müdafaasını
üzerime almaktan korktuğum bütün hareketlerimi ona yüklüyor ve kendi suratıma
tüküreceğim yerde, haksızlığa, tesadüfün cilvesine uğramış bir mazlum gibi
nefsimi şefkat ve ihtimama layık görüyordum. Halbuki ne şeytanı azizim, ne
şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması.."
Bu romanında, toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki
baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" gösteriyor
Sabahattin Ali. Aydın geçinenlerin karanlığına, "insanın içindeki
şeytan"a keskin bir bakış.
***
KİTAP YORUMUM:
Merhaba uzun zaman elimde sürünmüş olan bir eserle geldim. Kitabı
geçen yıl baharın falan okumaya başlamıştım. Derslerde boş zamanlarımda okudum
ancak son 50 sayfasına gelince ne olduysa bıraktım kitabı. Devam etmek bugüne
nasip oldu. Kürk Mantolu Madonna, Kuyucaklı Yusuf’u okudum ve çok sevdim. Ama bu
kitaba ısınamadığımdan sevemedim galiba.
Sabahattin Ali’nin tarzını severim aslında ama bu kitaptaki
hiçbir karakteri sevemedim desem yalan olmaz sanırım. Sadece karakterler
değildi beni soğutan, konu ve davranışlar tuhaftı. Bilmiyorum belki de ben
yanlış zamanda okudum. Kitabı ittirerek okumuştum zaten. Ama bugün son
sayfaları hızlıca bitirdim. Belki de cidden yanlış zamanıma gelmiştir.
Ömer ve Macide ana karakterler. Ömer felsefik duruyor,
bilgili, kültürlü görünmeye çalışıyor ama aslında yanlış yolda giden, yanlış arkadaşlar
edinen birisi. Aydın olduğunu sanan ama cahil olan arkadaş çevresi var ve onlar
Ömer’i yanlış yola itiyor. Ömer güçsüz, kendi davranışlarının sorumluluğunu
almaktan kaçınan ve her suçunu içindeki şeytana atan birisi. Ömer’in; adını taşıyan
önemli zatlara, böyle bir kişilikte olması hakaret resmen. Hiç kendini
toparlamıyor. Oradan oraya sürünüyor. Nerdeyse otuzuna gelmiş ama düzgün iş
tutturamamış, insanları düzgün tanıyamamış, bir kadını sevmiş ama ona sahip
çıkamamış birisi. Çok acınacak bir tipte ve resmen okurken beni bıktırdı. Zaten
onun yüzünden kitaptan soğudum. Hayattan soğuttu hatırladıkça kötü oluyorum…
Kitap çok buhranlı, kötü bir havada geçiyor. Macide ve Ömer
uzaktan akraba. Tanışıyorlar ve aşık oluyorlar. İkisinin de düzgün ailesi yok. Macide
aile yakının evinde kalıyor ama onları sevmiyor. Bir gün kötü bir olay sonucu
Macide evden ayrılıyor ve Ömer onu kendi evine götürüyor. Yıldırım hızıyla
başlıyor onların aşkları, ilişkileri. Her şey çabuk oluyor. Macide ilk başlarda
mutlu huzurlu. Ömer de öyle. Ama bir yerden sonra sevgileri yetmiyor. Para ve
geçim meselesi, çevreleri de işin içine girince sohbetleri azalıyor.
Sevgileri aynı
olsa da sohbetleri azalınca onları bağlayan şey bozulmaya başlıyor. Sonra bir
gün Ömer’in arkadaşları gerçekten onun başını belaya sokuyor. Macide ve Ömer’i
sarsan olaylar kötü bir şekilde noktalanıyor.
Bir de Macide’nin liseden sevdiği hocası Bedri var. O karşılarına
çıkıyor. İkisine arkadaş oluyor ve zor günlerde Macide ve Ömer’e yardım ediyor.
Kitap dediğim gibi garip ve mahzunlu bir havada ilerledi. Açıp
okumaya başladığımda içime kötü bir his geliyordu. Üzücü gerçekten o ikisinin
böyle müthiş aşları varken, çabucak anlaşıp evlenmişlerken sonlarının kötülüğe
bulaşması. Yine de kitabın sonu beklediğim şekilde gitti ve biraz da olsa
kitabı sevmemi sağladı.
Belki daha iyi bir zamanımda yeniden okurum. Belki o zaman
kitaptan başka düşünceler çıkartırım. Anlamlı sözler vardı elbette ve
karakterlerin hikayesi ders veren nitelikteydi. Sabahattin Ali’nin kötü eseri
olmaz onu eleştirmek haddim değil ancak bu kitabından aradığımı bulamadım. Tüm kitap
boyunca aptallıklarına ve suçunu içindeki şeytana atan Ömer’e ve tahsiliyle
değil de evlilikle uğraşan, kararını acele alıp, böyle aciz ve sorumluluktan
kaçan bir adama sabrede Macide’ye çok kızdım.
Macide de haklı bir yandan. Tutunacak dal arıyordu. Ömer’i
buldu aşık oldu, çok sevdi. Ancak hayatın gerçekleri var bir de. Bir insan
güvenilir olmazsa, sadakatli olmazsa, eşini savunmazsa, çalışmazsa, gayret
göstermezse ve suçu hep başkalarına atarsa kimse ona sabredemez. Macide uzun
bir süre sabretti. Sonucunu da okuyunca görün. Çok fazla spoiler verdim zaten.
Ama sevindiren şu ki
kitabın sonunda Ömer hatasını anladı. İçinde şeytanın olmadığını, kendisinin
aciz, tembel, iradesiz ve bilgisiz olduğunu kabul etti. Yeni bir hayata
başladı.
Sadece sevmek yetmiyor dediğim gibi. Bir evliliği yürütmek
zor. İlk zamanların tatlı mahmurluğu geçince insan gerçekleri anlamaya
başlıyor. Birine sabretmek, birini her şeye rağmen sevmek ve beraber yaşamayı
öğrenmek çok zormuş. Evli olan herkes biz bekarlara bunları anlatıyor zaten. O yüzden
evlenmeden önce iyi karar vermek lazım. Ne kadar sevdiğimize, sevildiğimize
bakmayalım sadece. Bir ömrü birlikte paylaşarak yaşayabilecek miyiz ona da
bakalım. Allah karşımıza iyileri çıkartsın. İyilikten kopmayan, güçsüz olmayan,
sorumluluk alabilen, iradeli, sabırlı ve çalışkan olan insanlar olsun
hayatımızda.
Sabahattin ALİ, bu romanında hem insanları, evlilikleri, toplumun
tutumunu, aydın görünüp cahil olan kesimi, gerçekleri görmeden hayal dünyasında
yaşamaya çalışan iradesiz ve aciz insanları anlatmış. Okuması beni yordu çünkü
çok düşündürücüydü. Ayrıca karakterlerin iç sesleri de oldukça uzundu. Pek sevemedim.
Yanlış zamanda okuduğumdan olabilir yine şans vereceğim bir gün :) aşağıdaki alıntıları da okuyun mutlaka :)
Ayrıca 26 Aralık yani bugün benim doğumgünüm. Her doğumgünümde hayatımı ve hayatımdaki
insanları gözden geçiririm. Neler yaptım, ne yapmak istiyorum, bu insanları
niye hayatımdan çıkardım, onlarsız mutlu muyum diye düşünürüm. Hayatıma yeni
giren insanları da düşünürüm. Onlarla geçen zamanımın kıymetini bilmeyi, bu
zamanlarımın bir daha gelmeyeceğini de bilirim.
Şu sıralar derslerim ve sosyal yaşantım çok yoğun geçiyor. Daha
önce dediğim gibi fiziken çok yorulsam da manen çok mutluyum huzurluyum. Allah huzurumuzu
bozan insanlara fırsat vermesin ve herkese de güzel bir ömür nasip etsin. Merak
eden olursa 21 yaşıma giriyorum. Şaka maka ama artık geldik yirmili yaşlara,
büyümeyi istemesem de yine de her sene daha da olgunlaşmak, yeni şeyler tecrübe
edip, yeni insanlar tanımak harika. Bazı eksiklikler var ama onun da zamanı
gelir elbet.
Bayağı konuştum yine çenem düştü. Hepinizi seviyorum iyi ki
blog yolculuğumda bana eşlik ediyorsunuz. Teşekkür ederim okuyup destek
olanlara. Allaha emanet olun.
-ALINTILAR-
"İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp
yatmak için gelmiş olamazdı. Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı."
***
"Etrafımız o kadar çirkefle dolu ki, temiz kalmak için
bir tek çare kendi dünyamıza çekilmek ve muhitle, hiç olmazsa manen, alakamızı
kesmektir."
***
...unuttum diyemem, fakat üzerimde bir tesiri kalmamış..
***
Belki de yeni bir başlangıç yapmanın vaktidir. Yeni bir
başlangıç için her şeyi yıkmanın vakti.
***
İnsanların en zayıf tarafları, sormadan, araştırmadan,
düşünmeden, kafalarını patlatmadan inanmak konusundaki hayret verici
temayülleridir.
***
İçimizde şeytan yok... İçimizde aciz var... Tembellik var...
İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey:
hakikatleri görmekten kaçmak ihtiyadı var...
***
Birbirimize rastlamadan evvelki hayatımız sahiden birbirimizi
aramaktan başka bir şey değilmiş... Ne aradığını bilmeden aramak...
***
Halbuki biz beraber yaşamaya başladıktan sonra ne kadar az
konuştuk... Birbirimizi söyleyecek bir şeyimiz yok muydu? Neden?
Neden uzun uzun dertleşmedik? Belki o zaman bir çok şeyler
başka türlü olurdu...
***
Ben ikide bir de böyle oluyorum, bazen bütün insanları
boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen de hiçbirinin yüzünü görmek
istemiyorum. Bu nefret falan değil... İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim
bile... Sadece bir yalnızlık ihtiyacı.
***
Herkes ne diyecek?.. Fakat bu ana kadar herkesten ne gördüm
ki...
okuduydum ama unuttum bi daha okuyabilirim. bazen işte bazı kitapları uygun olmayan modda okuyoz galiba olabiliyor yaniii :)
YanıtlaSilEvet ya bi daha oku. Ben de sonra tekrar okurum muhtemelen
Silİçimizdeki Şeytan okuma listemde olan bir kitap. Anlaşılan sizde pek olumlu etki bırakmamış.
YanıtlaSilEvet yanlış zamanda okudugumdan olabilir ya. Ama siz de okuyun yorumlayin:)
SilDoğum günün kutlu olsun. Hem doğum günü hem yılbaşı yeni başlangıçlar sana hep güzellikler getirsin. Sevgiler :-)
YanıtlaSilamin inşallah. herkese güzel şeyler getirir :)
Sil