8 Aralık 2016 Perşembe

FİLM YORUMU // Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?



OYUNCULAR
Eddie Redmayne rolü Newt Scamander
Katherine Waterston rolü Porpentina "Tina" Goldstein
Dan Fogler rolü Jacob Kowalski
Alison Sudol rolü Queenie Goldstein
Colin Farrell rolü Percival Graves
Carmen Ejogo rolü Başkan Seraphina Picquery
Ezra Miller rolü Credence Barebone
Samantha Morton rolü Mary Lou Barebone
Ron Perlman rolü Gnarlack
Jon Voight rolü Senatör Henry Shaw
Josh Cowdery rolü Henry Shaw Jr.
Ronan Raftery rolü Langdon Shaw
Faith Wood-Blagrove rolü Modesty Barebone
Jenn Murray rolü Chastity Barebone
Johnny Depp rolü Gellert Grindelwald
Zoë Kravitzrolü Leta Lestrange
FİLM TANITIMI:

JK Rowling'in aynı isimli fantastik ansiklopedik kitabına dayanan Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar? filmi fantastik yaratıklar hakkında bir kitap yazan bir yazarın gezi notları olarak karşımıza çıkıyor. Harry Potter'ın onun kitabını okumasından 70 yıl önce kitabı yazmış olan Newt Scamander'ın New York'ta yaşadığı maceraları konu alan kitap genç kaşifin New York'un gizli cadı ve büyücü komitesiyle yaşadıklarını da içeriyor...

Yıldızlı kadrosuyla dikkat çeken yapımın yönetmenliğini David Yates üstleniyor. Genç kaşif yazar Scamander rolünü Danimarkalı kız ve Her Şeyin Teorisi filmlerindeki başarılı performansıyla hatırlanan Oscar ödüllü oyuncu Eddie Redmayne üstlenirken, filmin kadrosunda Ezra Miller, Colin Farell, Katherine Waterston, Zoë Kravitz, Ron Perlman ve Jon Voight da yer alıyor.




FİLM YORUMU:

Vizyona girdiğinin ertesi günü yani 19 Kasım Cumartesi gittik kardeşimle. Uzun zamandır bu filmi bekliyorduk fırsat bulunca hemen gittik. Gel gör ki o zamandan beri yorumu yazmak için vaktim olmadı. Biliyorum çoğu kişi izledi. Ama bu film hakkındaki düşüncelerimi kaydetmek istiyorum. Sonuçta yıllar sonra Harry Potter dünyasında bir film geçiyor. Oradaki hiçbir karakter olmasa bile o büyülü dünyada geçmesi bile yeter :) 

Yani yorum ta aralık ayına kaldı. Ama takip eden varsa bilir bu aralar kendime bile zor vakit ayırıyorum. Bu filme gitmek için de dinlenme ve ders çalışma günümü ayırmıştım :) Bu aralar her sınav mağdurunun yaptığı gibi pek çok şeyden fedakarlık yapmak zorundayım. Özellikle de kitap okumada… Neyse yoruma geçiyorum.


8 Kasım 2016 Salı

FİLM YORUMU // DAĞ 2



Türü: Aksiyon, Gerilim, Dram, Askeri

SENARİST: Alper Çağlar
Yapımcı: Alper Çağlar
Yapımcı: Doruk Acar
İdari yapımcı: Doruk Acar

OYUNCULAR:
Çağlar Ertuğrul / Rolü : Üsteğmen Oğuz Çağlar
Ufuk Bayraktar / Rolü : Uzman Çavuş Bekir Özbey
Murat Serezli / Rolü : Kurmay Yarbay Veysel Gökmusa
Atılgan Gümüş / Rolü : Astsubay Kıdemli Başçavuş Mustafa Şahin
Murat Arkın / Rolü : Astsubay Kıdemli Üstçavuş Arif Sayar
Armağan Oğuz / Rolü : Çavuş Baybars Yücel
Bedii Akın / Rolü : Boran
Ahu Türkpençe / Rolü : Gazeteci Ceyda Balaban

MÜZİKLER:
Kaan Tangöze - Kalmak Türküsü
Duman - Kolay Değildir
Deniz Tekin - Ayrılık

FİLM KONUSU:

Oğuz ve Bekir'in askerde yaşadıklarının üzerinden 6 sene geçmiştir. İlk filmde teröristlerin elinden kurtulmayı başaran iki arkadaş, yıllar sonra özel bir görev için Özel Kuvvetler 8. Muharebe Arama Kurtarma Timi'ne (MAK) katılır. Timin özel görevi ise Kuzey Irak'ta bir terör örgütü tarafından kaçırılan gazeteci Ceyda Balaban'ı kurtarmaktır. Ancak bu sefer düşman geçmişteki gibi bir tane değildir. MAK'ın karşısında bu acımasız coğrafyada birbiriyle çatışan birden fazla kuvvet vardır ve işler bu sefer hiç olmadığı kadar zordur.

dağ 2 ile ilgili görsel sonucu

FİLM YORUMUM:

4 Kasım’da DAĞ filmi vizyona girdi. Biz de bugün kızlarla okula gitmeyip sinemaya gittik. Zaten sınıftakiler üniversite gezisine gideceklerdi. Biz de daha mantıklı davranıp bu muhteşem filme gittik. İzlediğim en iyi Türk askerini anlatan filmdi. Hatta en iyi Türk filmi de olacak kapasitede. Kurgu sağlam, oyuncular rolüyle özdeşmiş. Hatta 8 ay öncesinden silah kullanma çalışmaları ve yanılmıyorsam 3 ay da komando eğitimi almış her biri. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçek cephaneleri kullanılmış ve silahlar yüzde yüz yerli silahlardanmış, filme özel de tasarlanmışlar. Müzikler çok güzeldi, baya uymuş.

Daha ne olsun yani, bence en kısa zamanda gidip bu filmi izleyin. Biz bugün sabah 11 seansına girdik. Salonda sadece 6 kişiydik ve 4 ü zaten bizim gruptu. Sanki salonu kapatmışız gibi rahatça izledik, istediğimiz yere oturduk falan. Mısır cips yedik içtik. Ama sadece ilk yarının sonlarına kadar. Zaten sonra boğazımızdan geçmedi. Çok gerçekçiydi. Her saniyesi güzeldi. Zaten vatanla ilgili olan her şey güzeldir. Sonlara doğru zaten biz koptuk. Ağlamaya başladık hepimiz. Bazen de askerlerin kendi aralarında yaptıkları konuşmalara güldük. Ağlarken de güldürmeyi başardılar. Bazen de dolu dolu gülerken bi an sonrasında silah sesleri bombalar uçuşmaya başladı. Her şey yerli yerindeydi. Gereksiz bir şey yoktu.

PİRUZE Şam'da Bir Türk Gelin – SİNAN AKYÜZ



Yazar: Sinan Akyüz
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Tür: Hayat hikayesi
Sayfa Sayısı: 453
Baskı Yılı: 2011

KİTAP TANITIMI:

"Erkeklere 'Bu evde eksik olan sensin' dediğimizde, adamların yüzleri asılıyor. Biz kadınları, çok film izlemekle suçluyorlar. Keşke evlendikten sonra da ellerimizi tutabilselerdi. Başımızı dizlerinin üzerine yatırıp saçlarımızı okşasalardı. Erkekler evlendikten sonra bunları neden yapmıyorlar? Sahi, bunlar hep filmlerde mi yaşanıyor?"

Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine. Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine.

Yaşadığı acı gerçeklerden kurtulmak için Şamlı bir kocanın elinden Türkiye'ye kaçan genç bir kadının oğullarına kavuşmak için verdiği mücadelenin hüzün dolu hikâyesi, hafızalarınızdan kolay kolay silinmeyeceğe benziyor.

İncir Kuşları, Sevmek Zorunda Değilsin Beni, Yatağımdaki Yabancı gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta Şam'da gelin olan Piruze'nin gerçek yaşam öyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız...

KİTAP YORUMUM:

Piruze, bir Türk diplomatın kızıdır. Babasının görevi yüzünden Şam’a taşınırlar. Piruze’nin hayali İngiltere’de üniversite okumaktır ama babası izin vermez, Şam’da kalır mecburen. İlk zamanlarda sürekli şikayet eder gitmek ister, Şam’ı sevmez ama sonra öylesine gittiği bir partide tanıştığı yakışıklı çocuğa aşık olur.
Hayatındaki ilk büyük kararı verir. Onunla evlenmek ister. Adı Wassim’dir ve Şam’ın zengin ailesinin oğludur. O da Piruze’yi sever. Piruze babasının kızmasına küsmesine aldırmadan onunla evlenir. Annesi ve annesinin arkadaşının uyarmalarına babasının kendisine yüz çevirmesine aldırmaz. Piruze artık aşk denizine atılmıştır. Gözü başka şey görecek durumda değildir. Mantığına uyup dalgalara karşı gelip kıyıya ulaşmak yerine kendini denize ve rüzgara bırakır, sürüklendiği yere gider karşı koymaz. İlk hatası da bu olur zaten…

30 Ekim 2016 Pazar

İLK MİM!

manzara fotoğrafı ve hayal ile ilgili görsel sonucu

Bugün beni çek sevindiren bir şey oldu. Yazılarını severek okuduğum Siyah Kuğu  beni mimlemiş. Bloğumda ilk kez mim yapacağım ve çok heyecanlıyım. Geçenlerde 2. Senemi doldurdum blog dünyasında. Sadece 10 takipçim var. Dün ve bugün geldi son iki takipçim de :) Bunun için de Siyah Kuğu’ya çok teşekkür ederim :) Onun beni tanıtması sayesinde oldu bunlar. Kendi kendime dedim ki, eğer mimlendiysem ve yorum sayısı arttıysa demek ki blog dünyasında tanınmaya başladım. Yazılarıma çok özen gösteriyorum, yayınlamadan baya kontrol ediyorum ve uzun yazmaya çalışıyorum. O kadar emeğim işte şimdi karşılığını alıyor. Siyah Kuğu ve Şevval Sarıtaş’ın destekleri sayesinde… Onlara gerçekten teşekkür ederim.
Evet mimlere gelirsek ben birinci ve üçüncüyü yapmak istiyorum.

1.Hayal kurmaktan hoşlandığınız yer ya da zaman dilimi var mı?

Otobüs yolculuğunda (malum çok uzun sürüyor), uyumadan hemen önce, bir kitabı okumaya ara verince veya bitirince.

2. En çok nelerin hayalini kurarsın?

Her şeyle ilgili hayal kurabilirim sonuçta bu beyin benim ve kısıtlamalar veya kurallar yok. İstediğim gibi olabilirim veya istediğim şeyi yapabilirim. Ama bu sıralar en çok rahatça çimlere uzanıp kitabımı okumayı ve ara verdiğimde kafamı kaldırıp gökyüzünü izlemeyi istiyorum. Bu ara çok yorgunum ve yoğunum. Hiç vaktim yok. Ama sadece boş boş gökyüzüne bakmak da olur, onunla da yetinebilirim şimdilik :)

3. Şimdiye Kadar Çok Hayalinizi gerçekleştirdiniz mi?

24 Ekim 2016 Pazartesi

BLOGUMUN 2.YILDÖNÜMÜ :)

blogger ile ilgili görsel sonucu

Bugün bloğumun 2. Yıldönümü !!!

Kutlamak için yeni bir yorum girmek isterdim ama o kadar vaktim yok. Eğer takip eden varsa bilir. Ben şu an maalesef 12.sınıfım ve sınavlarım var. Ona hazırlanıyorum ve bu berbat yarışın içindeyim. Her zaman ygs lys ye uzak durdum ama şu an yaşamak zorundayım. :(

Zaman geçtikçe fark ettim ki sadece dersler değil insanlığımız da sınanacak. Çünkü bazıları bu yarışta o kadar çok hırs yapacak ki bencillikleri artacak ve gittikçe merhamet ve vicdanlarını kaybedecekler.

12 Ekim 2016 Çarşamba

BEYAZ ZAMBAKLAR ÜLKESİNDE - GRİGORİY PETROV

Yazar: Grigory Petrov
Yayınevi : Koridor Yayıncılık
Sayfa Sayısı: 229
Baskı Yılı: 2009

***

KİTAP TANITIMI:

Beyaz Zambaklar Ülkesinde, Mustafa Kemal Atatürk zamanında Türkçeye ilk kez çevrildi. Atatürk, kitabı okuduğunda bu destansı başarıya tek kelimeyle hayran olmuştu. Derhal kitabın ülkedeki okulların, özellikle askeri okulların müfredatına dahil edilmesini emretti. Türk askerleri ülkelerindeki “yaşamı yenilemek” için mutlaka bu kitabı okumalıydılar. O vakitler, kitap o kadar çok ilgi gördü ki, Kuran-ı Kerim’den sonra en çok okunan kitap haline geldi.
Bu kitap tüm yoksulluğa, imkansızlıklara ve elverişsiz doğa koşullarına rağmen, bir avuç aydının önderliğinde; askerlerden din adamlarına, profesörlerden öğretmenlere, doktorlardan işadamlarına kadar, her meslekten insanın omuz omuza bir dayanışma sergileyerek, Finlandiya’yı, ülkelerini geri kalmışlıktan kurtarmak için nasıl büyük bir mücadele verdiklerini, tüm insanlığa örnek olacak biçimde gözler önüne sermektedir.

KİTAP YORUMUM:

Herkesin okuması ve anlaması gereken bir kitap. Mutlaka kütüphanenizde bulunmalı...

Bataklık bir ülke olan Finlandiya'nın kuruluşunu ve gelişmesini anlatıyor. Kuruluş hikayesi olduğundan biraz ağır ilerliyor. Başlarda sıkılabilirsiniz ama sonra kitap sarıyor ve ne olduğunu anlamadan bitiriveriyorsunuz :D

Finlandiya halkı da ülke toprakları gibi bataklığa gömülmüş cahil ve tembel insanlar. Bir gün Snelman diye bir adam halkın içindeki fitili atesliyor ve o zaman halk kendine geliyor. Birbirlerine yardım etmeye ve el birliği ile ülkelerinin gelişmesine katkıda bulunuyorlar. Onlar yaşam mimarı oluyor...

22 Eylül 2016 Perşembe

DÖRT – VERONİCA ROTH (Bir Uyumsuz Koleksiyon Kitabı)



Yazar: Veronica Roth
Çevirmen: Uğur Mehter
Yayınevi: Artemis Yayınları
Seri adı ve sırası: Divergent Ek Kitap
Türü: Distopya, Bilimkurgu
Sayfa Sayısı: 280
Baskı Yılı: 8 Temmuz 2014

***

KİTAP TANITIMI:

Tek bir seçim onu geçmişinden kurtaracak, tek bir seçim onu geleceğine kavuşturacak, tek bir seçim tehlikeleri açığa çıkaracak, tek bir seçim onu sonsuza dek değiştirecek, tek bir seçim onu özgürleştirecek.

VeronicaRoth, dünya çapında çok satan Uyumsuz serisine, okurların çok sevdiği Tobias'ın, yani Dört adlı karakterin gözünden yeni bir kitap ekliyor. Transfer, Çömez, Oğul ve Hain başlıklarından oluşan dört hikâyeye ek olarak Tobias'ınTris'le yaşadığı çok özel anların kayıtlarını da içeren Dört, Tobias'ın geçmişine ve kalbinden geçenlere dair heyecan verici ipuçları barındırıyor.

Efsanevi Uyumsuz üçlemesinin başlangıcına tanık olmaya hazır mısınız?



KİTAP YORUMUM:

Uyumsuz serisinin hepsini okumayanlar bu yorumu ve kitabı da okumasınlar!!!

Uyumsuz serisini art arda okudum geçen sene ve bu kitabı da ilk çıktığında arkadaşım almıştı ondan hemen okudum. Ben seriden soğuduğum için pek de olumlu yorum yapamayacağım. Ama seriyi daha iyi anlamamızı sağlayan ve Tobias'ın geçmişini, ailesini, Trisi ilk gördüğünde ne düşündüğünü ve onunla olan bazı şeyleri özellikle de onun gidişinden sonra yaşadıklarını anlatıyor. Cümleler güzeldi, altı çizilmelik bir sürü cümle vardı.


Uyumsuz serisi bittikten sonra yazar; ben bir kitap daha yazsam, birkaç tane de bir şey uydursam hayranlarım yine de alır hemen diye düşünerek yazmış bu kitabı sanırım.

Açıkçası ilk başta hoşuma gitmişti. Four’un çömezliği, babası ve annesiyle ilk karşılaşmasını yazmış. Hem de Four’un anlatımıyla yazdığı için onun duygularını da öğrendik. Kitabın arkasında Tris’le özel anları da var diyor ama bildiklerimizin haricinde yeni bir şey yoktu diye hatırlıyorum. Yani o özel anları bir de Four’un gözünden anlatmış o kadar.

20 Eylül 2016 Salı

YANDAŞ – VERONİCA ROTH (DİVERGENT # 3)

yandaş ile ilgili görsel sonucu
Yazar: Veronica Roth
Çevirmen: Uğur Mehter
Yayınevi: Artemis Yayınları
Türü: Distopya, Fantastik, Macera, Bilimkurgu, Romantik
Seri adı ve sırası: Uyumsuz Serisi # 3
Sayfa Sayısı: 528
Baskı Yılı: 2014

KİTAP TANITIMI:

Tek bir seçim
Seni dönüştürebilir

Tek bir seçim
Seni yok edebilir

Tek bir seçim
Kim olduğunu belirler

Birinin korkularını çekip aldığınızda, merhamet duygusunu da almış olursunuz.

Tris Prior'ın bir zamanlar inandığı topluluk sistemi çöküşün eşiğinde. Bu nedenle Tris, yeni bir dünya keşfetme fırsatını tereddütsüz kabul ediyor. Çünkü Tobias'la birlikte çitlerin ötesinde yalanlardan, iç içe geçmiş ilişkilerden ve acı hatıralardan uzak, yeni bir hayat kurma şansı olabilir. Oysa Tris'in öğreneceği gerçekler, ardında bıraktıklarından çok daha tehlikeli. Bildiği her şey anlamını hızla yitirirken, Tris insanın karmaşık doğasını anlamak için savaşmak zorunda. Tabii cesaret, dostluk, fedakârlık ve aşk gibi imkânsız seçimlerle de karşı karşıya.

yandaş ile ilgili görsel sonucu


Seriyi ardarda okudum. Geçen seneydi. Bu kitabın ve Dört kitabının yorumlarını yayınlamaya fırsatım olmamıştı. Ama bu iki kitabın yorumunu kağıda yazmıştım okuduktan hemen sonra. Okul zamanı blogla fazla ilgilenemeyeceğim için önceden yazdığım yorumları da paylaşmayı ve böylece aradan çıkarmayı düşünüyorum. Fazlaca geç kaldığım bu kitabın yorumuyla başlayacağım.

Yandaş Part 1: 11 Mart’ta vizyona girmişti. Part 2, 9 Haziran 2017’de vizyona girecek!
Kitapta çok fazla olay vardı. Kitabın ana kurgusunu anlamanız için biraz anlatacağım ama bu sadece küçük kısmı. Olayların hepsi birbiriyle bağlantılı. İlk iki kitabı okumadan bu yorumu okumayın elbette spoiler var! İlk iki kitabın yorumunu bloğumda bulabilirsiniz :)


yandaş ile ilgili görsel sonucu

Kitabı okumadan önce spoiler yemiştim. Bu en nefret ettiğim şeylerden biri, biraz okumakta zorlandım, sonda ne olacağını bilmek kötü bir şey. 

Tris ve diğerleri yaşadıkları bölgenin –Chicago- dışında da insanların yaşadığını ve Tris’in soyunun Edith Prior denen kadından geldiğini öğrenmişlerdi. Eveleyn, Jeanie öldüğü için onun yerine geçiyor ve kendini Topluluksuzların lideri ilan ediyor. Onu kabul etmeyenler de var. Topluluk olmadan yapamayacaklarını savunanlar da var. Onlar örgütleniyorlar. Kendilerine Yandaş diyorlar. Johanna ve Tori onların lideri gibi bir şey. Bir gün Tris’i de çağırıyorlar. 

Tris bütün Cesurluk arkadaşlarını toplayıp onların toplantısına gidiyor. Yandaşlarla karar veriyorlar. Tris, Tobias, Cara, Uriah, Christina, Tori Chicago’nun dışına çıkıp keşfetmek için yola çıkıyorlar. Böylece gerçekler ortaya çıkıyor.

17 Eylül 2016 Cumartesi

SCARLET – MARİSSA MEYER (AY GÜNLÜKLERİ SERİSİ # 2)



Yazar: Marissa Meyer
Çevirmen: Deniz Arı
Yayınevi : Artemis Yayınları - Roman Dizisi
Tür: Fantastik, Macera
Seri adı ve sırası: Bir Ay Günlüğü Kitabı Serisi # 2
Sayfa Sayısı: 484
Baskı Yılı: 2014

KİTAP TANITIMI:
Dünya Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıyayken, Külkedisi İle Kırmızı Başlıklı Kız'ın Yolları Kesişecek...

Mekanik ustası sayborg Cinder hapishaneden kaçma planları yapıyor ancak bunu başarabilse bile dış dünyanın tehlikelerine karşı kendini nasıl koruyacak?

Dünya'nın diğer ucunda, Scarlet Benoit'nın büyükannesi günlerdir kayıp. Scarlet büyükannesini bulmasına yardımcı olabilecek bir sokak savaşçısı olan Wolf'la tanıştığında, başta bu yabancıya güvenmekte tereddüt ediyor. Ne de olsa sokaklar 'kurt'larla dolu! Yolları kesişen Scarlet, Wolf ve Cinder birlikte esrarengiz bir maceraya atılırken onları bekleyen yeni bir gizemden habersizler. Şimdi üç masal kahramanı da Ay Ülkesi kraliçesinin hep bir adım önünde olmak zorunda. Çünkü kötü kalpli kraliçe, yakışıklı prensi kendi kralı ve esiri yapmak için elinden geleni ardına koymayacak.

Cinder Hakkında:
"Sayborglar arasında bir beyaz atlı prens."
- The Wall Street Journal-

Marissa Meyer, Washington'ın Tacoma kasabasında doğup büyüdü. Henüz küçük bir çocukken kitaplara âşık olan Marissa, ergenlik yıllarından beri gençlik edebiyatı üzerine çalışıyor. Peri masallarına da büyük bir sevgi besleyen Marissa, gençlik günlerinden beri bu masalları yeniden kurguluyor ve bu tutkusundan da vazgeçecek gibi görünmüyor.


KİTAP YORUMUM:

Yazar gittikçe çıtayı yükseltiyor. İlk kitap harikaydı bu daha da harika :)

Seriyi hızlı bitirmek istemiyorum o yüzden ilk kitabı bitirdikten çok sonra başladım. Ama iki üç günde bitti. Bir yandan da merak ediyorum hızlı hızlı okumak istiyorum. Sanırım ikincisi olacak. Bu kitap çok daha güzeldi.

Kitabın kapağı ve iç kapakları ve ön sayfadaki sepet resmi, bölüm numaralarındaki karakteristik yazı yine muhteşemdi. 
scarlet marissa meyer ile ilgili görsel sonucu
Bu kitapta yeni kahramanlarla tanışıyoruz:
Scarlet namı diğer ‘Kırmızı Başlıklı Kız’.
Gizemli adam ‘Wolf’.
Hırsız, hükümlü, firari, komik, subay ama kendine kaptan diyen ‘Kaptan Carswell Thorne’.

scarlet MARİSSA MEYER ARTEMİS ile ilgili görsel sonucu

Kitap Scarlet’ın babaannesinin kaybolmasıyla başlıyor. Polisler onu bulamadıkları için davayı kapatıyorlar. Scarlet’ın büyükannesi Benoit Çiftliği’nin sahibi, yalnız, çılgın bir kadın. Geçmişte yani emekli olmadan önce ordu pilotuymuş. Scarlet kaçırılmasından kuşkulanıyor. Çünkü onun kimlik çipi çıkarılmış ve hava aracını almadan gitmiş, ayrıca el ekranı da evde. Polisler kendisinin gittiğini söylemelerine rağmen Scarlet babaannesinin çiftlikte onunla birlikte mutlu olduğunu ve kaçmayacağını kaçırıldığını düşünüyor. 

Çocukken babasının onu oraya bıraktığından beri babaannesiyle yaşıyor ve onu çok iyi tanıdığını kendisinden hiçbir şey gizlemeyeceğini biliyor. Kadının kaçırılması için hiçbir neden de aklına gelmiyor. Sonuçta yaşlı bir kadın. Sakladığı ve kaçırılmasına neden olabilecek ne biliyor olabilir ki? (!)

CİNDER – MARİSSA MEYER (AY GÜNLÜKLERİ SERİSİ # 1)

ay günlükleri serisi ile ilgili görsel sonucu
Yazar: Marissa Meyer
Çevirmen: Deniz Arı
Yayınevi: Artemis Yayınları
Seri adı ve sırası: Ay Günlükleri # 1
Türü: Fantastik, Macera
Sayfa Sayısı: 312
Baskı Yılı: 2016

KİTAP TANITIMI:
Gelecekte bile, hikâye "bir varmış bir yokmuş" dİye başlıyor... İnsanlarla androidlerin yan yana dolaştığı Yeni Pekin'e hoş geldiniz. Her ne kadar birlikte yaşamayı başarsalar da türlerin dostluğu sanıldığı kadar kolay değil. Ölümcül bir veba insan nüfusunu tehdit ediyor. Ay İnsanları, Dünya'yı uzaydan izleyerek doğru zamanı kolluyor. Kimse Dünya'nın kaderinin tek bir kıza bağlı olduğunun farkında bile değil…

Becerikli bir mekanik ustası olan Cinder, herkesten saklasa da aslında bir sayborg. Üvey annesinin hakaretleri yetmezmiş gibi şimdi bir de üvey kardeşinin hastalanmasından sorumlu tutuluyor. Yakışıklı Prens Kai'in hayatına girmesiyle birlikte, Cinder birden kendini gezegenler arası bir anlaşmazlığın ortasında buluveriyor. Sorumluluk ve özgürlük, sadakat ve ihanet arasında kalan Cinder, Dünya'nın geleceğini koruma altına almak için önce kendi geçmişinin sırlarını açığa çıkarmak zorunda... Yeniden kurgulanmış bu masalda Külkedisi ile tekrar tanışmaya ne dersiniz?

Marissa Meyer, Washington'ın Tacoma kasabasında doğup büyüdü. Henüz küçük bir çocukken kitaplara âşık olan Marissa, ergenlik yıllarından beri gençlik edebiyatı üzerine çalışıyor. Peri masallarına da büyük bir sevgi besleyen Marissa, gençlik günlerinden beri bu masalları yeniden kurguluyor ve bu tutkusundan da vazgeçecek gibi görünmüyor.

( Fotoğraf kendi çekimim - Antalya 2016 )

KİTAP YORUMUM:

Kitabı Antalya’dan Ankara’ya dönüşte okudum. Yolculuk çok uzun sürüyordu. Önce koltuklardaki tv den film izledim, bu küçük tvler çok işe yarıyor uzun yolculukta. Sonra da Cinder’i okudum. daha önceden çok az sayfa okumuştum konuyu anlamamıştım bile. Sonra tekrar başladım kitabın hepsini bitirdim. Elimden bırakasım gelmedi. Zaten kitabı bıraksam yapacak daha iyi işim de yoktu. Yani bu kitap yolculuğun sıkıcı olmamamasını sağladı. Bu yüzden en sevdiğim kitaplar arasında :)

NOT: 8 Ağustos’ta okuyup bitirdim kitabı. Ama hemen ertesi gün dershane başladı, bir ay yaz kursu vardı. Sonra da canım istemedi yorumunu yapmayı ama şimdi vakit ve istek bulunca yazıyorum. Scarlet’ın yorumu hazır, onu (saat 12 yi geçti bugün diyeyim) bu akşam sekizde yayınlayacağım. Bakmak isteyenlere duyurulur ;)

cinder marissa meyer ile ilgili görsel sonucu

Dört veya beşinci dünya savaşından sonra ülkeler değişmiş. Kitaptaki yer ‘Yeni Pekin’ Asya’da bulunuyor. İnsanlar, android adı verilen robotlar ve sayborg denilen vücudunun bazı kısımları mekanik olan insanlar bir arada yaşıyor. Tabi ki insanlar sayborgları sevmiyor onları aşağılıyor. Halbuki bazı kazalarda veya doğuştan vücutları zarar görmüş insanlara mekanik parçalar takıyorlar. Hatta yalan sensörü ve kendiliğinden net bağlantısı da var. Böylece onlar da hayatlarına devam edebiliyorlar.

Baş karakterimiz Cinder de bir sayborg. Üvey annesi Adri hem de yasal vasisi, çünkü sayborglar yarı makine oldukları için sahipleri de oluyor. Cinder in bir ayağı ve bir kolu hem de bazı iç organları mekanik. Ayrıca kendisi de Mekanik Ustası. Ülkedeki en iyi mekanik ustası :)

31 Ağustos 2016 Çarşamba

UZUN BEYAZ BULUT <-> GELİBOLU – BUKET UZUNER

gelibolu buket uzuner everest ile ilgili görsel sonucu

Yazar: Buket Uzuner
Yayınevi: Everest Yayınları , Türkçe Edebiyat Dizisi
Tür: Tarih, Edebiyat
Sayfa Sayısı: 323
Baskı Yılı: 2001 (İLK BASKI)

***

KİTAP TANITIMI:

Çanakkale 2000

Çanakkale Savaşları'nda ölen büyük dedesinin mezarını aramak için Gelibolu'ya gelen Zelandalı genç bir kadın ve Çanakkale Milli Parkı'nda bastonuyla dolaşan Türk Nine'nin akıllara durgunluk veren seksen beş yıllık sırrı…

Çanakkale 1915

Osmanlı teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylor'ın birlikte insanlığa verdiği dehşetengiz ders…

Tarih kitaplarında yer almasına henüz hiçbir milletin izin vermeye hazır olmadığı büyük insanlık sınavı: Aynı adam aynı savaşta iki düşman ülkede savaş kahramanı olur mu? Ya da: Tarih düz okunacak bir metin midir? Ve tarih yeniden yazılmalı mıdır? Ve tarih yeniden yazılmalı mıdır?

Buket Uzuner, romancılığının doruklarında bir başyapıta daha imza atıyor.


KİTAP YORUMUM:

Öncelikle 30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun!

Buket Uzuner'in okuduğum ilk kitabıydı ve diline, yazım tarzına hayran kaldım, kesinlikle son olmayacak. Tüm kitaplarını okumak istiyorum. Beni bir sürü düşünceye sevk eden her cümlesinde farklı şeyler hissettiren bu güzel roman için de teşekkür ederim :)

Çanakkale, yüreğimizdeki sızı, anaların babaların eşlerin kız kardeşlerin gözündeki yaş, bir yalan uğruna ülkelerinden koparılan gençler, gelincik çiçekleri, her yanı kan kokan topraklar, kan kırmızısını içine hapseden masmavi deniz, göz alıcı güneş doğuşu batışı… Çanakkale kanayan yaramız…
Gelibolu ise sözün bittiği yer.

Uzun Beyaz Bulut Yeni Zelanda'nın adıdır. Çünkü Aotearoa bu anlama gelir. Ayrıca Uzun Beyaz Bulut Gazi Alican Çavuş'un üç çocuğunun adıdır. Bu isimleri koyma hikayesi çok ilginçti. Beyaz da zaten bizim muhteşem Türk kadını Beyaz Hala :)

Bu kitap Türk Ali Osman Bey ve Yeni Zelandalı Alistair John Taylor’ın kesişen hayat hikayesini anlatıyor. Ama bu hikayeyi anlatırken, Çanakkale savaşını, kahraman Türk milletini, İngilizler tarafından kandırılarak Gelibolu’ya savaşa getirilen her şeyden habersiz Anzak gençlerini, dedesinin hikayesinin izlerini bulmak için Türkiye’ye gelen Yeni Zelandalı genç kadını, babasının biricik kızı her alanda kendini eğiten ve annesine inat hayatı boyunca evlenmeyen Eceabat köylüsü yaşlı ama güzelliğinden ödün vermemiş bir kadını, hayatı boyunca dedesinin kahramanlıklarını dinleyerek büyüyen bir adamı ve her iki ülkede de kahraman olan askeri anlatıyor.

Kitapta yaşanmışlık var. Yazar kurgu demiş, gerçeklerle benzerlik olsa olsa tesadüftür demiş. Ama ben olabileceğine inanıyorum. Başından her şeyi tahmin ettim ama bu tahmini okumak etkileyiciydi, hüzünlüydü, mutluluktu.

Aynı adam aynı savaşta iki düşman ülkede kahraman olabilir mi? 

28 Ağustos 2016 Pazar

TELEPATİ – LEONARDO PATRIGNANİ (MULTIVERSUM # 1)

telepati kitap ile ilgili görsel sonucu
Yazar: Leonardo Patrignani
Çevirmen: Çiğdem Casagrande
Yayınevi: Pegasus
Seri adı ve sırası: Multiversum # 1
Tür: Fantastik, Bilim-kurgu, Romantik, Macera
Sayfa Sayısı: 352
Baskı Yılı: 2015

KİTAP TANITIMI:

Ya bu hayat çok sayıda ihtimalden sadece biriyse?

Alex ve Jenny on altı yaşında iki gençtir. Alex Milano'da, Jenny ise Melbourne'da yaşamaktadır. Son dört yıl boyunca zaman zaman birbirlerini bilinçlerini kaybettikleri anlarda, hiçbir uyarı vermeden gerçekleşen telepatik iletişimleri sırasında görmüşlerdir.

Bu telepatik nöbetlerin birinde buluşmak üzere sözleşen iki genç, aynı gün aynı yerde durmasına rağmen birbirini göremez. Bu, şaşırtıcı bir keşif yapmalarını sağlar: Farklı boyutlarda yaşamaktadırlar. Jenny'nin evreninde Alex bambaşka biridir. Alex'in evreninde ise Jenny altı yaşında ölmüştür. Onlar birbirlerini bulmaya çalışırken Çoklu Evren patlayıp yok olmanın eşiğine gelmiştir ama Jenny ve Alex'in kesinlikle buluşması gerekmektedir çünkü Dünya'nın geleceği buna bağlıdır. Yaklaşmakta olan kaderi yalnızca aşkları değiştirebilecektir…

"Telepati birçok açıdan harika ve başarıyı Açlık Oyunları kadar hak ediyor. Sinematik içeriğe sahip bu eğlenceli kitabı bitirmek için kendinizle yarışacaksınız. Patrignani gençlik edebiyatına yeni bir soluk getirecek."



KİTAP YORUMUM:

Merhabalar :) Bugün uzun zamandır merak ettiğim ve 1 günde bitirdiğim kitabı anlatacağım. Telepati, ana konu ‘Paralel Evrenler’. Diğer deyişle ‘Çoklu Evren Teorisi’.


Dün gece kitaba göz attım on yirmi sayfa falan okudum. Sabah kalkınca da direk kitabı okumaya başladım. Baya ilgi çekici, heyecanlı ve sürükleyiciydi. Bir bakmışım sonuna gelmişim. Çok az kalmış ama en heyecanlı kısmında annemgil tarhana yapmaya çağırdılar :( Ben de mecbur tarhananın başına gittim. Tarhana da çok uğraştırıcı, ancak akşam ezanında başından kalkabildim. Annemler hala devam edecekler tabi. Ben de hemen kitabı bitirdim. Sonu güzeldi. Sonun başlangıcı gibi. Ya da kitabın başladığı yere dönüş gibiydi bilemiyorum. Çok farklı bitti. Hafıza elimde şu an ve yatmadan okumaya başlarım.
paralel evren ile ilgili görsel sonucu
Kitap Alex ile başlıyor. Kendisi  basketbol takım kaptanı. Maç sırasında tam da kazandıracak bir basket atmak üzereyken birden zihni başka yere gidyor. Jenny’nin yanına. 4 senedir ikisi de aynı atakları geçiriyorlarmış. Önceleri bayılma, titreme olurken son zamanlarda iletişim kurmayı başarmışlar. 

Jenny ona yaşadığı yeri söyleyebiliyor ve Alex onu bulmaya gitmek istiyor. Bunun için en yakın arkadaşı Marco’dan yardım istiyor. Marco geçirdiği kaza sonucu sakat kalmış yürüyemiyor. Ama dahi birisi. Aynı zamanda hacker. Alex’in anlattıklarına inanıyor ve ona yardım ediyor. Jenny Avustralya’da yaşıyorken Alex İtalya’da yaşıyor. Alex onu bulmak için baya uzun bir yolculuğa çıkıyor…

25 Ağustos 2016 Perşembe

ÇÖKÜŞ VE YÜKSELİŞ – LEIGH BARDUGO (GRISHA # 3)



Yazar: Leigh Bardugo
Çevirmen: Ömer Mülazım
Yayınevi : Martı Yayınları
Seri adı ve sırası: The Grisha # 3
Türü: Fantastik, Romantik, Macera
Sayfa Sayısı: 432
Baskı Yılı: 2015

KİTAP TANITIMI:
Hepimiz ölürüz ama herkes bir amaç uğruna ölmez Güneşin Elçisi Alina, Karanlıklar Efendisi'yle yaptığı son savaştan mağlubiyetle ayrıldıktan sonra yeraltındaki tünellere, Beyaz Katedral'e sığınır. Oldukça zayıf düşmüştür ve güneş ışığı olmadığı için gücünü de çağıramamaktadır.Tek çare, eski haline kavuşana kadar Apparat'ın dediklerini yapmaktır. Malyen ve Grishaların gizli bir planla Apparat'ı kontrol altına alması,Güneşin Elçisi adına mücadeleyi daha da zora sokar. Alina'nın şimdi, Karanlıklar Efendisi'ni alt etmesi için gereken tek gücün anahtarı olan ateşkuşunu bulması gerekmektedir. Peki onu bulup üç büyüteci bir araya getirdiğinde, Karanlıklar Efendisi'yle yüzleşerek Karanlıklar Diyarı'nı yok edecek kadar kuvvetli olabilecek midir?

"Serinin üçüncü kitabı Çöküş ve Yükseliş'te, uzun süre akıllardan çıkmayacak ve nefes kesen bir sona imza atılmış. Kesinlikle olağanüstü."
-Amazon-

"Karakterlerin her biri kusursuz bir gerçekliğe sahip. Bu seriyi okunası kılan sebeplerden biri de işte bu."
-Booklist-

"Bardugo serinin takipçilerini kesinlikle hayal kırıklığına uğratmayacak bir fantastik serüvenle daha karşımızda."
-Los Angeles Times-


Grısha serisinin 3. ve son kitabını bitirdim. Seri güzel bitti. Sonunu nasıl bağlayacak diye baya merak ediyordum. Bu kitapta bir çok gizem çözüldü. Daha farklı bitebilir diye beklemiştim. Ama tahmin ettiğim kişiyi seçti Alina. Genelde kitapta bir tane sevdiğim erkek karakter olurdu. Ama burda üç tane vardı :) Karanlıklar Efendisi, Nikolai Lantsov, Malyen.

Alina ilk kitaptan beri baya değişti. İlk kitapta çok saftı, ikinci kitapta açgözlüydü, bu kitapta da mücadeleciydi.  Garip olan şu ki Alina Karanlıklar Efendisi’ne körü körüne aşık olmasına rağmen ülkenin ve halkın iyiliği için onu yok etmek istiyordu. Nikolai’yi de seviyordu. Malyen’le çocukluğundan beri tanışıyordu, onun yanında kendini güvende hissediyor ve seviyordu. Malyen onun geçmişi ve bugünüydü. Yani Alina hepsini kendince seviyordu ama duygularını bir kenara bırakıp mantıkla hareket etmeye çalıştı.

grisha serisi ile ilgili görsel sonucu

Bu kitap Beyaz Katedral’den devam etti. Aparat Alina’yı gücünü toplama bahanesiyle hapsetmişti. Alina yer altında olduğu için ışığı çağıramıyordu. Malyen, Tolya, Tamar, David, Genya ve diğerleri Alina’yı ordan kurtardılar. Ateşkuşu’nu aramaya başladılar. Başlarından bir ton olay geçti.

Bu sefer Alina, aralarındaki bağlantıyı kullanarak Karanlıklar Efendisi’nin yanına gidiyordu. Karanlıklar Efendisinin gerçek adını da öğrendik içim rahatladı :) 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...