27 Aralık 2018 Perşembe

ARSEN LÜPEN KİBAR HIRSIZ - MAURICE LEBLANC



Merhaba. Arsen Lüpen serisine başladım. Kütüphanede gördüm ve çok merak ettim. Sherlock, Poirot gibi kült karakter haline gelmiş biriymiş. Yazarından önde gelen karakterlerden hem de. Gerçekten çok zeki, kibar, centilmen birisi ama hırsız. Hem de en iyi hırsızlardan. Sadece zenginlerden ve soyulmayı hak edenlerden çalıyor. Hırsızlık yapmadan önce polise ve kurbanlarına mektupla haber bile veriyor. Çok ilginç birisi.

Bu Arsen Lüpen maceralarının ilk kitabi ve beğendim. Sherlock'un adı da geçti birkaç kez. Zaten ikinci kitabı Sherlock'la karşılaşmasıyla ilgili şimdi ona başladım.

26 Aralık 2018 Çarşamba

-22- Britanya Yolu ~ Amanda HODGKINSON



Merhaba. Kütüphaneden aldığım bu tarihi dram konulu kitabı bitirdim. Daha fazla duygusallık bekliyordum ağlayacağım kadar olsun istemiştim ama olmadı. Duygusaldi ama fazla değildi ya da yazar ifade edememiş. Araya başka şeyler de girmişti. Şimdiki zamanı ve iki baş karakterin de geçmişini anlatıyordu. Bazı yerlerde gereksiz uzatmış onlar olmasa daha güzel olabilirdi. Sonlara doğru sıkıldım çünkü.

Savaş zamanı Polonya'lı iki genç evleniyor ama kısa süre sonra savaş kendi ülkelerine de gelince Jan askere gitmek zorunda kalıyor. Silvana da erkenden hamile kaldığı için bebeği ile tek başına kalıyor. Daha ikisinin de yaşı çok genç. Jan askere gidiyor ama oraları tam anlayamadım sanırım hiç doğru düzgün savaşmıyor. Sadece düşman askerinden kaçarak İngiltere'ye yolculuk ediyor birkaç kişiyle. Aradan 6 yıl falan geçiyordu sanırım. Silvana ve oğlunu buluyor onları da İngiltere'ye getirtiyor. 

3 Kasım 2018 Cumartesi

BIR KADININ YAŞAMINDAN YİRMİ DÖRT SAAT - STEFAN ZWEIG


Stefan Zweig klasiği bir kitap bu. İncecik ama çok düşündüren tarzda.

Burjuva bir kadının hikayesi. Altmış küsür yıllık yaşamında onu tamamen değiştiren, derinden etkileyen tek bir gün var sadece. Yıllarca o günü kimseye anlatamadan tek başına hem sevinç hem de büyük utanç duymuş. Yıllar sonra birisine anlatıyor yaşadıklarını.

Saygın, zengin bir kadın bu. Mr.C. Kocası vefat ettikten sonra hayattaki tüm umutlarını kaybediyor. Çocukları da artık ona ihtiyaç duymadığı için farklı şehirlere gidiyor geziyor. Yaşamak için amaç bulmaya çalışıyor. Bir gün kumarhanede onu mimik ve el hareketleriyle derinden etkileyen genç adamla karşılaşıyor. 

Bu adam hissettiği ne varsa tüm açıklığıyla  ifade ediyor. Poker yüzü denilen şey adamda yok. Aşırı hırslı biri. Kumar bağımlısı. Kadın hayatı boyunca böylesine hissettiklerini ele veren biriyle karşılaşmadığı için bu adamdan çok etkileniyor. 

24 Ekim 2018 Çarşamba

ON KÜÇÜK ZENCİ – AGATHA CHRISTIE 



Merhaba :)

Agatha Christie’nin en ünlü romanını bitirdim. Klasik Christie romanı gibiydi ama bir yandan da değildi. Çok ilginçti gerçekten. Sürükleyici, akıcı ve heyecanlıydı.

10 kişi Zenci Ada'sına davet edilir. Hepsi aynı gün oraya gider. Zenci Adasının sahipleri ortaya çıkmaz. Olay bu 10 kişi etrafında döner. Gayet güzel karşılanırlar yemeklerini yerler. Birbirlerini tanımaya çalışırlarken bir ses duyarlar. Tüm kişilerin belli tarihlerde öldürdüğü insanların isimlerini söyler ses. Tabii hepsi panik olur sesin kaynağını ararlar. Gramofondan gelen bir kayıttır.

İlk gün hizmetçinin karısı ölür. Uykusundan uyanmaz. İlginç olan diğer şey de masanın üstünde duran 10 küçük zenci biblosundan 1 eksilmiştir. Bu detaya bayıldım. Ölen kişiler oldukça biblo sayısı azalıyordu. Diğer ilginç olansa her odada On Küçük Zenci şiirinin olması ve olayların şiirdeki sıraya göre olmasıydı.

21 Ekim 2018 Pazar

KENDİNE AİT BİR ODA – VIRGIANA WOOLF



KİTAP TANITIMI:

Edebiyat dünyasının feminist bir makalesi olarak adlandırılan Kendine Ait Bir Oda, kadın hareketinin elinden düşürmediği önemli kitaplardan biri olmayı başarıyor. Erkeklerin kadınlara uyguladığı baskının ve her zaman süre gelen “Eşitlik” tartışmasının cevabını tarihten alıntılar yaparak yanıtlıyor.

“Kadın ve edebiyat” arasındaki bağlantıyı kurmaca bir yazıyla ve karakterleriyle anlatan Woolf, kadınların neden daha az şiir yazdığını veya neden erkekler kadar yaratıcı olamadığını anlattığı eserinde, tarihsel süreç içerisinde kadının toplumdaki yerini de ele alıyor. Kadınların dünyasına dair ilginç tespitleri, farklı bakış açılarını içeren eserinde Woolf, odasındaki duvarı verdiği cevaplarla örmeye çalışıyor ve şöyle sesleniyor kadınlara: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!”

KİTAP YORUMUM:

Merhaba bugün sizlere Virgiana Woolf'un feminizm temalı önemli bir kitabını tanıtacağım. Çoğu kişi feminizmi erkek düşmanlığı olarak biliyor ama aslında alakası yok. Her iki cinsiyette eşittir,eştir. Kitabi okuyunca fark ettim ki 1929 yılında yazılmış bu kitapta da günümüzde de kadına bakış açısı aynı. Ne kadar çabalasak da kadınlara gereken önem verilmiyor. Tek değeri ev hanımlığı ve çocuk doğurmak olarak geçiyor. Ancak kadınların da duyguları, düşünceleri ve kendine ait bir yaşamları var. Ne isterlerse yapabilirler ama kadınlara engel oluyor birçok şey.

 Woolf diyor ki erkekler gibi kadınlar da yazar olabilir. Ancak kendine ait bir odası ve parası olmalı. Kendine ait bir odası olmalı çünkü özgürlüğünü yaşayacak bir ortama ihtiyacı var. Parası olmalı çünkü kimseye bağımlı olmadan yazmalı ve kitap çıkarabilmeli. Değindiği birçok konu ve önemli yazarlarin isimleri görüşleri var kitapta. Herkesin okuması gereken kitaplardan. Sonlara doğru biraz sıkıldım açıkçası. Çünkü bahsedilen yazarların  ve fikirlerin çoğunu bilmediğimden konuya hakim olamadım. Yıllar sonra tekrar okuyacağım belki daha iyi anlarım. Kitabın kapanış konuşması da güzeldi bence. .

Kadınların erkeklerin yaptığı şeyleri yapması hâlâ bazı çevreler tarafından çok uygunsuz görülüyor. Kadınlar çocuk sahibi de olabilir kariyer sahibi de. Seçtiği mesleğe, giyimine, yediği yemeğe göre bile yargılayan var. Her yaptığı olay olurken nasıl özgür bir birey olabilir ki kadınlar?

3 Ekim 2018 Çarşamba

1.ÇANKAYA KİTAP FUARI



Merhaba 😀

Bugün Çankaya Belediyesinin düzenlemiş olduğu kitap fuarina katıldım. Fuar Ankarada. Çağdaş Sanatlar Merkezinde. 5 kitap aldım. 1 tane de bez çanta aldim ama kuzenim istedi ona aldim. 35 yayinevi katılmıştı. Çok büyük degil ama 1.Çankaya kitap fuari icin gayet iyiydi bence. 5 ekime kadar devam edecek. Ankarada olanlar katılabilir. Evet aldıklarımın fiyatlarina gelelim simdi.
.
🍁Bir Kadının Yaşamından 24 Saat = 6 tl
🍁Zaman Makinesi = 9 tl
🍁İnsancıklar = 14 tl
🍁Yabancı = 12 tl olmasi lazim.
🍁On Küçük Zenci = 14 tl olmasi lazim.
🍁 Bez çanta = 10 tl
.
Son iki kitabin fiyatini tam hatirlamiyorum ama o civardadir galiba. Instagram hesabımdan da paylaştım.
Instagramdan da takip edebilirsiniz beni                        / @farkli_diyarlar / 😏


1 Ekim 2018 Pazartesi

DİZİ YORUMU // HUMANS


humans wallpaper ile ilgili görsel sonucu


Oyuncular: Eva-Jane Willis, Emily Berrington, Gemma Chan 
Sezon sayısı: 3 (4.sezon onayı aldı mı bilmiyorum ama bence alır.)
Toplam bölüm sayısı: 24
Tür: Bilimkurgu, Dram

***

DİZİ TANITIMI:

Evinizin her ihtiyacını gideren robot-insanlar (Synth denilen androidler)  hayatınızın bir parçası olsaydı nasıl olurdu? Teknolojik ilerlemeyle robotlara bağımlı yaşamımızı, robotların gözünden izlemeye davet ediyor.

*** 
DİZİ YORUMUM:

Bu diziyi gerçekten çok seviyorum. Sizlere tanıtmayı hep istedim. Sınavım bitince bunu izleyip bitirmiştim ancak yazmak ve okumaktan yorulduğum için ara vermem gerekti. Hayalimdeki gibi çok dizi ve kitap yorumu yazamadım maalesef blogda. Şimdi hazır olun. Sizlere bilinçli robotlar hakkındaki en harika yapımlardan birini tanıtacağım elimden geldiğince. Şunu belirtmemde fayda var. Bu dizi Real Humans adlı diziden ilham alınarak yapılmış. Real Humansı izlemedim. İzlemeye değerse eğer bilenler yorum atarak bilgilendirin bizleri :)

Robot konusu çok klasik ama bu diziye bir şans verin. Farkı göreceksiniz. 

Yapay zeka, düşünebilen, insan gibi davranan robotlar, andreoidler veya bu dizideki adıyla sentetikler… Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Lütfen aşağıya yorum bırakın çünkü merak ediyorum fikirlerinizi.

Dünya değişiyor. Teknoloji gelişiyor. 
İnsanlık ilerliyor evet ama ya insanlığı ilerlettiğimizi sanırken aslında her şeye hükmetmek isteyen bencil yaratıklar oluyorsak? Bunu düşündünüz mü hiç?

30 Ağustos 2018 Perşembe

ÇOK BİLİNMEYEN GÜZEL KİTAP SERİLERİ


Merhaba bugün blogumda yeni bir şeye başlayacağım. Yeni seriler keşfettikçe buraya ekleyeceğim. Aynı şekilde sizin de okuduğunuz ve popüler olmayan güzel seriler varsa yorumda belirtin. Bu arada yaptığım sıra en güzelden kötüye falan değil. Her biri çok güzel. Ben sırayı aklıma gelme sırasına ve okuma sırama göre yapıyorum.

1) LORİEN EFSANELERİ – PITTACUS LORE
Bu seriyi kütüphaneden bulduk arkadaşlarımla. Sonradan 3.kitabının çıkması çok uzun sürdü. Seriyi toptan alıp baştan okumayı da çok istiyordum çünkü yıllar önce okudum ilk iki kitabını. Bir gün markette 10 tl ye ikinci kitabını görünce hemen aldım. Sonra Okuoku sağ olsun bir indirim yaptı. Diğer iki kitabı da onar liraya aldım. Tek sıkıntı seri pek bilinmediği için yayınevi diğer kitapları çevirmiyor. Artemis yayınları lütfen artık seriyi tamamen çevirip bitirin. Okuoku sayesinde bilinme seviyesi de yükseldi. Fiyatı cok uygun olduğu için millet aldı daha neyi bekliyorsunuz seriyi çevirmek için? =)


(FOTOĞRAF BANA AİT)

Seri 7 kitaptan oluşuyor. Bazı ekler var onlardan biri 2.kitabin icine koyulmuş. Seri çevrilirse yine bu şekilde yaparlar ve daha az kitap çıkartırlar.

DÖRT NUMARA BENİM YORUMUM İÇİN TIKLAYIN :)
ALTI NUMARANIN GÜCÜ YORUMUM İÇİN TIKLAYIN :)



Seri ile ilgili ilginç olan şey yazari. Yazar bilinmiyor. Kendini hiç göstermemiş. Kitabin başında bir tanıtım var ama seri ile ilgili bir şey. Onu okuyunca kitap daha da gerçek duruyor. Sanki tüm olanlar gerçekmiş gibi hissediyorsunuz.

2) PERG EFSANELERİ – BARIŞ MÜSTECAPLIOĞLU

27 Ağustos 2018 Pazartesi

GÖRÜNMEZ ADAM – H.G. WELLS


Bilimkurgunun kültlerinden birisi olan Görünmez Adam kitabını yorumlamayı çok istedim. Belki bu konudan sıkılmışsınızdır görünmezliğin işlendiği onca kitap ve filmler var. Ama bu kitap çok eski zamanda yazılmış ve müthiş bir zeka sonucu ortaya çıkmış. Görünmezliği mantıklı açıklayan ilk kitap sanırım.

H.G.Wells'in okuduğum ilk kitabı ve kesinlikle son olmayacak =)

Bir bilim insanı yıllarca deneyler yapıyor görünmezliği bulmaya çalışıyor. En sonunda buluyor. Bunu tüm dünyaya yaymadan önce kendi üstünde deniyor / denemek zorunda kalıyor. En başta sadece bilim tutkusuyla başlayan bu macera sonradan insanlık dışı bir şeye dönüşüyor. Wells bile Görünmez Adamı bize sevdirmeye çalışmıyor daha çok onu eleştiriyor ve yermeye çalışıyor. Bu çok garipti. Görünmez Adamı kimse anlamaya çalışmıyor çünkü insanlar bilmediğinden korkar. Özellikle görmediği ama sesini duyduklarından. Herkes ona zarar vermeye çalışıyor arkadaşı bile.


(FOTOĞRAF BANA AİT ALMAYINIZ.)

İlk başta Görünmez Adam yapacağı harika şeyleri düşünerek çok daha tutkulu bir halde oluyor ama sonradan acı gerçekleri fark ediyor. Soğuk bir kış gününde hem de kar yağarken çıplak bir halde dolaşmak çok zor. Kar birikintisi üzerini kaplarsa varlığı ortaya çıkar. Çamura basarsa ayak izi bırakır ve çocuklar fark eder. Yemek yerse sindirmeden insan içine çıkamaz çünkü yemekler görünür haldedir.

 Görünmez olunca kiralık evini de kaybetmek zorunda kaldığı için kış gününde yatacak yer bulmak çok zor olur. Böyle iğrenç durumlar onu insanların gelip gitmediği Iping kasabasına yönlendirir. Üstüne bir palto giyer. Yüzünün tamamına sargı bezleri, takma burun ve kocaman gözlükler yerleştirerek kasabaya gelir. Bu esrarengiz yabancıyı hiç misafiri olmayan han sahipleri şaşkınlıkla karşılar. 

Bu adam uzun süre gözlerden uzakta yaşar ama işte insanlar merak etmeden duramaz. Bu adamı rahat bırakmazlar. Oysa tek istediği parasını ödediği odasında kimseyi görmeden huzurla çalışıp deneyi tersine çevirecek bir yol bulmaktır.

17 Ağustos 2018 Cuma

LEKELİLER - SARAH DALTON (LEKELİLER # 1)

Yazar: Sarah Dalton
Çevirmen: Hazal Dinçer
Yayınevi: Agapi
Sayfa sayısı: 328
İlk basım yılı : 2015
Tür: Distopya, Genç Kurgu
KİTAP TANITIMI:
Genetik Geliştirme Bakanlığı, bir Kırılma gecesinde İngiltere'yi ele geçirir ve her şeyin mükemmel olduğu bir dünya yarattığını düşünür. Ancak her güzel şeyin ve kusursuz bir dünya yaratmanın elbette bedeli olacaktır.

Büyüleyici klonlarla dolu bir dünyada Mina Hart, genleri değersiz bir Lekeli'dir. Ve bu durumu onun bütün haklarını elinden alır; eğitim hakkını, normal bir yaşam hakkını, aile kurma ve tabii ki çocuk doğurma hakkını. Tehlikeli bir sır saklayan Mina'nın, Aziz Jude Okulu'ndaki ilk gününde Angela'yla tanışana kadar hiç arkadaşı olmamıştır. Ancak arkadaşlıkları hayatlarına Angela'nın üvey kardeşi Daniel dâhil olunca biraz karışır. Çünkü Mina, Daniel'ın doğal haline ve gizemli gücüne karşı koyamayacaktır. İşin içine Mina'nın konuşmasının dahi yasak olduğu mükemmel klon Sebastian da karışınca her şey birbirine girer ve nihayetinde kendilerini aşk ve isyan dolu bir yolculuğun ortasında bulurlar.

KİTAP YORUMUM:

Çok fazla bilinmeyen bir serinin ilk kitabi Lekeliler.
Günümüzden yıllar sonra Genetik Geliştirme Bakanlığı mükemmel klonlar oluşturur. En güzel, en yakışıklı, en etkileyici insanlar ortaya çıkar. Sonra bu gittikçe artar ve gerçek insanları genleri değersiz bir Lekeli olarak ilan ederler. Dünyayı mükemmel klonlar ele geçirir.
İnsanları değersiz gördükten sonra çok daha iğrenç şeyler yaparlar. Gerçek insanların eğitim hakkını, çocuk doğurma hakkını , aile kurma hakkını ellerinden alırlar. Kısacası onları belli bir yaşa gelince kısırlaştırıp akli dengelerini de bozarlar ve normal yaşama hakları olmaz.

Laboratuvarda üretilen klonlar, doğal insanları hizmetçi olarak görür ve kullanır. Çok ilginç bir olay cidden. Şu anda dünyada klon yapmak her ülke tarafından yasak ama böyle bir şey olsaydı tıpkı bu kitaptaki gibi olurduk biz insanlar. 

Okurken hep kendimi o dünyada hissettim ve iğrendim böyle bir zihniyetten. Her şey yapay ve sahte. Yapay ve sahte olan güzellikler  doğal güzelliğin önüne geçmekle kalmayıp onu esir ediyorlar.

6 Ağustos 2018 Pazartesi

DİZİ YORUMUM // 3%


İsmi dolayısıyla ilgimi çeken ve fazla bilinmeyen bu Netflix dizisini yorumlamak istiyorum. Netflix dizilerini duymayan yoktur. Çok ilginç konuları olan diziler var. Bazıları sosyal medyada abartıldı ama bu dizi fazla bilinmiyor. Bende tanıtmak istedim.

Uzak bir gelecekte Brezilya ikiye bölünmüş. Kara ve Açıklar olarak. Kara halkı aşırı derecede fakir. Açıklar ise lüks hayatın olduğu, seçilmiş bilim insanlarının yetiştiği bir yer. Dizinin orijinal dili Portekizce.

Konusu ilginç. Distopik bir gelecek var evet. Dünyaya ne olduğu neden bu hale geldiklerine pek değinmiyor.

Karadaki insanlara her yıl yapılan Süreç ile birlikte Açıklar’a geçme hakkı veriliyor. Bu hiç kolay değil . Türlü sınavlardan geçiyorlar.  Zeka, kurnazlık, grup çalışmaları, fiziksel güç, psikoloji vb her şey ölçülüyor. 20 yaşına gelen Karalılara bu hak veriliyor ve sadece %3 ü Açıklar’a geçmeye hak kazanıyor. Geçemeyenler karada kalıyor ve bir daha katılamıyor.

Düşünün. Çok fakir bir yerde yaşıyorsunuz. Elinizde imkan yok. Iyi bir hayat için tek bir şansınız var. Geçmek için hazırlamanız gerek ama onun için bile imkan kısıtlı. Sürece giriyorsunuz eğer geçerseniz mükemmel bir hayatınız olacak ama tekrar oraya dönme şansınız yok. Sevdiklerinizi, ailenizi geride bırakacaksınız yani. Geçemezseniz de ömür boyu fakirliğe mahkum kalacaksınız. Yapacağınız tek güzel şey çocuk yapmak. Ama çocuğa bakmak bile sıkıntı olacak. İğrenç derecede zor bir hayat bekleyecek sizi.

29 Temmuz 2018 Pazar

KİTAP ALIŞVERİŞİM # 3



Merhabalarr size sınav öncesi yaptığım kitap alışverişimi göstermek istiyorum :)

Instagrama koymuştum ama oradan takip etmeyenler var. Blogda da dursun bakalım =)

Okuoku siparişimde 9 kitap aldik. Biri fotoğrafta yok Doctor who trenzalore öyküleri kitabı , o kardeşimin. 

Kitaplar genel olarak güzel gelmiş. Sadece ufak tefek kusurlar var ama önemsiz. Tek önemli olan sonsuzluğun sınırında kitabındaki büyük çizik😐
.
Gelelim fiyatlarına:

28 Temmuz 2018 Cumartesi

TAYLAND DİZİSİ YORUMUM // PRINCESS HOURS



Merhaba arkadaşlar:))
Bugün size bir Tayland dizisi önereceğim. İlk defa bir Tayland dizisi öneriyorum. Heyecanliyim :))
Bu dizi aynı isimli bir diziden uyarlanma. Ama ben ordaki karakterleri pek beğenmedim bunu izledim. Belki seneye yazın da onu izlerim. O dizi de zoraki prens diye bir şeyden uyarlanma. Yani birçok versiyonu var. Sahneler tamamen aynı mıdır bilmiyorum bilen yazsın. Ona göre izleriz =)
Eger bu versiyonu izlemek isterseniz dizi adının yanına Thai veya Tayland yazarsınız.

Princess Hours (Düşlerimin Prensi)

Reklam yapmiyorum. Ben diziyi izlerken ilk başlarda düzgün site bulamadım. Yeppuda diye bir site var ordan izledim sonradan hep. Benim odadan net fazla çekmiyor  o yüzden diğer sitelerdeki alternatifler donuyordu sürekli ama bu site güzeldi.  Sizde benim gibi site bulmakla uğraşmayın diye direk söyleyim dedim ;))

Bhutin diye bir Krallık var. Her yer çok harika çiçeklerle dolu. Çiçekleri cok sevdiğim için bu yeri beğendim. Saray da harika. Yemekler bile çiçeklerle süsleniyor.  Guzel parfümler yapılıyor.

Kaning adlı Sanat okuyan bir kız var. Onun babasinin babasi yani kızın dedesi Bhutin Kralının yakın arkadaşı ve korumasıymış galiba. Bunlar birbirlerine dostluklarının teminatı olarak söz vermiş. Torunlarını evlendirme sözü. Yıllar geçip Prens Inn evlenme çağına gelince bu sözün tutulması için kızı bulmaya çalışırlar.

Tabii verilen söz Krallık onuru olduğu için karşı çıkamaz kimse. Bu iki genç evlendirilir.

23 Temmuz 2018 Pazartesi

BUZ KAPANI – ALEXANDRA BRACKEN (KARANLIK ZİHİNLER # 2)

Yazar: Alexandra Bracken
Çevirmen: Handan Sağlanmak Arlı
Yayın evi : Parodi Yayınları
Sayfa Sayısı: 552
Baskı Yılı: 2015
Editör : Hilal Gültekin
Sayfa Sayısı : 552
TÜR: DİSTOPYA

KİTAP TANITIMI:
Kabullen, uyum sağla, harekete geç. Turuncu… lider… roo… Herkes farklı bir şekilde sesleniyor bana. Oysa bir tek ben gerçekte ne olduğumu Biliyorum: bir canavar. Ve şimdi beni bekleyen zorlu bir görev var: Virüsün kaynağını açık eden çok gizli Bir bilgiye ulaşmak… Ve bu… bir zamanlar bana nefesim kadar yakın olan birinin ellerinde… Şimdi bir tercih yapmak zorundayım. Ya kalbimi özgür bırakacak ya da Karanlık zihinleri aydınlığa Kavuşturacağım…

"Bu kitap, distopya okuyucuları için bir baş ucu kitabı olacaktır."
-School Library Journal-

"Baş döndürücü bir aksiyon ve heyecan dolu bir macera. Bir sonraki kitabı okumak için sabırsızlanacaksınız."
-Publishers Weekly-

"Bracken'ın bu sürükleyici ve tüyler ürpertici distopyası hafızalarınıza kazınacak."
-Kirkus Reviews-

***

KİTAP YORUMUM:

Heyyoo ben geri döndüm çok şükür sınavlı günler bittii:)  Sınav bittiği gün tatile çıktık 1 hafta Side'deydim. Belki gezdiğim yerler ile ilgili kısa yazı yazabilirim :) sonrasında  da kendime mola verdim insanlardan uzakta durdum genel olarak. Kitap okudum azıcık. Çokça dizi izledim. Gezdim falan filan. Bunları sonra konuşuruz uzunca.

Karanlık zihinler cok degisik bir yerde bitmişti ve aradan 1 yıl geçince devam kitaplarını anca alabildim. Zaten sınavım da bitti daha yeni boş zamanım oldu. Bol bol fotoğraf çektim. Bundan sonraki fotograflar benim cekimim :)




(FOTOĞRAF BANA AİT , ALMAYINIZ)

Bu kitapta bol aksiyon vardi. Ilk kitabı 1 yıl once okuduğum icin sonunu unutmuşum sonra bakmaya üşendim.  Ama kitaba devam ettikçe ne olduğunu hatırladım. Ilk kitabı okumayanlar bundan sonraki yorumumu okumasın biraz spoi var. Önce Karanlık Zihinler yorumumu okuyun sonra kitabı ve daha sonra da bu yorumumu okuyun ;))

Ruby Çocuk Birliğine katılmıştı en son. Yani mecbur kalmıştı. Bayağı savaş teknikleri öğrenmiş. Kitabın kapağında yazan “ Kabullen, uyum sağla, harekete geç “ sözleri bunların hayat felsefesi haline gelmiş.

2 Nisan 2018 Pazartesi

BLOG YAZARINI TANIMA MİMİ


          

Merhaba kitapseverler :)
Blog dünyasında samimiyetine güvendiğim, yazılarını severek okuduğum KAĞITTAN DÜNYAM beni  mime davet etmiş. Davete icabet etmek gerek :) kendisine tekrar çok teşekkür ediyorum.  Kişisel bir şey, yani klavye arkasındakileri tanımak için güzel bir mim olmuş.

1)  Nerelisin?
Karadeniz, Sinop. Türkiye’nin kuzeyindeki en uç şehir. Doğa sevgim genlerimden geliyor olabilir.

2)  Burcunuz?
Oğlak. Genel özelliklerini taşıyorum.

3)  Bloglarda en çok ilgini çeken nedir?
Kitap, dizi, filmle alakalı olan bloglar daha çok ilgimi çekiyor. Yazılarındaki samimiyet, blog teması, yorum yazanları umursayıp onlara tek tek cevap vermesi vb.

19 Şubat 2018 Pazartesi

SİNEMA VE BEN (MİM)

SİNEMA ile ilgili görsel sonucu

1)  Sinemada izlediğin ilk film:
Kaçıncı sınıfım hatırlamıyorum 2 ya da 3 muhtemelen  ama ilkokuldayken babamgil kardeşimle beni Winx’in sinemasına götürmüştü. Hatta Winx Club Kayıp Kırallığın Sırrı filmiydi. Şimdi baktım da 2007’de çıkmış. Çok heyecanlandığımı ve sinemayı sevdiğimi hatırlıyorum. Hatta filmden sonra annemlere heyecanla filmi anlatıp durmuştum. :)
Küçücük bir çocuksun ve karşında dev bir ekranda en sevdiğin çizgi film oynuyor ahh harika bir andı. İlkler bir başka oluyor. Zaman çok çabuk geçmiş. İlk sinemaya 11 yıl önce gitmişim vay be :)

2)  Film en güzel .... de /da izlenir.
Sinema güzel ama evde televizyondan nete bağlanıp filmi açmak, mısırı, cipsi ve daha birçok şeyi özgürce yemek, kanepeye yayılarak oturmak, beğendiğim yerlerde sesli yorum yapmak, kahkahayla gülmek, karışanın olmaması tabi ki daha güzel bana göre. O yüzden ev diyorum :)

12.ANKARA KİTAP FUARI


(o acelede bu fotoğrafı çekebildim )

Dün 12.Ankara Kitap Fuarına gittim arkadaşlarımla. O kadar özlemişim ki kitaplarla iç içe olmayı...

2 yıl sonra tekrar gittim kitap fuarına. Geçen yıl fırsat olmamıştı. Bu yıl nasip oldu şükür J işte o kadar içten istedim ki demek ki, hiç olmayacakken oldu işte gittim 😊 dershane ve diğer şeylerden hiç vaktim olmuyordu. Her yerde afişlerini görünce üzülmüştüm. Keşke gidecek vaktim ve arkadaşlarım olsa diye. çok şükür ikisi de denk geldi :).pazar günü öğleden sonra ders bitmiş oluyor. Arkadaşım teklif edince hayır diyemedim. Harika bir gündü. 2 yıldır görmediğim eski sınıf arkadaşımı da gördüm. Anılarım canlandı ;))

Ortam harika cidden. Çok kalabalıktı yine. Her yer insan ve kitap 😊 

29 Ocak 2018 Pazartesi

PİANO PİANO BACAKSIZ (EVİMİZİN İNSANLARI) – KEMAL DEMİREL

piano piano bacaksız alıntı ile ilgili görsel sonucu

Okurken düşündüğüm, her kelimesini hissettiğim sımsıcak bir kitaptı.
1930’lu yıllarda çocuk olan Kemal Demirel o zamanki dünyasını anlatmış. Kendi çocukluğunda iz bırakan iki adam: Senai Abisi ve Kerim Dayısı.

Bir evin içinde her odada ayrı aile kalan, o zamanları anlatıyor. Değişik insanları, yoksulluğu, çocukluğun saflığını…

İkisi de tüm hatalarına rağmen gerçekten yüreği güzel insanlardanmış. Dünyadaki tüm acımasızlığa ve yoksulluğa rağmen insan kalabilmişler.

Herkesin okumasını tavsiye ediyorum. Mutlaka bu iki güzel adamla tanışın. Eminim ,bana olduğu gibi, size çok şey katacaklar. Sizi çok düşündürecekler.

O eski zamanlarda yaşam çok başkaymış. İnsanlar daha samimi, daha masum, daha fedakar, daha cömertmiş. Sevgi varmış bir kere. Gerçek sevgiden bahsediyorum. Uğruna tüm sıkıntılara katlanılan, tüm acılara gülümseyerek bakılabilen sevgi. Emek verilen sevgi…

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...