16 Aralık 2017 Cumartesi

KORKU - STEFAN ZWEIG



Yazar: Stefan Zweig
Çevirmen : İlknur İgan
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Sayfa Sayısı : 80
İlk Baskı Yılı : 2015

KİTAP TANITIMI :
Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.

KİTAP YORUMUM:

Stefan Zweig'ın bir eserini daha okudum. Kitaplar  ince olmasına rağmen dolu dolu. Az ama öz. İnsana bir sürü şey hissettiriyor ve birçok şeyin farkına vardırıyor.

Dershanede teneffüslerde ve otobüste okuyarak Bitirdim. Zaten Zweig kitapları bence en güzel otobüste okunuyor. Kalabalık ve gürültülü o ortamdan soyutlanıp Zweig karakterlerinin hayatına dalıyorum. İnce olduğu için taşıması kolay. Hem de derslere yorulmuş beynimi, insanları Derince anlatan Zweig kitaplarına yöneltmek harika :D

Bu kitapta adından anlaşılacağı üzere korku duygusu ele alınmış.

Kocasını aldatan bir burjuva kadını var. Bir gün şantajcı onun yaptıklarını öğreniyor ve ondan para vermesini istiyor. Yoksa herkesin öğreneceği ile tehdit ediyor.

O andan sonra Irene hayatın anlamını, yaşamanın güzelliğini ve elindekilerin kıymetini anlıyor.

11 Aralık 2017 Pazartesi

OLAĞANÜSTÜ BİR GECE - STEFAN ZWEIG

Yazar: Stefan Zweig
Yayınevi: İş Bankası Kültür Yayınları
Çevirmen: İlknur İgan
İlk Baskı Yılı: 2015
Sayfa Sayısı: 80
Tür: Hikaye
***
KİTAP TANITIMI:

Olağanüstü Bir Gece, seçkin bir burjuva olarak rahat ve tasasız varoluşunu sürdürürken giderek duyarsızlaşan bir adamın hayatındaki dönüştürücü deneyimin hikâyesidir. Sıradan bir Pazar gününü at yarışlarında geçirirken, belki de ilk kez burjuva ahlakından saparak "suç" işler. Böylece yeniden "hissetmeye" başladığını, kötücül ve ateşli hazları olan gerçek bir insan olduğunu fark eder. İçindeki haz dolu esrime, aynı günün akşamında onu gece âleminin son atıklarının arasına, "hayatın en dibindeki lağımlara" sürükleyecek, varış noktası ise ruhani bir uyanış olacaktır. 

KİTAP YORUMUM:

Hissiz bir adamın yaşamı tüm duygularıyla öğrenmeye çalışmasının hikayesi bu. 

Yaşamın amacını, insanlara iyilik etmenin önemini kavratan bir hikaye.

Tek bir gecenin insana derin izler bırakabilmesini okuyoruz. Zweig yine kalemini konuşturmuş.

Sonunda Stefan Zweig'ın çok konuşulan bu kitabını okuyabildim.  Güzeldi.

Hayatta dikkat edilmeyen ama geleceğe yön veren ufak ayrıntıların, bir hayatı değiştirebileceğine, bir  insanı yaşama bağlayabileceğine tanık olacaksınız.

Yine dershanede başlayıp otobüste bitirdiğim bir kitap oldu.

Stefan Zweig'ı bu yüzden seviyorum işte. Dili anlaşılır ve sürükleyici. Bir çırpıda bitiyor. İnsana yönelik hikayeleri. İnsan psikolojisine ve ruhuna...

29 Ekim 2017 Pazar

ÇIRAK – TESS GERRITSEN (R&I # 2)




Yazar: Tess Gerritsen
Çevirmen: Cumhur Mısırlıoğlu
Yayınevi : Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 384
Baskı Yılı: 2015
Tür: Polisiye, Gerilim, Heyecan, Aksiyon, Romantizm
***

KİTAP TANITIMI:

Cerrah Geri Dönüyor... Ve Bu Kez Yalnız Değil...

Boston dedektifi Jane Rizzoli, Cerrahın elinden yeni kurtulmuş, kâbuslarının sona erdiğini düşünmeye başlamıştır ki, yeni ortaya çıkan bir seri katilin peşine düşmek zorunda kalır. Ancak bu yeni katilin yöntemlerinin Cerrahınkilere olan benzerliği ürkütücüdür. Davayla ilgili herkesten daha çok şey bilen gizemli bir FBI ajanının ortaya çıkışı Rizzoli'nin işini kolaylaştırmaktan çok daha da zorlaştıracaktır. Uzun yıllardır birlikte çalıştığı ortağının yardımı olmadan tek başına savaşmak zorunda olan dedektif, korkularıyla ve kâbuslarıyla yüzleşip Cerraha ve "çırağına" meydan okumaya hazırlanmaktadır.




KİTAP YORUMUM:

İki gün önce başlayıp dün gece saat 1 e kadar okuyup bitirdiğim kitabın yorumuyla sizlerleyim. Okumayı bırakamadım, sonunu çok merak ettim ve uykusuz gözlerle okumama değdi cidden çok beğendim :)

***Ayrıca Tüm Türkiye'nin ve Türk olduğunu hissedenlerin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun ! :)

Cerrah kitabını okuduydum. 9.sınıftayken. Ama o zamanlar Çırak'ı kütüphaneden veya arkadaşlarımdan bulamamıştım. Sonradan kendim aldım. Ama okumaya fırsat olmadıydı. İyi ki şimdi okudum. O kadar özlemişim ki Tess'in cümlelerini. Bana çok iyi geldi, stres yaşadığım bu dönemde.


Cerrah aklımdaydı. Ama yine de unuttuğum yerler olmuş. Onları da Çırak sayesinde hatırladım. Yani Tess önemli kısımları yine hatırlatmış. Kitap harikaydı.  Çok heyecanlı ve sürükleyiciydi.

Cerrah'ın yaptıklarını taklit eden bir adam çıkıyor ortaya. Ama sonra onun taklit değil kendi zevki için bunları yaptığı anlaşılıyor. Bu adam eş olan insanlara saldırıyor. Adamları öldürüp kadınları kaçırıyor. Tabi bunları hapiste haber izlerken Warren Hoyt da öğreniyor. Cerrah bir şekilde hapisten kaçıp Çırak'ı buluyor. Artık cani insanlar 2 kişi. Bundan en çok etkilenen Jane Rizzoli oluyor tabi ki.

Rizzoli 1 yıl önce yaşadıklarını unutmaya çalışırken bu son olan cinayetler onu tekrar mahvediyor. Ama polisten tek kadın olması dolayısıyla kendini güçlü tutmaya duygularını kontrol etmeye çalışıyor. Çünkü herkesin gözü onun üstünde. Herkes o düşsün diye beklerken Rizzoli tam tersi kalkıp savaşıyor.  Bu cinayetlerde Baş Dedektif o oluyor.

Rizzoli'nin yaşadığı korkular, güçlü kalmaya çalışması falan çok iyi anlatılmış. Ayrıca onun tek kadın polis olması ve sürekli erkeklerin küçümseyici bakışlarına katlanmak zorunda olması da güzel anlatılmış.

Bu kitapta Dr. Maura Isles ve Ajan Gabriel Dean aramıza katılıyor. İkisini de çok sevdim tabi ki :))

7 Ekim 2017 Cumartesi

ATEŞİN ŞARKISI – TESS GERRITSEN

ateşin şarkısı ile ilgili görsel sonucu

Yazar: Tess Gerritsen
Orijinal adı: Playing With Fire
Çevirmen: Cumhur Mısırlıoğlu
Yayınevi : Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 304
Baskı Yılı: 2016

KİTABIN TANITIMI:

"Ona baktığınızda ne görüyorsunuz?" "Kızım o benim. Tabii ki her açıdan mükemmel olduğunu düşünüyorum. Fakat"... "Fakat?" Artık ondan korkuyorum.

Üç yaşındaki kızının saldırısına uğradığında Julia'nın hissettiği tam da budur. Genç kadın, dünyalar tatlısı kızı Lily'ye ne olduğunu anlayamaz, ama onu bu hale neyin getirdiğini biliyordur. Ya da bildiğini sanıyordur.

"Her şey o zaman değişti işte. Kâbus o zaman başladı. Incendio'yu ilk çaldığım zaman. Bu müzikle ilgili bir şey hayatımıza bulaştı ve kızımı, her gördüğümde kanımı donduran birine dönüştürdü."

Julia, bir antikacıda bulduğu Incendio adlı bestenin, kızı üzerindeki ürkütücü etkisinin sırrını çözmek zorundadır. Bu uğurda yalnızlığı göze alıp, yabancı bir şehrin karanlık geçmişine uzanan sokaklarında kaybolsa bile.

(Benim kameramdan)

KİTAP YORUMUM:

En sevdiğim yazarlardan biri olan Tess Gerritsen’ın farklı türdeki kitabıyla karşınızdayım :)  

Bu kitabı taa Ramazan’da okuyup bitirdiydim. Bir türlü yorumunu yazamadım. Oruç olduğum halde 1 günde bitirdim. Bir başladım, sonra bir baktım akşam ezanı okunuyor. Kitabı bitirmişim akşama kadar :)

Çok ilginç bir kitaptı. Evet Tess alışıldık konularından uzaklaşmış. Bana göre iyi bir kitaptı. Tess ne yazsa okurum diyenlerden olduğum için :) Tess’in anlamı benim için çok farklı. Polisiyeyi ve adli tıpı bana cidden sevdiren yazardır. Bu kitabında farklı kültür, geçmişin karanlık sırları, müzik var. Sonunda yine şaşırtıcı. Harika bir kitap bana göre. Ama Tess’in normal konularından uzak olduğunu bilerek başlayın hayal kırıklığına uğramazsınız :)

Her ne kadar Rizzoli & İsles serisini 9.sınıftan beri hala bitirememiş olsam da okumayı çok sevdiğim bir yazar. Kitaplarının hepsi elimde olmadığı için bitiremedim zaten serisini. Ama inşallah seneye yazın R&I nın tüm kitaplarını alıp okuyacağım :)
Kitaba gelelim bu kadar sohbet yeter ;)

Kemancı Julia, Roma’da eski bir sahafta daha önce hiç görmediği, duymadığı bir besteyi buluyor. Incendio. Çok hüzünlü başlayan ama sonra çılgınca hızlanan bir beste bu. O hüzünlü ses bir anda gerilim müziğine dönüşüyor. Onu çalarken çok farklı hissediyor. Bu besteyi çaldığı andan sonra 3 yaşındaki tatlı kızı bir anda değişiyor ve Julia’nın korktuğu birine dönüşüyor.

30 Eylül 2017 Cumartesi

FARKLI – ANDREAS STEINHÖFEL



Yazar: Andreas Steinhöfel
Çevirmen: Suzan Geridönmez
Yayınevi : Tudem Yayınları - Çocuk Edebiyatı Dizisi
Sayfa Sayısı: 224
Baskı Yılı: 2016

KİTAP TANITIMI:

"Kafamda sürekli bir ton düşünce dolaşıyor, buna bir de şu renkler, sesler ve tüm diğer şeyler ekleniyor. Bir şey yapmak beni rahatlatıyor."

Felix Winter, 11. doğum günü kutlaması hazırlıklarının yapıldığı gün geçirdiği bir kaza nedeniyle komaya girer. Felix'in girdiği koma, tıpkı on bir yıl önce ona gebe kalan annesinin hamileliği gibi tam 263 gün sürer. Kazadan sonra zaman ve dünya bir süreliğine dengesini yitirmiştir. Felix artık tamamen "farklı" bir çocuk olmuştur.

Ailesinin kendisine verdiği ismi dâhi reddeden Felix, bundan böyle "Farklı" olarak adlandırılmak ister. Yeni adıyla Farklı "Kırmızı müziğin tadını düşünüyorum." diye bir cümle kurabilen bir çocuktur artık. Tüm çevresi için tekinsiz bir yolculuk başlamak üzeredir. Unutmak ve hatırlamak kavramları, sadece Farklı için değil; çevresindeki herkes için bir hesaplaşma ve değişim sürecinin de tetikleyicisi olacaktır. Farklı'nın belleği adeta sıfırlanmıştır. Ancak Farklı'nın anılarına kavuşmaması için her şeyi yapmaya hazır olan biri vardır…

Edebiyatseverlerin ruhlarının bir köşesinde pusuya yatan "Farklı"yı uyandırmayı amaçlayan Steinhöfel, mucizelere hak ettiği değeri vermekten çekinmeyen her yaştan okurun kendinden bir şeyler bulabileceği, sorgulamalarla dolu bir gerçekle yüzleşme randevusuna çağırıyor kitapseverleri.

"Rico ve Oskar" kitaplarıyla tanıdığımız, Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü, Erich Kästner Edebiyat Ödülü gibi sayısız ödülle onurlandırılan sıra dışı yazar Andreas Steinhöfel'den, benlik, kimlik, kişilik mücadelesi, özgürlükler ve iç hesaplaşmalar üzerine, fantazya unsurlarının gerçekçi bir kurguyla harmanlandığı başyapıt değeri taşıyan çarpıcı bir roman!
KİTAP YORUMUM:

Bugün sizlere kütüphaneden aldığım bu güzel kitabı anlatacağım :) Kütüphaneye yeni gelmişti, ilk alan ben oldum :) Görür görmez kapağı ve yazıları dikkatimi çekti.


Çocuk kitabı gibi gözüküyor ama bence değil. Kitabın tasarımı güzel. Kalın cildi ve kapaktaki resim çok hoş. Özellikle bölüm başlarında verilen resimlere bayıldım. Zaten böyle ufak tefek resimler çok güzel oluyor bence :)

İç konuşmalara yer verilmesi, farklı bir üslubu, güzel cümleleri…

Adı gibi farklı bir kitap. 

21 Eylül 2017 Perşembe

SON ADA – ZÜLFÜ LİVANELİ

son ada ile ilgili görsel sonucu

Yazar: Zülfü Livaneli
Yayınevi : Doğan Kitap
Sayfa Sayısı: 196
Baskı Yılı: 2013

KİTAP TANITIMI:

"Zülfü büyük kapıdan bu romanıyla girmiştir."
-Yaşar Kemal-

Son Ada'nın adsız anlatıcısı, adını kendisinin koyduğu bu yeri "son sığınak, son insani köşe" olarak niteliyor. Anlattığı, nerdeyse bir ütopya: "Herkes elinden geldiği kadarını, içinden geldiği kadarını yapıyordu." Ancak bu durum uzun sürmez: Ülkenin darbeci başkanının emekliliğini huzur içinde geçirmek için adaya yerleşmesi, bu cennet adada yaşayanların huzurunu kaçıracaktır.

Başkan, Son Ada'yı her tür "anarşi"den kurtarmaya kararlıdır. Adanın halinden hoşnut toplumunu "çoğunluğun oyları neyi işaret ediyorsa onu yaparak" oluşturduğu "kurul"lar eliyle yönetmeye, adanın ağaçlıklı yolunu "park ve bahçe geleneklerine göre düzenlenmiş" bir hale getirerek başlar. Görünüşte her şey demokratik geleneklere uygundur.

Ütopya tam bir distopyaya dönüşürken, başta martılar, bu gidişe başkaldıranlar da vardır...

"Livaneli'nin bu benzersiz yaratıcı romanında, insan yapısı otoriteyle karşı karşıya... Yazar bizi dünyamız üzerinde yeniden düşünmeye çağırıyor. Mutlaka okunmalı."
-Prof. Lenore Martin, Harvard Üniversitesi-

"Romanı bitirdiğinizde, bir yurdu yok eden kişilerin, küçük bir adayı da kolaylıkla yok etmesinin doğal olduğunu anlıyorsunuz."
-Hasan Akarsu, Cumhuriyet-

 (Benim kameramdan)

KİTAP YORUMUM:

Okuduğum en güzel kitaplar arasına rahatlıkla girer bu kitap. Bu sene okul, dershane yoğunluğu içindeyken otobüslerde okuyarak bitirdim kitabı.

Son ada, doğa ve insanın en uyumlu yaşadığı, cennet gibi bir adadır. İnsanlığın son kalesi misali…

Fakat bir gün Başkan denilen diktatör ve zalim bir adamın adaya gelmesiyle tüm düzen bozulur. Demokrasiyi bahane ederek sözde yönetim kuruluyla işe başlar. Önce ağaçların oluşturduğu doğal gölgelik alanını bozar ve medeni insanların yaşayacağı bir ortam olması gerekçesini sunar. Park ve bahçeler yapacağına ve adanın medeniyet etkisinde olacağına inandırır herkesi.

Sözde bu Başkan rahat ve huzurlu emeklilik yaşamak için şehirden adaya gelmiştir. Şehirdeyken Başkan darbeci ve zorba bir başkandır ve adaya gelince de bu huzurlu, kimsenin kimseye karışmadığı, yönetim biçiminin olmadığı adaya sözde kanun ve demokrasi sözleriyle zorba bir küçük hükümet kurar. 

19 Eylül 2017 Salı

BİRAZ BEN, BİRAZ BLOG


Merhaba bugün kendimden bahsedeceğim. Uzun zamandır böyle bir yazı yazmak istiyordum. Bu zamana kadar adımı ve kişiliğimi gizledim. Hala tam açıklamayacağım çünkü bazı şeylerin gizli kalması gerekiyor. Öncelikle bayağı uzun bir yazı olacağını bilin. Eğer ki sonuna kadar okumayacaksanız hiç okumayın. Çünkü anlatacaklarım benim hayatımda önemli ve dikkatle okumanızı rica ediyorum :) Lise hayatımda edindiğim tecrübeler, blogger’a katılmam vs..
Hani Hakkımdaki 10 gerçek falan olur ya bu da öyle bir yazı sayılır :)
*
Adım Hilal. 18 yaşındayım. 26 Aralıkta 19 yaşıma gireceğim inşallah. Bildiğiniz gibi Ankara’da yaşıyorum. Ayrıca Karadenizliyim ve Karadeniz’in her şeyine hayranım, çok severim.

10 Eylül 2017 Pazar

DİZİ YORUMUM // KYLE XY

kyle xy ile ilgili görsel sonucu

Yapımı:2006 - ABD
Tür: Aksiyon ,  Dram ,  Fantastik ,  Gizem, Bilim Kurgu
Süre: 60 Dak.
Yapımcı: Eric Bress ,  Julie Plec

 kyle xy ile ilgili görsel sonucu
Dizi Tanıtımı:

Kyle XY', ormanda gizemli bir şekilde beliren ve aşk, nefret gibi duygulara sahip olmayan bir gencin yaşadıklarına odaklanıyor...Mavi ve şaşkın gözlerle sanki bize doğru bakan resimdeki gencin göbek deliği yok. Adı Kyle... Ama nereden geldiği, kim olduğu ve neden bir göbek deliği olmadığı bilinmiyor...Giizemli bir şekilde ormandan çıkagelen 16 yaşındaki Kyle, yeni doğmuş bir bebeği andırmaktadır. Adı yoktur, anıları da... Geçmişine dair hiçbir şey hatırlamaz. Sanki dünyaya ilk kez bakıyordur. Onu sahip çıkacak kimse olmadığı için polis tarafından, gençlik ıslahevine gönderilir. Burada Kyle adı verilen kahramanımız, psikolog Nicole Trager'ın (MacIntyre) gözetimine alınır, ancak psikolog çabucak bu çocuğun, diğerlerinden farklı olduğunu ve özel bir ilgiye ihtiyaç duyduğunu anlar; Kyle'ın aşk, nefret ve neşe gibi insanı hal ve davranışları yoktur... Ve iyi kalpli sosyal görevli, onu ailesiyle birlikte yaşaması için evine götürür. Kısa sürede ailenin tüm fertleri, Kyle'da özel bir şeyler olduğunu ve onun esrarengiz yeteneklere sahip olduğunu anlamaya başlarlar...

İlgili resim
DİZİ YORUMUM:

Merhaba arkadaşlar bugün sizlere Ramazan’da başladığım ve biraz önce finalini izlediğim diziyi tanıtacağım. Aslında iki ay önce falan bitirirdim ama çok sevdiğim bir dizi olduğu için finalini izlemeyi erteledim. Toplam 43 bölüm zaten çok kısa. Hatta doğru düzgün final yapma fırsatı verilmeyen dizilerden. Ancak yönetmen dizinin finalini nasıl yapmak istediklerini anlattığı için biraz merakımı giderdim. Ama tabi ki düzgün bir finali hak ediyordu dizi.

Bilim kurgu dizisi ararken gözüme çarpan bir dizi. Pek bileni de yok. Yeni ve farklı kurgular arıyorsanız tam size göre :)


İlgili resim


Kyle bir sabah ormanda uyanır hem de çıplak olarak. Kim olduğuna veya bu dünyaya dair hiçbir şey hatırlamıyordur. Yani normal bir hafıza kaybı değil. Yemek yemek gibi temel ihtiyaçlarını nasıl halledeceğini bile bilmiyordur. Şehir merkezine çıkıp etraftaki şeyleri incelerken polisler onu yakalar. Kimliği, parmak izi falan hiçbir yerde çıkmadığı için onu john doe olarak adlandırılır. Onu incelemek ve iletişim kurabilmek için bir psikolog çağırırlar. Nicole Trager. Nicole onu inceler. 


İlgili resim

Çok iyi resim yapabildiğini, konuşamasa bile en zor matematik problemlerini çözdüğünü öğrenir. Ama onunla ilgili tuhaf şeylerden biri de göbek deliğinin olmamasıdır! diğer tuhaf şeyler günlerce uyuyaması ve en sonunda küvette uyuması ve bundan sonra da yatağının küvet olması. Kyle'ı onlar evlat edinince eve kontrole gelen kadına küveti saklamaları ve bir yatak oluşturmaları çok komikti. hatta o bölümde bayağı kahkaha atmıştım :)

Nicole Kısa süreliğine onu kendi evlerine almak ister. Çünkü çocuğun bir düzene ihtiyacı olduğunu, aile ortamını görmesini ve konuşmak gibi temel şeyleri öğrenmesini ister. Böylece Kyle bir aileye sahip olur…

6 Ağustos 2017 Pazar

KİTAP HIRSIZI – MARKUS ZUSAK

KİTAP HIRSIZI tanıtım ile ilgili görsel sonucu
Yazar: Markus Zusak
Çevirmen: Selim Yeniçeri
Yayınevi : Martı Yayınları
Sayfa Sayısı: 574
Baskı Yılı: 2012
Tür: Drama, Savaş
Karakterler: Liesel Meminger, Hans ve Rosa Hubermann, Rudy Steiner, Max Vandenburg

KİTAP TANITIMI:
Liesel Meminger’in, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da henüz dokuz yaşındayken bir ailenin manevi kızı olur. Çok sevdiği ailesi ve evlerinde kalan sığınmacı Max sayesinde okumayı öğrenen ve çok seven Liesel kitaplarla derin bir  bağ kurar. Max ve cesur Liesel için çevrelerinde dünyada yaşanan tüm kötülüklerden uzaklaşmanın tek yolu, kitapların ve kelimelerin ikisine sunduğu hayal dünyasıdır. Fakat bodrum katında saklanan Yahudi Max, sürekli diken üstündedir…
KİTAP YORUMUM:

Yüreğe dokunan güzel bir kitaptı. Anlatım tarzı farklıydı, anlatan kişi ne baş karakter ne de ilahi bakıştı. Çok farklı ve orijinal biri anlatıyordu hikayeyi. Kitabın içindeki resimlere bayıldım. Onlar kitaba çok farklı bir hava katmıştı. Karakterleri güzeldi. Konu Nazi döneminde küçük bir kızın bir aileye evlatlık verilmesiyle değişen hayatını anlatıyordu. Ama konu bu kadar basit değildi. O aile evlerinde can borçları olduğu için bir yahudiyi saklamak zorundaydı…

Kitapta farklı olan diğer şeyse kimin öleceği önceden söyleniyordu. Ben bundan hoşlanmazdım ama bu kitapta böyle olması yerinde olmuş. Kitaba farklı bir hava katmış.

Bir de bazı yerlerde Liesel’in okuduğu kitaplardan alıntılar vardı bu da çok hoş olmuş.

Liesel Meminger nam-ı diğer Kitap Hırsızı. Babasını ve  annesini komünist diye esir almıştı Naziler. Kardeşi de yeni ailelerine götürülürken uzun tren yolculuğuna ve hastalığa dayanamayıp ölmüştü. Liesel yeni ailesine verildiğinde tüm hayatı değişti.

12 Temmuz 2017 Çarşamba

KARANLIK ZİHİNLER - ALEXANDRA BRACKEN

KARANLIK ZİHİNLER ile ilgili görsel sonucu

Yazar: Alexandra Bracken
Yayınevi : Parodi Yayınları
Çevirmen: Handan Sağlanmak
Editör : Hilal Gültekin
Sayfa Sayısı: 576
Baskı Yılı: 2014
Tür: Distopya, Fantastik


KİTAP TANITIM:

Adım Ruby.
Hepinizden farklıyım.
Aklınızın derinliklerinde gezinebilir,
anılarınızı hiç yaşamamışsınız gibi silebilirim.
Henüz on yaşındayken Thurmond'daki bu rehabilitasyon kampına gönderildim. Hem de kendi ailem tarafından...
Burada her adımımız izleniyor, nefes alış verişlerimiz bile.
Yalnız değilim.
Maviler... Yeşiller... Turuncular...
Sarılar ve Kırmızılar...
Karanlık Zihinler...
Ve yaşamak için saklanmak zorunda kalanlar
Ve kaçanlar...

"Bu kitap, distopya okuyucuları için bir baş ucu kitabı olacaktır."
- School Library Journal-

"Bir solukta okuyacağınız KARANLIK ZİHİNLER'in sürükleyici anlatımı, kalbinizi durduracak bir finalle son buluyor. Öyle ki bu mükemmel üçlemenin ikinci kitabının çıkmasını her şeyden çok isteyeceksiniz."
- Publishers Weekly-



KİTAP YORUMUM:

Merhaba millet :))

Bu güzel distopya ramazandayken bitti. Sahura kadar bitiririm deyip gözüm ağrımasına rağmen okudum. Sınav döneminde istediğim kadar okuyamadim bitirdiklerim de ince kitaplardi ve kalın bir kitabı bitirmenin verdiği mutluluk harika bu hissi özlemişim ;) kitaba gelirsek...

Kız karakterimiz Ruby ve ben onu sevdim. Başta çok ürkek biriyken sonlara doğru ne kadar güçlü ve kendine güvenen biri olduğunu yani geliştiğini görüyoruz.

IAAN hastalığı belli yaşın altındaki çocukları ya öldürüyor ya da özel güçler kazandırıyor. Çok kısa zamanda milyonlarca çocuk ölüyor. Ölmeyenler devlet tarafından Kırmızı Turuncu Sarı Mavi ve Yeşil olarak kodlanıyor. Onları korkunç kamplara yerleştirip tutsak ediyorlar. Devlet güce sahip çocuklardan korkuyor. Onlara türlü işkence ve deneyler yapıyorlar. Ruby o esaret altında tam 6 yıl yaşıyor. Tabi yaşamak denirse... 

Bir gün hiç beklemediği şekilde oradan çıkarılıyor ve macerası başlıyor. 

SINAV SENEM HAKKINDA DÜŞÜNDÜKLERİM



Merhabalar :)

Bu zamana kadar ismimi söylemedim burda. Ben Hilal. Birazdan okuyacaklarınız benim özelim. Yani en azından bir kısmı ;) İsmimi söyledim çünkü dediklerime güvenin ve aynı hataları yapmayın. Çok uzun bir yazı olacak isteyen okur isteyen okumaz. Sonuna kadar okuyan olursa tebrik ediyorum şimdiden ;))

Bugün size zor geçen sınav senemden, tecrübelerimden ve bundan sonra ne yapmak istediğimden bahsedeceğim.

7 Haziran 2017 Çarşamba

ANİMASYON YORUMUM // THE BOSS BABY

Vizyon Tarihi: 31 Mart 2017
Yapımı : 2017 - ABD
Tür : Animasyon ,  Komedi
Süre: 97 Dak.
Yönetmen : Tom McGrath
Seslendirenler : Steve Buscemi ,  Alec Baldwin ,  Lisa Kudrow ,  Jimmy Kimmel ,  Miles Christopher Bakshi
Senaryo : Michael McCullers
Yapımcı : Denise Nolan Cascino


ANİMASYON ÖZETİ:
7 yaşındaki Tim Templeton, anne ve babasıyla birlikte çok mutlu bir hayat sürerken güzel günlerin sonu, bir erkek kardeşinin olduğunu öğrenmesiyle gelir. Ancak kardeşi hiç de diğer bebekler gibi değildir, büyük insanlar gibi konuşan, takım elbise giyip bond çanta taşıyan bu bebeğin amacı, Puppy Şirketi'nin başkanının kurduğu komployu boşa çıkarmak, dünyadaki sevgi dengesinin bozulmasını önlemektir. Tim, bebeğin bir an önce gidebilmesi için işbirliği yapmaya karar verir.
Patron Bebek : Fotograf

Merhaba uzun zamandır yoktum buralarda. Birkaç gün önce izlediğim harika animasyonu sizlerle paylaşmak istedim. Animasyon pek fazla izlemem ama o gün bu animasyondan küçük bir kesit gördüm ve izlemek istedim. Kardeşimle izledik ve harikaydı bence :)


Çok güzel bir temayı işlemişler. "Herkese yetecek kadar sevgi vardır. "

12 Mayıs 2017 Cuma

HAYVAN SEVGİSİ VE İNSANLIK NAMINA BİR KAÇ SÖZ...


Bugün çok kötü bir şey oldu. Sözde iyi niyetli bir yaklaşımla bir hayvanın hayatını kararttılar...

Kütüphaneye ders çalışmaya gittik arkadaşımla. Ben oraya hiç gitmemiştim daha önce. Baya güzeldi ferahtı. Hatta içeride iki kedi vardı bir anne bir de yavrusu. Kedilerden pek hoşlanmam.  Ama o ortam ve kediler özleşmişti sanki. Bu çok hoşuma gitti. Ne  güzel dedim içimden hayvansever insanlar demek ki. Sonra bizim ayrilmamiza yakın çok kötü bir şey oldu. Ben arkadaşımla dışarıda konuşurken olmuş bu ben fark etmemiştim. Sonra içeri girerken anne kediyi fark ettim. Çok Üzgündü sanki, her yere gidip mirildaniyordu. Sanki ağlar gibiydi sanki duyun sesimi der gibiydi...

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...