Yazar: Veronica
Roth
Çevirmen: Uğur
Mehter
Yayınevi: Artemis
Yayınları
Türü: Distopya, Fantastik, Macera,
Bilimkurgu, Romantik
Seri adı ve sırası: Uyumsuz
Serisi # 3
Sayfa Sayısı: 528
Baskı Yılı: 2014
KİTAP TANITIMI:
Tek bir
seçim
Seni
dönüştürebilir
Tek bir
seçim
Seni yok
edebilir
Tek bir
seçim
Kim
olduğunu belirler
Birinin
korkularını çekip aldığınızda, merhamet duygusunu da almış olursunuz.
Tris
Prior'ın bir zamanlar inandığı topluluk sistemi çöküşün eşiğinde. Bu nedenle Tris,
yeni bir dünya keşfetme fırsatını tereddütsüz kabul ediyor. Çünkü Tobias'la
birlikte çitlerin ötesinde yalanlardan, iç içe geçmiş ilişkilerden ve acı
hatıralardan uzak, yeni bir hayat kurma şansı olabilir. Oysa Tris'in öğreneceği
gerçekler, ardında bıraktıklarından çok daha tehlikeli. Bildiği her şey
anlamını hızla yitirirken, Tris insanın karmaşık doğasını anlamak için savaşmak
zorunda. Tabii cesaret, dostluk, fedakârlık ve aşk gibi imkânsız seçimlerle de
karşı karşıya.
KİTAP YORUMUM:
Seriyi ardarda okudum. Geçen seneydi. Bu kitabın ve Dört
kitabının yorumlarını yayınlamaya fırsatım olmamıştı. Ama bu iki kitabın
yorumunu kağıda yazmıştım okuduktan hemen sonra. Okul zamanı blogla fazla ilgilenemeyeceğim
için önceden yazdığım yorumları da paylaşmayı ve böylece aradan çıkarmayı
düşünüyorum. Fazlaca geç kaldığım bu kitabın yorumuyla başlayacağım.
Yandaş Part 1: 11 Mart’ta vizyona girmişti. Part 2, 9 Haziran
2017’de vizyona girecek!
Kitapta çok fazla olay vardı. Kitabın ana kurgusunu anlamanız
için biraz anlatacağım ama bu sadece küçük kısmı. Olayların hepsi birbiriyle
bağlantılı. İlk iki kitabı okumadan bu yorumu okumayın elbette spoiler var! İlk
iki kitabın yorumunu bloğumda bulabilirsiniz :)
Kitabı okumadan önce spoiler yemiştim. Bu en nefret ettiğim şeylerden biri, biraz okumakta zorlandım, sonda ne olacağını bilmek kötü bir şey.
Tris ve diğerleri yaşadıkları bölgenin –Chicago- dışında da
insanların yaşadığını ve Tris’in soyunun Edith Prior denen kadından geldiğini
öğrenmişlerdi. Eveleyn, Jeanie öldüğü için onun yerine geçiyor ve kendini
Topluluksuzların lideri ilan ediyor. Onu kabul etmeyenler de var. Topluluk olmadan
yapamayacaklarını savunanlar da var. Onlar örgütleniyorlar. Kendilerine Yandaş
diyorlar. Johanna ve Tori onların lideri gibi bir şey. Bir gün Tris’i de
çağırıyorlar.
Tris bütün Cesurluk arkadaşlarını toplayıp onların toplantısına
gidiyor. Yandaşlarla karar veriyorlar. Tris, Tobias, Cara, Uriah, Christina,
Tori Chicago’nun dışına çıkıp keşfetmek için yola çıkıyorlar. Böylece gerçekler
ortaya çıkıyor.
Kitapta çok macera, heyecan, hüzün vardı. Tobias ve Tris in
arası bazı şeylerden bozuluyordu. Marcus ve Johanna iş birliği yapmaya karar
veriyor. Hafıza ve ölüm iğneleri orataya çıkıyor. Tris ve Caleb’in araları kitabın
sonuna doğru düzelir gibi oluyor.
Dış dünyaya çıkınca Büro’yla tanışıyorlar. Herkes kendine göre
plan yapıyor, herkesin kendi düşüncesi var. Eveleyn bir yandan, Yandaşlar bir
yandan, Büro bir yandan, Tris ve Tobias derken olaylar bir yerde patlak veriyor
tabi ki. Ezilen yine halk oluyor. Tobias da bazı kötü şeylere karışıyor. Yine kayıplar
veriyorlar.
Seriyi toplamda bir haftada bitirdim sanırım. Genel olarak
güzeldi, sürükleyiciydi. Tam bir distopyaydı. Ama bazı sevmediğim yanları ve
alttan verilmek istenen kötü mesajlar da vardı onları da sonda açıklayacağım.
Tris’in anne babasının ölmesine çok üzülmüştüm. Trişin kendini
2.kitapta feda etmesini hem iyi hem kötü buldum. İyi bulmamın sebebi
bencillikten biraz olsun kurtulmasıydı. Kötü bulmamın sebebi de anne babası
onlar için canlarını feda etmişti. Başka bir yol bulabilirdi. Veya destek, plan
olmadan tek başına çıkıp gitmemeliydi. O hareketi sinirlerimi bozmuştu ama Tris
sonuçta başına buyruk :/
Uyumsuzluk kısmını açıkladılar. Merak ediyordum bayağı değdi. Şimdi Tris'in davranışları daha mantıklı geliyor. Tris klasik insanı temsil ediyor. Umudunu yitirmeyen, hırslı, bencil, aşık...
Uyumsuzluk kısmını açıkladılar. Merak ediyordum bayağı değdi. Şimdi Tris'in davranışları daha mantıklı geliyor. Tris klasik insanı temsil ediyor. Umudunu yitirmeyen, hırslı, bencil, aşık...
Yandaş'ta Tris dışında Tobias'ın bakış açısına da yer
verilmişti. Tobias'tan okumak güzeldi. Kitabın sonunda olan o şey bence de gerekliydi. Kimse sonsuza kadar yaşayamaz. Bazı kişiler bazı şeyleri hak etmez, sevgi gibi. Çünkü sevgi değerini bilen kişiye verilmeli. Hak etmeyen kişi seni kendi iyiliği için kullanır sonra atar bir kenara. Çünkü sevgisiz insan aslında bencildir de. Bu kitapta çoğu şey bencillikle ilişkiliydi. Sevmek kutsaldır, gereksiz kişilere güzel sevginizi vermeyin çünkü yüreği kötü insanlar sizi anlayamaz.
Kötünün de iyisinin olabileceğini, insanların her şeyin
üstesinden gelebilecek kadar güçlü olduğunu, acının unutulmayıp azalmayacağı
fakat zamanla iyileşebileceğini bu kitapla daha iyi anladım.
İnsanın kötü zamanlarında mutlaka dosta ihtiyacı var. Eğer onlar
olmazsa insanlar tek başlarına daha zor ve uzun süreçte atlatabilirler. Dostlar
insanı gerçekten iyileştirir. Kitabı okuyunca sizde fark edeceksiniz bunları.
Seri bitince ne hissedeceğimi şaşırdım. Tamam gayet güzeldi
bir distopya olarak, ama öyle bağlanacağım kadar veya abartılacak kadar
değildi. Tobiası, Uriah’ı, Christinayı ve diğerlerini özlerim belki. Ama son
kitapta Tris’ten iyice soğumuştum. Bir de uzun bir zaman geçti okumamın
üzerinden, kitaplar bitince baya düşündüm. Hatta arkadaşımla da inceledik. O da
benim gibi kitapların altında yatan kötü mesajların olduğunu kabul ediyor. Evet
distopya olarak yüzeysel bakarsak harika bir seri ama detaylı bakarsak o zaman
çok değişik şeylere ulaşıyoruz.
Kitapta her şeyin mutlu sonu olmayacağı anlatılmış. Birçok kişiyi
kaybettiler, şehir düzeni değişti, kandırıldılar, yaralandılar ama insanlar
iyileşmeye çalışıyor yine de. Asıl önemli olan da bu bence. Asıl cesurluk tüm
acılara rağmen iyileşme gücünü kendinde bulabilmek ve her şeye rağmen
gülümseyebilmektir…
Uyumsuz’un filmini kitabı okumadan kuzenlerim ve kardeşim
ısrar edince izlemiştim. Kuralsız’ın sinemasına hiç gitmek istemiyordum ama
nasıl olduysa yine kardeşimin ısrarıyla kendimi sinemada buldum ve beğendiydim
yine de. Yandaş’ın sinemasına gitmedim. O aralar çok yoğundum zaten
istemiyordum da. Ama evde izledim geçenlerde.
Filmi kitaptan çok farklı yapmışlar, böyle olacağı 2.filmden belliydi. Tabi ki farklı olacak zaten aynı olsa olmaz. Filmi kitaplardan ayrı bilim kurgu filmi olarak değerlendirirsek başarılıydı. Görsel efektleri güzeldi. Teknolojik gelişmelere bayıldım. Ama teknoloji ne kadar gelişirse insan o kadar canavarlaşıyor, bunu filmde çok iyi aktarmışlar. Ayrıca yine para kaygısıyla filmi derinleştirip part 2 yi de çıkarmaya çalışıyorlar. Onu da çıkınca izlerim ama sinemasına gitmem diye tahmin ediyorum, yine de ne olacağı belli olmaz.
Filmi kitaptan çok farklı yapmışlar, böyle olacağı 2.filmden belliydi. Tabi ki farklı olacak zaten aynı olsa olmaz. Filmi kitaplardan ayrı bilim kurgu filmi olarak değerlendirirsek başarılıydı. Görsel efektleri güzeldi. Teknolojik gelişmelere bayıldım. Ama teknoloji ne kadar gelişirse insan o kadar canavarlaşıyor, bunu filmde çok iyi aktarmışlar. Ayrıca yine para kaygısıyla filmi derinleştirip part 2 yi de çıkarmaya çalışıyorlar. Onu da çıkınca izlerim ama sinemasına gitmem diye tahmin ediyorum, yine de ne olacağı belli olmaz.
Tris’in ailesi fedakarlıkta ve anne babası cidden fedakar
insanlar olduğu halde bencil bir kişi. Bencil insanları hiç sevmiyorum. Zaten o
kız da en başından beri bencil olduğu için cesurluğu tercih etti. Çünkü orda
herkes kendi için dövüşüyor. Kendini düşünerek hareket ediyor.
Tris sonradan kendini bir şey sanıp iyice havalanarak sanki
lidermiş gibi saçma sapan planlar yapmaya kendi başına hareket etmeye başladı. Ya
da sevmediğim için her hareketi gözüme batıyordur bilemiyorum.
Ayrıca Tris, Tobias’ın sevgisini de hak etmiyor bence. Dediğim
gibi hep kendine göre davranıyor. Tobias’ın fikrini sormuyordu bazı şeylerde. Üstelik
herkes de onu koruma ve kurtarma merakında ne de olsa baş karakter ya. Cidden o
kıza acayip sinir oldum. Neden bilmiyorum ama bencil olması bile yetiyor.
Bilgelik topluluğu bilgi güçtür diyor. Ama bilgi doğru yerde ve zamanda kullanılırsa güçtür. İnsanların üstünde izinleri olmadan deney yapmak ve bilim adına zarar verecek icatlar yapmak güç olamaz.
Bilgelik topluluğu bilgi güçtür diyor. Ama bilgi doğru yerde ve zamanda kullanılırsa güçtür. İnsanların üstünde izinleri olmadan deney yapmak ve bilim adına zarar verecek icatlar yapmak güç olamaz.
İnsanlara her daim yardımda bulunan fedakarlar toplulukların
denk olmasına rağmen insanların gözünde en alt tabakada.
Dövüşmeyi bilen cesurlar tarafından fedakarlar hep eziliyor. Fedakarların
değersiz olduğu ve cesurların yani dövüşen, eli silahlı kişilerin daha önemli
olduğu mesajları verilmeye çalışılmış.
Son kitaptaydı sanırım, fedakarların lideri olan kişinin
aslında çok kötü bir adam ve baba olduğu ortaya çıkıyor. Bu da iyice
fedakarları kötülüyor. Aslında bunun biraz iyi yönü de var bize hiçbir şeyin
göründüğü gibi olmadığı başka bir yüzünün de olabileceği anlatılıyor.
Tam olarak hatırlamıyorum ama dinle ilgili kötü mesajlar da
vardı. Dikkat ederseniz fark edersiniz.
Kitapları okuduktan sonra daha çok şey fark ettiydik
arkadaşımla. Ama şimdi unutmuşum. Dediğim gibi bunlar iyice irdelenince çıkan
diğer sonuçlar. Yoksa iyi taraflarını ve seriden çıkardıklarımı yazdım.
Seri bir distopya olarak gayet başarılı. Ama ben gençlerin çok
çok fazla abarttığını düşünüyorum. Özellikle her yeni çıkan distopyaya yapılan
şu yorumlar beni sinir ediyor. ‘Açlık Oyunları ve Uyumsuz serisi severleri buna
bayılacak’ Böyle bir yazı olduğu anda veya Roth herhangi bir kitaba görüş
yazdığı anda reklamdan dolayı kitaplar çok satan oluyor.
Gerçekten hak eden bazı kitaplar da altta kalmış oluyor. Zaten
Roth sırf yazacak başka şey bulamadığı ve birazcık daha para kazanmak için
gereksiz bir yan kitap olan Dört’ü yazdı. Ne de olsa belli bir hayran kitlesi
varya Uyumsuz’un onların hepsi gider hemen alır. Ben yeni kitap yazayım içine
Four’un düşünceleriyle olayları göstereyim bi kaç tane de romantik şeyler
yazayım bir sürü para kaldırırım diye düşündü sanırım. Biraz acımasız oldu bu
dediklerim ama hakikaten artık şu Uyumsuz dan başka kitaptan uyarlama film
bilmeyen ergenler serinin cıvığını çıkardı. Sırf onlar yüzünden seriden
soğudum. Zaten hemen popüler olan herkesin dilinden düşmeyen şeylere karşı ön
yargım var. Ben bu seriyi bu kadar popüler olmadan okumuştum ilk çıktığı
zamanlardaydı. Şimdi filmleri de çıktı herkes ölmeye başladı Tobias Four diye. Bunları
yazınca rahatladım gerçekten. İyi oldu, belki bazıları bana kızacak ama
haklıyım bence. Tüm dünyada bu seri popüler olduysa elbette başarılıdır ama
benim kızdığım aşırı derecede abartılması… Artık bıktım, birileri Divergent
gibi derse şu distopyalara kötü oluyorum.
Zaten adı üstünde distopya. Devletin iyi gözükmesine rağmen
altında kötü sırlar barındırdığı ve birkaç 16-18 yaş grubundaki gençlerin
ayaklanma başlattığı kitaplar genelde distopya olur. Yani elbette hepsi
birbirine benzeyecek. Tekrar tekrar bunların adının geçmesine gerek yok bence
:)
2 gün sonra da Dört kitabının yorumunu paylaşacağım :) O zaman da bloğuma beklerim :)
-AMARİL-
Ya sabahtan beri Tobias ın babasına ne olduğunu düşünüyorum -.- Cevaplarsan çok makbule geçer ^^
YanıtlaSilBen kitapları okuyalı seneler oldu. Bu yorumu da önceden kitabı okuyunca kağıda yazmıştım. Boş vaktimde buraya geçirdim. Yani hatırlamıyorum o adama ne olduğunu. Filmleri izlerseniz ogrenirsiniz belki. Dedigim gibi bu seriyi pek sevmediğim için unuttum böyle ayrıntıları. Keşke yardimci olabilseydim ama malesef...
Sil