Yazar: Sinan Akyüz
Yayınevi: Alfa Yayıncılık
Tür: Hayat hikayesi
Sayfa Sayısı: 453
Baskı Yılı: 2011
KİTAP TANITIMI:
"Erkeklere 'Bu evde eksik olan sensin' dediğimizde,
adamların yüzleri asılıyor. Biz kadınları, çok film izlemekle suçluyorlar.
Keşke evlendikten sonra da ellerimizi tutabilselerdi. Başımızı dizlerinin
üzerine yatırıp saçlarımızı okşasalardı. Erkekler evlendikten sonra bunları
neden yapmıyorlar? Sahi, bunlar hep filmlerde mi yaşanıyor?"
Derlermiş ki, bazı hayatlar zaman içinde bağlıdır birbirine.
Çağlar içinde yankı bulan, eski bir çare ile zincirlidir ötekine.
Yaşadığı acı gerçeklerden kurtulmak için Şamlı bir kocanın
elinden Türkiye'ye kaçan genç bir kadının oğullarına kavuşmak için verdiği
mücadelenin hüzün dolu hikâyesi, hafızalarınızdan kolay kolay silinmeyeceğe
benziyor.
İncir Kuşları, Sevmek Zorunda Değilsin Beni, Yatağımdaki
Yabancı gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta
Şam'da gelin olan Piruze'nin gerçek yaşam öyküsünü soluk soluğa okuyacaksınız...
KİTAP YORUMUM:
Piruze, bir Türk diplomatın kızıdır. Babasının görevi yüzünden
Şam’a taşınırlar. Piruze’nin hayali İngiltere’de üniversite okumaktır ama
babası izin vermez, Şam’da kalır mecburen. İlk zamanlarda sürekli şikayet eder
gitmek ister, Şam’ı sevmez ama sonra öylesine gittiği bir partide tanıştığı
yakışıklı çocuğa aşık olur.
Hayatındaki ilk büyük kararı verir. Onunla evlenmek ister. Adı
Wassim’dir ve Şam’ın zengin ailesinin oğludur. O da Piruze’yi sever. Piruze babasının
kızmasına küsmesine aldırmadan onunla evlenir. Annesi ve annesinin arkadaşının
uyarmalarına babasının kendisine yüz çevirmesine aldırmaz. Piruze artık aşk
denizine atılmıştır. Gözü başka şey görecek durumda değildir. Mantığına uyup
dalgalara karşı gelip kıyıya ulaşmak yerine kendini denize ve rüzgara bırakır,
sürüklendiği yere gider karşı koymaz. İlk hatası da bu olur zaten…
İlk başlarda her şey çok güzel gider. Kayın babası da onu çok sever değer verir. Kaynanasıyla
pek anlaşamaz. Wassim de onu çok sever ama bir gün kayın babasının ölmesi
üzerine kaynanasının ısrarıyla onun evine yerleşirler. Buradan sonra her şey
kötü gider. Hayatındaki tek güzellikler arka arkaya doğurduğu üç oğludur. Aşık olduğu
adam Wassim kendini iyice işe kaptırır, umursamaz biri olur. Hatta Piruze onun
kendini aldattığından şüphe eder. Evdeki hizmetçiler bile Piruze’ye saygı
duymaz, kaynanası yüzünden. Piruze artık bu yabancı diyarda yalnız kalır
koruyacak kimsesi olmaz. Yaptığı hatayı anlar ama iş işten geçer…
Piruze kocasının çevirdiği işleri ve ihanetini öğrenince
çıldırır. O zamanlarda ilk kez koca dayağı yer. Çok ağır yaralanır. İyileşince Şam’dan
kaçma planları yapar. Ama kaçarken çocuklarını arkasında bırakmak zorundadır. Şam’Da
kadınlar eşlerinden izinsiz ülke dışına çıkamazlar. Hele çocuklarıyla hiç. Siz onun
yerinde olsanız ne yapardınız?
Genel olarak Piruze’nin hayat hikayesi böyle. Piruze’nin
çektiği acılar, yaşadıkları, pişmanlıkları, evlat hasreti. Bu bir annenin
çocuklarına kavuşma hikayesi. Bir kadının
aldatılması, şiddet görmesi. Baskı altında tutulan kadınların hayatı. Her an
ellerinden kayacak eşlerin verdiği gerilim. Belki de üstlerine kuma gelen
kadınlar. O kadar zor ve kötü bir şey ki.
Bu hikayenin gerçek olduğunu bilerek okumak daha kötüydü. Günümüzde
bile bunları yaşayan hatta daha beterini yaşayan kadınlar, anneler elbette var.
Sırf çocukları için tüm bunlara sesini çıkaramayan, her gün şiddet gören,
aldatılan, insan gibi değil de başka gözle bakılan kadınlar. Erkeklerin işi
bitince kenara attığı kadınlar…
Dünya öyle kötü bir yer ki. Kötü yapan insanlar zaten. Adalet yok,
gerçek sevgi yok, yalan, güvensizlik had safhada. Yazar bunları Piruze üzerinden
anlatmış. Başlarda çocuk masumiyetiyle başlayan bu aşk sonradan acımasızlığa
dönüşüyor. Yıllar geçtikçe insanların gerçek yüzünü görüyor. En güzel yıllarını
verdiği adam aslında bomboş çıkıyor. Ne kadar kötü bir insanın sevdiği adamın
yalan olması. Eğer gerçekten seviyorsanız evlenin yoksa oynamayın insanlarla. Hayatlarını
mahvetmeyin. Bu kadının çektiği acıları yaşatmayın artık…
Piruze o kadar çok şey yaşadı ki taş olsa dayanamazdı. Ciddi söylüyorum
yaşadıkları korkunçtu. Kitabın devamı da varmış, Piruze ve Oğulları diye. Zaten yarım bırakılmış gibiydi, devamı olduğunu öğrenince sevindim.
Hayatta belki de en önemli şey evleneceğin insana karar
vermektir. Çünkü o adam/kadın senin geri kalan ömründe hep yanında olacak ve ilerde
çocuklarının annesi/babası olacak. Eğer ki ahlaklıysa, yalan söylemiyorsa,
yanında kendinizi güvende hissediyorsanız onu hayatınıza alın. Ama almadan önce
her şeyi mantıklı düşünün. Duygularınızı bir tarafa bırakarak. Deyin ki bu
adam/kadın hayatım boyunca yanımda olup bana değer verir mi? Bu kişiden iyi
anne/baba olur mu? Çünkü bunları yapacak olan insan merhametlidir, vicdanlıdır.
Bunlara dikkat edin. Yoksa ömrünüz harap olmasın…
Piruze’yi de mutlaka herkesin okumasını ve kendine ders çıkarmasını
istiyorum. Gerçek sevgiyi, sadakati ve güveni bulmanız dileğiyle hoşça kalın :)
NOT: Kitabı okuyalı baya oluyor ama taslağı düzeltmeye fırsat bulamayınca bugüne kaldı yorumum. Aşure zamanına ilk girdiğimizde bitirmiştim kitabı. Boncuk da aşureyi ve kaşığı görünce fotoğrafa girdi :))
NOT: Kitabı okuyalı baya oluyor ama taslağı düzeltmeye fırsat bulamayınca bugüne kaldı yorumum. Aşure zamanına ilk girdiğimizde bitirmiştim kitabı. Boncuk da aşureyi ve kaşığı görünce fotoğrafa girdi :))
-AMARİL-
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli Okuyucular:
Lütfen yorumlarınızda küfür, argo ve ahlaksızlık kullanmayınız!!!
Onların haricinde her türlü eleştiriye açığım :)
Yorumlarınız denetlendikten sonra yayınlanacaktır!