Merhaba :) dün kitabı bitirdim. 127 sayfa kısa zaten hemen bitti. Yusuf Komiser bir sabah; ona çok şey öğreten, üstünde çok emeği olan Ali Başkomiserin öldürüldüğünü öğreniyor. Ali Başkomiser emekli olmuş, mecburiyetten dolayı ikinci evliliğini yapmış, bir kızı olan kendi halinde bir adam. Kimin onunla husumeti var anlamaya çalışıyorlar. Polisken ona düşman olanları, evinin oradakileri sorguluyorlar ama onu kimin öldürdüğünü bulamıyorlar. Onu kim niye öldürmek istesin herkesin aklındaki soru bu. Çünkü Ali Bey şerefli bir polis. Ayrıca evini araştırırken gizemli bir oda buluyorlar, bu oda Ali hakkındaki düşüncelerini gözden geçirmelerine sebep oluyor. Oda işkence odasına benziyor, simsiyah naylonla kaplanmış boş ve karanlık bir yer.
Kızı Simla yurtdışında. Karısı Zuhal köye gitmiş. Onları çağırıp
onları da sorguluyorlar. Ellerinde yeterli delil de yok zaten.
Yusuf, değer verdiği bu insanı öldüreni çabucak bulmak
istiyor. Ancak Zuhal ve Simla ondan bir şey saklıyor. Yusuf da iyice düşünüp
onlardan gerçeği öğrenmek istiyor. Ortaya çıkan şeyi beklemiyordum, ben daha
karışık bir olay bekliyordum gizemli oda yüzünden. Kurgusu basitti ama gerçek
hayatta rahatlıkla yaşanabilecek/yaşanmış olan bir şeydi. Katilin kim olduğunu
tahmin etmedim. Hiç beklenmeyen bir kişiydi. Hayatta insanın başına ne gelirse
en yakınlarından gelir derler ya kitapta onu gördüm. Ali, Zuhal, Simla hepsi
kendine göre büyük trajedi yaşamış karakterler. Hayatın insana ne getireceği
belli değil.
Yusuf ve ekip arkadaşı Ahmet’in diyalogları güzeldi. Olayları kendi
aralarında değerlendirmeleri iyiydi. Sohbetler sıkmıyordu yapmacık değildi.
Polisiye kitaplarını çok severim, Türk yazarları da hep
desteklemek gerektiğine inanıyorum. Bu kitap da iyiydi ama beklentimi tam
karşılayamadı. Yani ben daha vahşi bir şey bekliyordum, Ali başkomiser hakkında
ters köşe yapacağını düşünüyordum, trajedi yaşanmış meğer.
Arka kapağında yazan paragrafla konunun ne alakası var onu da
anlayamadım. Akıcı, cümleleri düzgün bir kitaptı. Dediğim gibi çabucak
bitirdim. Bir de benim rahatsız olduğum bir şey oldu. Ben polisiye kitaplarda
aşka çok fazla yer verilmesini sevmem. Yani aralarındaki ilişkiyi anlatsınlar o
samimiyeti biz bilelim yeter, kitap kısaydı zaten ama Sena ve Yusuf’un
ilişkisine bayağı değinilmiş ya da dediğim gibi ben sevmediğim için bana çok
geldi bu durum. Ama tabi herkes benim gibi düşünmeyebilir. Ayrıca şuna da
değinmeliyim: genelde polisiyede yalnız ve soğuk bir polis görürüz bu kitap
klişenin dışına çıkmış, bu yüzden de iyi tabii ki aşk olması. Hem olumlu hem olumsuz yönden eleştiride bulundum. Herkese iyi günler dilerim.
Kitabı okumadım ama çok objektif buldum değerlendirmeni Hilalciğim. Okusam ben de benzer düşüncelere sahip olurdum gibime geldi. Teşekkür ederiz, emeğine sağlık canım 👍🌼🤚
YanıtlaSilteşekkür ederim yorumun için :)
Silpoliaiye diyosun vahşi olsun diyosuuun :)
YanıtlaSilgizli oda vardı ya işkence odası olabilir diye konuşmuşlardı ben de altından bayağı kötü şeyler çıkacak sanmıştım :))
Silevet inşallah denk gelirsen okursun diyelim :)
YanıtlaSilHiç duymadığım bir yazar tavsiye için teşekkürler ☺️
YanıtlaSilrica ederim :)
Sil