Yazar: Markus
Zusak
Çevirmen: Selim
Yeniçeri
Yayınevi : Martı
Yayınları
Sayfa Sayısı: 574
Baskı Yılı: 2012
Tür: Drama, Savaş
Karakterler: Liesel
Meminger, Hans ve Rosa Hubermann, Rudy
Steiner, Max Vandenburg
KİTAP TANITIMI:
Liesel
Meminger’in, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya’da henüz dokuz yaşındayken
bir ailenin manevi kızı olur. Çok sevdiği ailesi ve evlerinde kalan sığınmacı
Max sayesinde okumayı öğrenen ve çok seven Liesel kitaplarla derin bir bağ kurar. Max ve cesur Liesel için çevrelerinde
dünyada yaşanan tüm kötülüklerden uzaklaşmanın tek yolu, kitapların ve
kelimelerin ikisine sunduğu hayal dünyasıdır. Fakat bodrum katında saklanan
Yahudi Max, sürekli diken üstündedir…
KİTAP YORUMUM:
Yüreğe dokunan güzel bir kitaptı. Anlatım tarzı farklıydı,
anlatan kişi ne baş karakter ne de ilahi bakıştı. Çok farklı ve orijinal biri
anlatıyordu hikayeyi. Kitabın içindeki resimlere bayıldım. Onlar kitaba çok
farklı bir hava katmıştı. Karakterleri güzeldi. Konu Nazi döneminde küçük bir
kızın bir aileye evlatlık verilmesiyle değişen hayatını anlatıyordu. Ama konu
bu kadar basit değildi. O aile evlerinde can borçları olduğu için bir yahudiyi
saklamak zorundaydı…
Kitapta farklı olan diğer şeyse kimin öleceği önceden söyleniyordu.
Ben bundan hoşlanmazdım ama bu kitapta böyle olması yerinde olmuş. Kitaba farklı
bir hava katmış.
Liesel Meminger nam-ı diğer Kitap Hırsızı. Babasını ve annesini komünist diye esir almıştı Naziler.
Kardeşi de yeni ailelerine götürülürken uzun tren yolculuğuna ve hastalığa
dayanamayıp ölmüştü. Liesel yeni ailesine verildiğinde tüm hayatı değişti.
Babası Hans o yokluk zamanlarında olabilecek en iyi babaydı. Boyacıydı ve
akordeon çalmayı çok seviyordu. Çok yardımsever ve naif bir insandı. Liesel'in en sevdiği insandı.
Annesi Rosa kötü görünmesine ve incitici davranışlarına rağmen Liesel’i gerçekten sevmişti. Zor zamanlarda idareyi hemen eline alıp her şeyi yerine koymakta ustaydı.
Annesi Rosa kötü görünmesine ve incitici davranışlarına rağmen Liesel’i gerçekten sevmişti. Zor zamanlarda idareyi hemen eline alıp her şeyi yerine koymakta ustaydı.
Liesel’in komşu çocuğu Rudy vardı bir de. Limon saçları ve
mavi gözleriyle Liesel’in tek arkadaşı ve aynı zamanda ona aşık bir çocuktu :)
Rudy, Jesse Owens hayranıydı ve onun gibi dünyanın en hızlı adamı olmak için
çabalıyordu. Hatta bir gün kendisini baştan ayağa siyaha boyayarak koşmuştu. O
zamanlarda zenci olmak ve zencilere özenmek suç kabul ediliyordu bildiğiniz
gibi. Hala da bazı önyargılı insanlar var. Halbuki hepimiz insanız. Neyse Rudy bu davranışından sonra herkesin
diline düştü. Çok çılgın ve gözü pek birisi. Babasıyla neden zenci olmanın suç
olduğu konuşmasını yapmaları güzeldi. Bazı şeyler kötü insanlar tarafından
şiddetle kabul edilince güzel insanların sözleri bir anlam ifade etmiyordu.
Adam çocuğuna bunu açıklayamadı doğal olarak.
Liesel ve Rudy beraber koşu yarışları yaptılar, meyve
çaldılar, diğer çocuklara birlikte kafa tuttular. Ayrıca Rudy Liesel’in
zenginlere çamaşırları toplayıp vermesine yardım etti. Annesi Rosa para
kazanabilmek için başkalarının çamaşırlarını yıkıyordu ve Liesel’e veriyordu
teslim etme görevini.
Rudy çok sevdiğim bir karakterdi. Özellikle nehre düşmüş
Liesel’in kitabını almak için buz gibi havayı ve suyu düşünmeden direk
dalmıştı. Sonrada her zamanki gibi Liesel’den bir öpücük istemişti :) Çocuklar
12-13 yaşlarında falan o zamanlarda ya da daha küçük.
Liesel ilk geldiği zamanlarda okuma ve yazma bilmiyordu bu
yüzden çocuklar onunla dalga geçmişlerdi o da bir çocuğu dövmüştü ;) Hans çok
iyi okuma bilmemesine rağmen kabuslarından dolayı gece uyuyamayan kızına okuma
ve yazmayı öğretti. Bodrumda duvarlara alfabeyi ve yeni öğrendiği kelimeleri
yazarak çalıştılar. Hans’ın bu fikrini çok beğendim. Belki kağıt yoktu ama istemedikleri
kadar boya vardı. Duvarlar dolduğunda baştan boyayıp tertemiz bir sayfa gibi
yapabiliyorlardı :) Böylece Liesel okuma ve yazmayı öğrendi…
Liesel kardeşi öldüğünde onu gömenlerin düşürdüğü bir kitabı
çalmıştı. Mezar kazıcının el kitabı. Sonra da Nazilerin yaktığı kitapların
yanında fazla yanmamış bir kitabı çalmıştı. Daha sonralarda da belediye
başkanının karısından kitaplar ödünç almıştı :) Belediye başkanın karısı Ilsa
benim çok sevdiğim ve etkilendiğim birisiydi. Liesel’in kitapların yakıldığı
gece kitap çalışını görmüştü ve onun istediği zaman kendi büyük kütüphanesinde
kitap okuyabileceğini söylemişti. Ilsa’nın çok duygusal bir kadın olması ve
Liesel’de kendi kayıp oğlundan bir şeyler bulması beni etkilemişti baya.
Daha sonra Max adlı bir Yahudi Liesel’lerin evine sığındı.
Hans’ın o adamın babasına can borcu vardı ve bu yüzden kabul etti, ona
baktılar. Rosa bile bir şey demedi ve hasta olan o yabancıyı iyileştirmek için
elinden gelen her şeyi yaptı.
Liesel ve Max’ın arasındaki dostluk çok güzeldi. Max’in
Liesel’e bugün hava nasıldı kendi kelimelerinle anlat diye sorması ve Liesel’in
anlatış şekli çok hoştu.
Max Liesel’e hediye yapmıştı. Kitaptaki resimli bölümler onun
yaptığı kitaptandı ve çok hoşuma gitti.
Rudy ve Liesel savaşa rağmen eğlenceli ve güzel bir çocukluk
geçirdiler.
Ama sonra bomba saldırıları başladı… Alarm çalınca sığınaklara
gidip bekliyorlardı. Hans insanları sakinleştirmek için akordeon çalmıştı.
Bazen de Liesel onlara kitap okuyordu. Herkesin sığınaklara girdiği bir gecede
Max dışarı çıktı. Hasret kaldığı gökyüzüne ve yıldızlara baktı doya doya :)
Biri
kitap hırsızıydı. Diğeri gökyüzünü çalmıştı.
Kitapta bir sürü şey oluyordu, sonlara doğru zaten kitap
karanlıklaşmaya başladı. Bombalar, ölen aileler, toplama kampına götürülen Yahudiler…
Mutlaka herkesin okumasını istiyorum. Herkesin kendinden bir
şeyler bulacağı bir kitaptı. İnsanlıkla ilgili güzel dersler veriyordu.
Naziler, Stalin, İsrail ve diğer katliamcılar. Dünyada küçük
bedenlerine sığacak yer bulamayıp milyonlarca insanı öldüren (katleden)
katiller. Toplama kamplarında insanları ölmekten beter edenler. İnsanları kobay
olarak kullanıp üstlerinde deney yapanlar…
Aslında benim kızdığım bir şey var. Herkes toplu katliam
deyince Nazileri anlıyor ama günümüzde bunu yapan İsrail ! Zamanında katliam yapılan toplum Yahudiler ken, şimdi aynı şeyi müslümanlara yapıyorlar. Savaşın ve ölümün iyi hiçbir şey getirmediğini en iyi kendileri bilirken hem de...
Kimse Filistin’i
düşünmüyor. Kimse onlar için gözyaşı dökmüyor. Kimse onlara dua etmiyor. Kimse onlara
yardım eli uzatmıyor. Aslında herkes farkında. O küçücük toprak parçasında her
gün Müslümanlar ölüyor, işkence görüyor, esir ediliyor. Ailelerine,
namuslarına, vatanlarına kast ediliyor. Ama tüm dünya susuyor! Yıllardır pes
etmeden direniyor imanlarının verdiği güçle Filistinliler.
Affet bizi Filistinli çocuk, hepimiz bildiğimiz halde sustuk,
hepimiz düşmanların istediği gibi sizi unuttuk, hepimiz haberlerde veya
gazetede sizin adınızı okuyunca üstünde çok durmayıp geçtik… İnşallah bir gün
kurtulursunuz, haberlere çıkıp bağırır ve tüm Müslümanlara hesap sorarsınız. Biz
her gün ölürken siz rahat evlerinizde oturup keyfinize bakıyordunuz dersiniz. Halbuki
peygamberimiz Müslümanlar bir bütündür, nerede birinin canı yansa diğeri de
hissetmelidir, İnsan vücudu gibi en ufak bir yerimiz kanasa tüm canımız
ordaymış gibi acı çekmelidir diye buyurmamış mıydı? Şimdi biz o yarayı
temizleyip korumak yerine direk koparmayı tercih ediyoruz. Sanki onlar yok
gibi, hepsini unutuyoruz… Filistin, Suriye, Irak, Arakan ve daha birçok ülke savaşta, hepsi dibimizde.
İnşallah Türkiye’ye bir şey olmaz, çünkü olursa bizi de kimse kurtarmayacak. Hepimiz
kendi başımızın çaresine bakmak zorunda kalacağız. Tüm dünya bilecek ama yine
de unutup susacak! Zaten onların istediği de bu.
Hepimiz insanız. Herkes içten aynı. Aynı organlar, aynı
kırmızı kan. Bu neyin öfkesi, neyin ırkçılığı? Başka bir dine aitse ne olmuş,
deri rengi beyaz değil de siyahsa ne olmuş? Neyine batıyor bunlar? İnsanlara
akıl ve irade verilmiş. Farklı seçimler yapsınlar diye. Hepimiz aynı şeyi
seçseydik veya tek bir insanın düşüncesiyle hareket etseydik otomatik olarak. O
zaman hayvan ve makinelerden ne farkımız kalırdı?
Çok etkilendiğim, ağladığım bir kitaptı. Okumam uzun sürdü.
Baya elimde süründü. Çünkü ağır geldi. O dönemde yaşananları okumak ağır geldi.
Okuduktan sonra ve okurken çok düşündüm. Zaten sindire sindire okunması
gerekiyor. Markus Zusak dünyaya çok önemli dersler vermiş bu kitapta. Ama yine
de hırs ve açgözlü olanlar kendi egolarını aşıp yüreğiyle bakmazsa bir anlamı
olmayacak. Bugün tüm dünyada en güçlü ve el altından tüm kötüleri destekleyenin
kim olduklarını biliyoruz. Ama kimse onlara bir şey demiyor. Korkuyoruz çünkü.
Çünkü bize dokunmayan yılan bin yaşasın diyoruz. Ama dokunuyor en çok bize
Türklere ve Müslümanlara… Vatanımıza, dinimize, milletimize zarar vermek
istiyorlar. Tüm dünyanın gözü bizim üzerimizde. En ufak bir boşluğumuzda
saldıracaklar. Şimdi gizliden saldırıyorlar.
Bütün kitap çok anlamlı sözlerle doluydu.
Filmini izledim iki gün önce. Gayet başarılı bir filmdi. Bazı
detaylarda ufak değişiklikler yapılmış ama önemli değil. Kitabı çok iyi
yansıtmışlar. Sonunda gösterilen yeri de beğendim. Kitapta fazla
canlandıramamıştım. Liesel’in sonunu. Çok güzel aktarılmış. Önce kitabı okuyun
ama :)
*ALINTILAR*
*
Görünüşe
bakılırsa Ilsa Hermann o gün Liesel Meminger'e sadece bir defter vermemişti.
Aynı zamanda bodrumda zaman geçirmesi için bir neden de vermişti; önce
babasıyla, sonra Max'le en sevdiği yer. Ona kendi kelimelerini yazmak için bir
neden vermiş, aynı zamanda onu hayata döndüren şey olduğunu hatırlatmıştı. –S.548
*
''Kendini
cezalandırma,'' dediğini duyuyordu kadının ama ceza ve acı olacak, yanında
mutluluk da gelecekti. Yazmak buydu. –S.548
*
Kelimeler.
Neden var olmak zorundaydılar ki? Onlar olmasa bunların hiçbiri yaşanmazdı.
Kelimeler olmadan Führer bir hiçti. Topallayan esirler, teselli ihtiyacı veya
bize kendimize daha iyi hissettirecek kelime oyunları olmazdı. –S.544
*
Nedendir bilinmez,
ölen insanlar cevabını bildikleri sorular sorarlar. Belki de ölümleri böyle
başlıyor.-S.491
*
Savaş
elbette ki ölüm demekti ama bir zamanlar yakınınızda yaşayıp nefes alan biri
olunca, kişinin ayaklarının altında yer sallanıyor gibi oluyordu. –S.489
*
Evet, Führer
dünyaya kelimelerle hükmetmeye karar vermişti. ''Asla silaha sarılmayacağım,''
dedi. ''Buna gerek kalmayacak.'' Ancak acelesi yoktu. En azından hakkını
verelim. Hiçte aptal bir adam değildi. İlk saldırı planı, vatanın olabildiğince
büyük bölümüne kelimeleri yaymaktı. –S.466
*
Birinin
söyledikleri ile gerçekte olanlar genellikle iki farklı şeydir. –S.447
*
İnsan, mutluluğu
çalabilir miydi? Yoksa bu da aşağılık bir içsel insan hilesi miydi?-S.387
*
Ölümün
en iyi dostunun savaş olduğunu söylerler, bu konuda size farklı bir bakış açısı
sunayım. Bana göre savaş, sizden imkânsızı başarmanızı bekleyen yeni patronunuz
gibidir. Omzunuzun tepesinde durup sürekli aynı şeyi tekrarlar. ''Bitir,
bitir.'' Dolayısıyla daha çok çalışırsınız. İşi bitirirsiniz. Ama patronunuz
size teşekkür etmez ve daha fazlasını ister. –S.323
*
Ve sonra.
Ölüm var.
Hepsinin arasında
ilerliyor.-S.323
*
Ailendeki
biriyle ilgili sızlanman, eleştiride bulunman normaldi ama başka birinin bunu
yapmasına asla izin vermezdin. Böyle zamanlarda aileni destekler ve sadakatini
gösterirdin. –s.306
*
Çoğu acı
hikayesinde olduğu gibi, her şey derin bir mutlulukla başlamıştı. –s.93
*
Liesel
kelimeleri okuyamayan bir kitap hırsızıydı.
Ama
inanın bana, kelimeler yoldaydı ve geldiklerinde, Liesel onlara bulut gibi
ellerle tutunup, yağmur gibi sularını sıkacaktı. – s.88
*
İnsanların
hayatlarında dönüm noktaları vardır. Sanırım özellikle de çocukken. –s.67
*
Kalbinin
derinliklerinde bir yerde bir kaşıntı vardı, fakat kaşımamaya dikkat ediyordu.
Ortaya çıkabilecek şeylerden korkuyordu. –s.64
*
“Bugün gökyüzü
yumuşak Max. Bulutlar çok yumuşak ve üzgün.. ve .. ve çok soğuk Max, çok
soğuk..” –Liesel
*
“Sadece
renkleri fark etmekle kalmayan, aynı zamanda onlarla ilgili konuşan bir adamı
sevmemek zordur.”
*
Rudy dünyayı
bozguna uğratmak için kendini baştan aşağı siyaha boyayan bir deliydi. –s.88
*
Sözlükte
bulunmayan bir tanım:
Gitmemek:
Sık sık çocuklar tarafından fark edilen bir güven ve sevgi eylemi.
*
Baba diye fısıldadı
Liesel. Gözlerim yok.
Babası Liesel’in
saçlarını okşadı. Kız tuzağa düşmüştü. “Öyle bir gülümsemeyle” dedi Hans
Hubermann “gözlere ihtiyacın yok zaten.”
*
Küçük
ve hüzünlü bir umut:
Kimse
Himmel Sokağı!nı bombalamak istemiyordu. Kimse adını cennetten almış bir yeri
bombalamak istemezdi, değil mi? Değil mi?
*
Kitabı hala sımsıkı
tutuyordu. Hayatını kurtaran kelimelere umutsuzca tutunmuştu.
*
“Bu
çok güzel bir gün.” Dedi Max, paramparça bir sesle. Ölmek için harika bir gün. Bu
şekilde ölmek için harika bir gün.
*
Kitap Hırsızı son
cümle:
Kelimelerden hem
nefret ettim hem de onları sevdim ve umarım onları doğru yazmışımdır.
*
Çoğu
zaman bir sürü yerdeyimdir ve 1943 yılında nerdeyse her yerdeydim. –s.563
*
Kitap hırsızına
güzellik ve zalimlik hakkında söylemek istediğim birçok şey vardı ama o şeyler
hakkında ona zaten bilmediği ne söyleyebilirdim ki?
*
Anlatıcıdan
son bir not:
İnsanlar
benim lanetim.
***
-AMARİL-
Ya evet kitabin anlaticisi başlı başına orijinal olmuş zaten. Ben o serisini okumadım istiyordum ama eğer okursam fikrimi yazarım ;))
YanıtlaSilMerhaba. Etkinligime katildigin için tesekkür ederim. Deryaninsporgunlugu ile zaten takipteydim delikizinbohcs.blogspot.com ile de takibe aldim. Etkinlik sahibi olan delikiz blogumu da takip edersen sevinirim 😊
YanıtlaSilAa ben o blogu bilmiyorum, onu deli kizin bohçası sandım. Tamamdir onu da eklerim 😊☺
SilBlog keşif etkinliğinden geliyorum.Tabi ki sizi takibe aldım :)
YanıtlaSilTeşekkürler ben de sizi takibe alıyorum hemen 😊☺
SilBlog keşif etkinliğinden geliyorum.Tabiki sizi takibe aldım.
SilSevgiler
Bende sizi takibe aldım :))
Silheeeey geldin döndün sonundaaaa :) yazın gelcem diyoduun :) bu kitabı çok seviyom, filmini de :) sen de proje gibi detaylı yazmışsııın :)
YanıtlaSilEvet geldim sonunda 😊😊
Silbenim de çok sevdiğim kitaplardan. O yüzden detaylı yazdım. Bu kitabı hep uzunca anlatmak istemisimdir zaten ☺😄
Bu kitabın filmini izledim ve kitabını çok merak ediyorum. Ama filmini gördüğüm için de kitabını okumak nasıl olur bilmiyorum.
YanıtlaSilKitabın da farklı bir tadı var mutlaka okuyun derim 😊☺ kitap daha detaylı. Seversiniz bence bir şans verin :)
Silheeeeey melabaaağ :)
YanıtlaSilMerhabaaa☺😊😄😂 yazdıklarınızı okurken kocaman gülümsüyorum ya Harikasınız :))
Silo zaman iyi bayramlaaar bana neee :)
Silİyi bayramlarr😊☺😄
SilDetayli anlatim için tesekkürler. 2.dünya savasi kitap ve film olabilecek konu bakimindan zengin. Aslinda insanlar hepsini ders alarak okuyup izlemeli.
SilNe demek ben teşekkür ederim :)
Silevet baya zengin ve nasihatli bir konusu var ;) Haklısınız bence de herkes okuyup izlemeli :))