Özgür olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Özgürlük sizin için ne anlam ifade ediyor? Size göre özgür olmanın sınırı
nedir?
Biraz
geç kaldım sanırım yazmak için ama vaktim olmadı. Bu hafta çok yoğundurm. Stajlarım
vardı, dersler vardı ve bir de hastane randevularım. Takip edenler bilir 2
yıldır insülin direnci vardı bende. Diyabet hastası olacaktım neredeyse. Olmayım
diye direndim 2 yıldır, diyetler yaptım ilaçlar kullandım. Bu hafta sonunda
iyileştiğimi öğrendim. Artık iyiymişim. İlaçları bıraktım. Tabi aileden gelen
bir genetik yatkınlık var. O yüzden ömrüm boyunca dikkat etmem gerek. Kilo almamam,
hareketsiz kalmamam gerek. 75 kilodan 58 e düştüm. 2 yıldır bayağı çabaladım ve
sonunda özgürüm :)
Tam
da bu haftanın konusuna uymuş. Bence özgürlük istediğimizi yapabilmek demek. Tabi
başkalarının hakkına girmeden. İlkokul öğretmenimiz şöyle demişti: “Sizin
özgürlüğünüz, başkasının hakkının başladığı yerde biter.”
Sağlıklı
olmak en büyük özgürlük bence. Hastalıktan kurtulunca daha da iyi hissettim. Mutluyum
şükür. Ama yoğun bakım ünitesinde staj yapıyorum. İlk kez böyle bir yerde staj
yaptım. En zor 2 günümden biriydi. Orada bilinçsizce yatan hastaları gördükçe
çok üzüldüm, hayatı sorguladım. Evet bence en büyük özgürlük sağlıklı olmak J
çünkü sağlığın yerini hiçbir şey tutmuyor. Bir insan yaşıyorsa ve sağlıklıysa
istediği her şeye ulaşabilir. Çabalayarak mutlu olabilir.
Ama
felsefik düşünürsek ya da derin düşünürsek tabii ki tamamen özgür değiliz. Yaşadığımız
toplum bizi baskılıyor. Çoğu kişi insanları düşünerek yaşıyor, haklarında kötü
konuşulmasın diye her adımına dikkat ediyor. Belli kalıplar var. O kalıpların
dışına çıkarsan insanlar seni yargılama hakkını kendilerinde buluyorlar saçma
şekilde. Toplumda yazılı olmayan kurallar var mesela. Onlar da bizi kısıtlıyor.
Oysa ki herkes kendi hayatına baksa, önce kendisini sorgulasa her şey daha iyi
olabilir :)
CesurYeni Dünya’ yı yorumladığımda özgürlük hakkında şunları yazmıştım.
“Şartlandırılmış
bir dünyada yaşanılan mutluluk gerçek midir sizce?
Özgür
müyüz sahi?
Bence
kitaptaki dünyada da bu dünyada da özgür değiliz. Çünkü istediklerimizi
yapamıyoruz. İstemediklerimizi yapmak zorunda kalıyoruz. Herkesin isteği farklı
ama gerçekleştiren kişi çok az. Ya para yetmiyor ya zaman yetmiyor. Üstelik her
hareketimiz izleniyor. Ya da sosyal medyada biz buna izin veriyoruz.
Mesela
bazıları dünyayı dolaşmak ister ama geleceğini kurtarmak için okulunu okumak
zorundadır. Okul biter sonra iş güç evlilik telaşı başlar, geziye para yetmez.
İş
bulmak ister bazıları ama iş bulunamaz.
Bazıları
gençliğini yaşamak ister ama toplumun ahlak kuralları buna izin vermez.
Bazıları
doğurduğu çocuğu gönlünce büyütmek ister ama ailesi her şeye karışır…
Sizce
özgür müyüz? Bence değiliz.
Yapmak
istediklerimizi ya yapamıyoruz ya da yapsak bile mutluluk kursağımızda kalıyor.
Yapmak istemediklerimiz önümüzde dağ olmuş zaten.”
Evet
tabii o günkü ruh halimle ve kitaptan çıkardığım şeylerle bunları karalamışım. Özgürlük
çok ütopik bir şey olabilir. Özgürlüğü elbette kısıtlayan şeyler var.
Ama
dediğim gibi eğer sağlıklıysak, yaşadığımız vatan işgal altında değilse, bir
evimiz varsa, okula gidebiliyorsak, gezebiliyorsak, okuyabiliyorsak özgürüz. Çok
fazlasını istiyorsak almaya uğraşmalıyız. Başkasının hakkını gasp etmeden
özgürlüğümüze sahip çıkabiliriz. Ama genelde zaten insanlar bundan fazla
özgürlüğe sahip olmuyor.
Şimdiki dünyada her şey parayla ölçülüyor. Ne kadar
paran varsa o kadar istediklerini yapma şansın var. İnsanlar yine seni
eleştiriyor ama en azından parayla satın alınabilecek her şeye rahatça
ulaşabiliyorsun.
Bilmiyorum
ya bu konu daha böyle uzar gider. Çok fazla şey yazılabilir. Ama kısaca böyle
işte. Ben böyle düşünüyorum. Tamamen özgür olmak çok zor. Elimizdekini kaybetmemeye
uğraşmalıyız. Sahip çıkmalıyız, kendi isteklerimize hayallerimize, sağlığımıza…
Bir de düşünceler ve hayaller var. Mesela ben düşünceme saygı duyulmamasına çok kızarım, hayallerimin küçümsenmesine de. Dilediğim gibi düşünmek ve o fikirlerimi anlatmaktan çekinmeyeceğim bir ortama sahip olmak da çok özgürlük bence.
Ayrıca hobilerim konusu da var. Hobilerim olan kitap okumak ve dizi izlemek, zamanında çok eleştirildi. Hala da bazen birileri eleştiriyor. Lisedeyken çok okumamla ilgili dalga geçerlerdi, kendilerini bir şey sananlar benim okumama laf ederdi. O hakkı kendilerinde bulmaları komik yani. Benim sevdiğim şeyleri kimse alaya alamaz. Ben nasıl başkasının sevdiklerine saygı duyuyorsam başkaları da bana saygı duymalı. İlk başlarda sesimi çıkarmazdım ama sonradan özgürlüğümü kısıtladıklarını moralimi bozduklarını fark edince sesimi çıkarmaya başladım, şimdi birisi benim bu sevdiklerime laf ederse ağzının payını veriyorum.
Zaten zamanımızın az olduğu dünyada, kimse bizim istediklerimizi kısıtlamamalı. Başkasının hakkına girmiyorsak bence isteklerimizi yapabiliriz. Öğretmenimin o sözünden sonra bu konuya hep dikkat ettim.
İbadetler var, inanç, cinsel yönelim konuları da var. Daha yazılacak çok şey var bu konuda. Ya bana göre insanlar istediğine inansın, ibadet etsin. İstediğini sevsin. Banane ki. Ben kim oluyorum da onların yaşam tarzını eleştiyorum? Dediğim gibi başkalarına zarar vermiyorsak istediğimizi yapabiliriz. Herkes kendi içine baksın, önce kendini eleştirsin..
Mesela bazı şeyler etik değildir. Bazı şeyler günahtır. Falan. ama o kişiye kalmış. İster yapar ister yapmaz. Sonunda hesap vereceği bir gün illaki gelecek. Önce kendi vicdanı sorgulatır insanı sonra da Yaradan. Özgürlük güzeldir. Hangi sınıra kadar ilerleyeceğine kişinin inanışı, ahlakı, düşünceleri yön verir...
Özgürlük herkese göre farklıdır. Herkesin belli kalıpları vardır bununla ilgili. Kişiye göre değişen bir şey bence.
***Herkese özgürlük hakkında yazılmış olan 1984'ü ve Cesur Yeni Dünya'yı okumalarını öneririm. İkisinin de yorumu blogda, tıklayıp okuyabilirsiniz.
***Herkese özgürlük hakkında yazılmış olan 1984'ü ve Cesur Yeni Dünya'yı okumalarını öneririm. İkisinin de yorumu blogda, tıklayıp okuyabilirsiniz.
***Kaystros Thyra'ya teşekkür ederim bu güzel ve ucu açık konu için. Tabii ki Taha ve Edischar'a da teşekkürler :)
NOT: İlk haftanın konusu televizyondu onun hakkındaki yorumumu okumak için tıklayınız.
NOT: İkinci haftanın konusu küresel ısınma ve çevre kirliliğiydi. okumak için tıklayınız.
NOT: Üçüncü haftanın konusu yaşadığımız şehirlerdi. Ben Ankara'yı tanıttım. Okumak için tıklayınız.
NOT: İkinci haftanın konusu küresel ısınma ve çevre kirliliğiydi. okumak için tıklayınız.
NOT: Üçüncü haftanın konusu yaşadığımız şehirlerdi. Ben Ankara'yı tanıttım. Okumak için tıklayınız.
Samimi cevaplarınız için teşekkürler :) 75 kilodan 58 e düşmek zor iş ,tebrik ederim :)
YanıtlaSilteşekkür ederim :)
SilÖncelikle iyileşmiş olmana çok sevindim.
YanıtlaSilYazını da ilgiyle okudum. Dediklerinin çoğuna katılıyorum. Ben hiç kitap okuyorum diye dalga geçene rast gelmedim bu yüzden baya garipsedim onları. Kitap okuyor diye dalga geçenler mi varmış ya? Vah halimize...
evet vardı hem de çok. değişik tiplerdi ve beni liseden soğutan da onlardı zaten. çok üstüme geliyorlardı. neyse ki geçti artık :)
SilGüzel bir yazı yazmışsın.Toplum baskısı acaba diğer toplumlarda da bizdeki gibi midir hep merak etmişimdir.En nefret ettiğim şeydir bir çocuğu yetiştirirken annenin önüne geçilmesi.Eğer anne ilgilenmiyorsa ya da baba o zaman başka.Ama haberlerde görüyoruz anne babasının çocuğu uyuşturucu vb.şeylere alıştırdığını.
YanıtlaSilHemen evlilik anlayışını da anlamıyorum.Üniversiteden çıkan herkesin bir sürü parası oluyor.Hatta birde KYK borcu varsa nasıl evlensin.Kişisel konularda birilerine danışmak iyidir ama karar senin hayatını etkiliyorsa vicdanın son sözü söylemeli.
evet dediklerine katılıyorum. bence de borcun varsa evlenmemelisin borcunu başkası ödemek zorunda değil. sen harcadıysan sen ödeyeceksin yani. toplum baskısı çok var ya. bizdeki gibi midir bilmiyorum ama illaki vardır.
SilNe güzel şeyler yazmışsın ya.. Doğal ve samimi. Ellerine sağlık. Sağlığına da kavuşmana çok sevindim. Her şeyin başı sağlık kesinlikle :)
YanıtlaSilevet canım teşekkür ederim :)
Silbeğenmene sevindim. sağlık çok önemli gerçekten..
yaa uzun yorumları severim ve çok teşekkürler güzel dileklerin için. fikirlerini belirtmene çok sevindim :)
YanıtlaSildediklerine katılıyorum. kendini bilen insan özgür insandır lafını çok sevdim ;))
kesinlikle kendimizi bilip, karşımızdakine saygı duyarsak her şey düzelmeye başlar.
popülerlik konusunda ben de öyle düşünüyorum. popülerliği geçmeden bazı şeyleri yapmak istemem mesela. güzel kitapları bile veya dizileri bile sırf çok popüler diye haal başlamadığım ya da yarım bıraktığım oldu. bir gün devam etmek isterim ama popülerlik beni bayıyor.
Çok güzel bir yazı :) benim en sevdiğim 5 kitaptan 2'si Cesur Yeni Dünya ve 1984 :) özgürlük üzerine çok düşündürüyor insanı gerçekten. herkes mutlaka okumalı.
YanıtlaSilevet bence de :)
Silteşekkürler
tamam özgür değiliz de zorlu stajın için de geçmiş olsun hastalığın için de. ilaçları bırakmana kilo vermene sevindim. aman dikkat et olur muuuu.
YanıtlaSilevet dikkat ederim :)
Silteşekkürler güzel dileklerin için ;)
Bu yazınızı nasıl atladım bilemiyorum:( Hem yazınız hem de 1984 ve Cesur Yeni Dünya romanları hakkında kaleme aldığınız incelemeler detaylı ve bilgilendirici. 1984'ü daha önce okumuştum ama detaylar hafızadan siliniyor. Cesur Yeni Dünya da konu bakımından hayli ilginç.
YanıtlaSilÖzgürlük konusunda gerçekleri dile getirmişsiniz. Ne kadar özgürüz desek de mutlak bir özgürlük asla mümkün değil bu dünyada. Çok faydalı bir yazı, tebrikler:)
ya yorumunuz çok hoş teşekkürler :)
Silokumanıza ve beğenmenize çok sevindim. 1984 ve cesur yeni dünya cidden çok önemli eserler. çok şey düşündürüyor insana.