Yazar: Şermin Yaşar
Yayınevi : Doğan Kitap
Sayfa Sayısı : 168
İlk Baskı Yılı : 2018
TÜR: Öykü
***
KİTAP TANITIMI:
Hayat ne
biriktirir bizim için?
Kırık
dökük aşklar, yaşanmamışlıklar, olmamışlıklar, bir çocukluk anısına teğellenmiş
hüzünler, aşkın sonsuz bekleyişleri, ayrılıklar, kentler, köyler, yollar,
rüzgârlar, gün doğumları, biraz keder, biraz da neşeyle çatılmış evler… Hayat
bizim için saklamaya hazır olduklarımızı, bize yakışanları, ihtiyacımız
olanları ve bizi büyütecekleri, bizi biz edecekleri biriktirir…
Göçüp
Gidenler Koleksiyoncusu gidenler için bir ağıt, kalanlar içinse bir şiir,
biriktirilmiş insan öyküleri…
Şermin
Yaşar, Göçüp Gidenler Koleksiyoncusu’nda o çok özlediğimiz “insan”a bütün
görkemiyle geri döndürüyor bizi. Hazırlayın yüzünüzü. Gülüşünüzün yanına biraz
da keder koyun, okurken biraz ondan alacaksınız, biraz bundan. Kıtlama çay içer
gibi...
***
KİTAP YORUMUM:
Merhaba arkadaşlar :)
Bugün harika bir kitap bitirdim. Öykü kitabı. Normalde öykü
okumayı pek sevmem ama Şermin Yaşar muhteşem yazmış. İnsana dair öykülerdi
hepsi. Hatta bazılarında eşyaların dilinden de anlatmış insanları. Kullandığı
sözcükler, yazdığı cümleler çok naif, çok hoştu. Yüreğe dokunan hikayelerdi.
Her biri hayat dersi veriyordu.
Şermin Yaşar’ın okuduğum ilk kitabı. Ama onu önce instagramdan
tanıdım. Harika bir insan, çok güçlü bir kadın, tatlı , ilgili ve sorumluluk
sahibi bir anne. İnstagramda fotoğraflarının altına yazdığı cümleler bile naif.
Hayranım onun cümlelerine :) sonunda bir kitabını okuyabildiğim için de çok
mutluyum. Onu instagramdan takip edip yazılarını okursanız ne demek istediğimi anlarsınız :)
İnstagramda keşfette karşıma çıkmıştı. Çok sevdiği eşi
Nedim’in ölümünü yazmış ve hüznünü anlatmıştı. Kelimeleri boğazıma oturdu,
yüreğimi yaktı. Zaten bu kitabın sonunda eşine yazdığı bir kısım var.
Duygulandım çokça. Onu bir ölüm sebebiyle tanıdım. Ölümü metanetle kucaklayan,
her şeye rağmen hayata tutunmayı başarabilen, hayat dolu harika bir kadın
Şermin Yaşar. İyi ki karşıma çıkmış, iyi ki merak edip okumuşum. Ondan sonra da
takip ettim hep.
Çoğu kişinin önemsemediği ufak şeyleri öyle bir anlatıyor ki…
En ufak şeylere, kocaman anlamlar yüklüyor ve bizlere hikayeler oluşturuyor.
Böyle insanları çok severim. Önemsiz gibi görünen şeylerden güzellikler
çıkartan, buzdağının altındakileri görebilen insanları yani. İyi ki tanıdım ve
iyi ki okudum diyorum. Yazdığı tüm kitapları da okumak isterim. Hayatta olan
kıymetli yazarlarımızdan. Sizlere de öneriyorum. Onun cümleleriyle tanışın,
hikayelerini hissedin.
Yazdığı insanlar bizden biri. İçimizden insanlar. Her birinin
kendi hikayesi, anlatılacak zamanları var. Öyle güzeldi ki kitap. Bir çırpıda
bitirdim.
Kitapta 19 hikaye var. Her biri birbirinden güzel.
İnsanlar, aile kavramı, ölüm, sevgi, aşk acısı, para, mal mülk, hasret,
nasip … her türden konuya değinmiş yazarımız. Bazılarında güldüm bazılarında
hüzünlendim. Bazılarında ikisi birden. Trajikomik hikayelerini okumak da çok
güzeldi. Ah bir de öyle güzel benzetmeler yapıyor ki hayran kalıyorum. Bağdaştırmaları
harika.
Paraya her şeyden çok değer veren insanlar da vardı,
ayaklarının altına altın serilebilecek durumda olsa bile parayı önemsemeyenler
de vardı. Tembel, hırssız insanlar da vardı açgözlüler de.
(FOTOĞRAF BANA AİT, ALMAYINIZ)
Muzaffer Bey ve büyük düşmanından çok etkilendim mesela. En
büyük düşmanın para olduğunu daha iyi anladım. Çok parası vardı ama hayatın
tadını çıkartamadı. Siz olsanız böyle bir hayat ister miydiniz?
Parası çoktu, kimseye güvenmiyordu, ailesi yoktu, sevdiği seveni yoktu. Ama bir sürü parası vardı. Ben istemezdim. Çok acınası. Paraya tapmış resmen ama parayı hayatını daha iyi geçindirmek için kullanamamış. Cimri yaşamış, hastalanınca bile para gitmesin diye hastaneye gitmemiş. Zor durumda kalınca gitmek zorunda kalmış. Ben paranın amaç değil de araç olarak kullanılması gerektiğini düşünenlerdenim. Çok paran var ama mutlu değilsen, ailen yoksa, sevdiklerin yoksa, hayatını çekilir hale getirecek şey yoksa milyonlarca paran olsa ne yazar. Boşa geçmiş bir ömür. Paranın kölesi olan bir insan…
Parası çoktu, kimseye güvenmiyordu, ailesi yoktu, sevdiği seveni yoktu. Ama bir sürü parası vardı. Ben istemezdim. Çok acınası. Paraya tapmış resmen ama parayı hayatını daha iyi geçindirmek için kullanamamış. Cimri yaşamış, hastalanınca bile para gitmesin diye hastaneye gitmemiş. Zor durumda kalınca gitmek zorunda kalmış. Ben paranın amaç değil de araç olarak kullanılması gerektiğini düşünenlerdenim. Çok paran var ama mutlu değilsen, ailen yoksa, sevdiklerin yoksa, hayatını çekilir hale getirecek şey yoksa milyonlarca paran olsa ne yazar. Boşa geçmiş bir ömür. Paranın kölesi olan bir insan…
Bir sizin kollarınızda hikayesinde; kadının altınlara neden
hiç önem vermediğini, onların neden hüzün içerdiğini anlayınca değişik
hissettim.
Baba malı hikayesindeki adama da çok sinir kaptım. Parayı
önemsemedi, har vurup harman savurdu. Tembel adamın tekiydi. Onun hikayesini,
arabasından dinledik. Lüks arabayı çarpıp, sonra mahallede kenara koyup tamir
ettirmeye üşendiği arabasından dinledik.
Kimlikte Nurşen hikayesi de ayrı güzeldi. Çok duygulandım
okuyunca.
Vecdi çiçek açtı hikayesi trajikomik. Remzi hikayesi de
öyleydi..
Kitaba ismini veren Göçüp gidenler koleksiyoncusu harikaydı.
Son durak hikayesi de güzeldi. Sonunu daha farklı hayal
etmiştim ama o son da iyiydi. Ters köşe oldu.
Ömer hikayesinde nasip konusu işlenmiş. Sonunda şaşırıp
sevindim.
Fehime Halanın hikayesine çok üzüldüm. Bir sürü kahır çekmiş
kadın. Su ve teki kayıp ayakkabının bu kadar içime oturacağını tahmin etmezdim.
Çatlak hikayesinde de üzüldüm. Acısı çok olanın gülüşü güzel
olurmuş derler ya. Müjgan da tam olarak böyleydi. Çatlak değildi kırıktı o.
Ya cidden hepsi harika. Hepsi bizden birilerinin hikayesi. Hem
tanıdık hem de duygusal. Okumanızı, anlamanızı çok isterim. Şermin Yaşar’ı seviyordum
zaten şimdi daha çok sevdim. O yazsın biz okuyalım. Yakın zamanda
hastalandığını okudum yazılarından. Kendisine şifalar diliyorum. İnşallah çabucak
sağlığına kavuşur. Onun acı çekmesini hiç istemiyorum. Çocuklarıyla oyunlar
oynasın, mutluluk dolu anıları olsun, gezsin, kitaplar okusun, yazsın ve biz de
onun dünyaya bakışını okuyalım anlayalım :)
🌿ALINTILAR🌿
🌿
🌿İçimde tek bir mum kalacaktı hani; peki ne bu yürekteki bin dönümlük orman yangını?
.
.
🌿Anlıyordum ki, fakirlik ve ucuzluk aynı şey; biri insana, biri eşyaya mahsus; ikisi de sevilmiyor, ikisinde de tüm samimiyetine rağmen değersizleşiyorsun
.
.
🌿nasibinin seni bir gün mutlaka bulduğuydu. Her şey insana yazılıyor diye düşündü; ama bazen ulaşmıyor. Bilmediğimiz nedenlerle dolaşıp duruyor hayatın içinde. Bazen yanından geçiyor insan yazgısının, bazen elinden tutuyor ama bunun kaderi olduğunu anlamıyor. Tam yakalayacak gibi oluyor ama uçup gidiyor. Sonra bir gün, hesapta yokken, hiç beklemezken, başka alemlerdeki seyrini tamamlıyor senin olan şey, çıkıp geliyor ve seni buluyor. Olmazlar, çok zorlar ve imkansızlar anlamsızlaşıyor
.
.
🌿Şunu biliyorum ki bu dünyada annen yoksa, anne olabilecek herkes ve her şey senin annen olsun istiyorsun
.
.
🌿sabır nerdeyse gidip alayım, ağacı varsa toplayayım, çiçeği varsa dikeyim, taşı varsa alıp boynuma asayım, sabır yağmur olup aksın altında ıslanayım
.
.
🌿Her geçen gün biraz daha kırılıyordum ve kalbimin çatırtıları geliyordu kulağıma. Senin de duyuyor olmanı ne çok isterdim
.
.
🌿İntikam; taş atama taş atmak değil, taş atanı unutmak, atılan taşı saklamaktı benim dünyamda
.
.
🌿O gün ağlayamadım. Zaten daha sonra hiçbir şeye ağlamadım. Anam ölmüş ağlamamışım, daha neye ağlayayım?
.
.
🌿Yalnızlık da bir işkence türü olarak kayıtlara geçsin, tecrübe ettim. .
.
🌿Acıyı çekerken çekiyorsun, anlatırken gözyaşların senden önce konuşuyor. Yıllar içinde alışıyorsun, her geçen gün daha çok alışıyorsun. Bir zaman sonra başkasının hikayesi gibi anlatmaya başlıyorsun, sanki sen yaşamamışsın, sen çekmemişsin gibi.
.
.
🌿Kendimi hissetmiyorum anne, sanki yokum, sanki kanım çekildi, sanki kalbim söküldü, belim büküldü anne, anne bul beni.
.
.
🌿Elbet bir gün onunla da ayrılacaksak, kavuşmak manasız geldi.
.
.
🌿Fakat kadınlar sadece omuzlarında taşımıyorlar, sırtlarına da biniyor, karınlarına da, kasıklarına da.
.
.
🌿Anladım ki;insanın en büyük düşmanı malıdır avukat hanim.
-AMARİL-
heeey, duymadım yazarı da kitabı da ama çok sevdim senin anlatttıklarınıı. okurum amariiil :)
YanıtlaSiloku mutlaka yazar harika :) çok samimi bir kadın instasından bak bi çok seversin :)
SilYazarın bu kitabını ve "Tarihi Hoşçakal Lokantası" kitabını severek okumuştum. "Abartma Tozu" da alınacaklar listemde. Bu yazarı ben de çok seviyorum ve uzun zamandır İnstagramdan takip ediyorum. Sen de harika anlatmışsın hem yazarı hem de kitabını. Teşekkürler :))
YanıtlaSilbeğenmenize çok sevindim :) teşekkürler :)
Silben de diğer kitaplarını okumak istiyorum.
Şermin Hanımı eskiden beri takipteyim, kelimelerle güzel oynar, yurdum insanını ama normal insanını anlatırken harikalar yaratır. Buna rağmen hiç kitabını okumamış olmam üzmekte ne ki sıra bir türlü gelmemekte :D kitapla, sevgiyle...
YanıtlaSilevet benim de sıra gelmeyecekti ama araya sıkıştırdım. dediğinize katılıyorum :)
SilKitabı duymamışım ben de ama adı enteresanmış :))
YanıtlaSilevet adı çok güzel ve ilk hikayenin adı :)
Silşahane ilk fırsatta okuyacağım ben de
YanıtlaSilokuyun mutlaka :)
Silaldıım okuycam bugünlerde oleeey :)
YanıtlaSiloku mutlaka çok güzel öyküler var. seversin tam sana göre :)
SilŞermin Yaşar'ı ben de İnstagram'dan tanıyorum. Önce çocuk yetiştirme ile ilgili kitaplar yazmıştı. Kendini geliştirip farklı alanlarda yazmaya başlamış demek ki. Denk gelirsem okumak isterim.
YanıtlaSilevet çok güzel yazıyor öykülerini :)
Silkendini harika yetiştirmiş bir kadın ve anne :)