Merhaba :) @kahvekokulukitaplar1 moderatörlüğünde @hayykitap ‘tan çıkan @dr_sevda_sarikaya ‘nın kitabı #yaevdeyoksam ‘ı okuduk.
Anılarınızın silindiğini, zamanla kendinizi idare edemeyeceğinizi
düşünün. Evlatlarınızı, eşinizi, anne babanızı ve hatta kendinizi bile
unutacaksınız. Aklınız ermeyecek, kendinize bakamayacak, laflarınıza hakim
olamayacak, ne olduğunu anlamayacak, nerede olduğunuzu kavrayamayacak ve hep
yabancılarla olduğunuzu sanıp korkacaksınız, herkesten şüphelenecek ve halüsinasyonlar
göreceksiniz. Ya evde yoksam, evime gitmek istiyorum diyeceksiniz. Aslında zaten
evinizde olduğunuzu bilemeyeceksiniz. Hayal edin ne kadar korkunç değil mi? Alzheimer
hastaları işte tam da bunu ve hatta daha fazlasını yaşıyor. Bu hastalık
toplumda tam anlamıyla bilinmiyor bunaklık denilip geçiştiriliyor. Aslında daha
çok bilgi sahibi olmalıyız. Bu durumda olan bir sürü kişi var. Hastalığı yaşayan
kişiye de zor ama ailesine daha zor bu hastalıkta. Aileye çok sorumluluk
düşüyor. İlgi ve sevgiyle bakılmaları gerek.
Kitap Alzheimer hastası annesine bakan, tüm hayatını onu memnun
etmeye adayan ama anların kıymetini anlayıp kendi mutluluğu için yaşamayı
öğrenmeye çalışan Sevgi’nin hikayesi. Bu hastalıkla mücadele eden anne kızın
hikayesi trajikomik bir dille aktarılmış. Hem güldüren hem duygulandıran bir
kitap.
Nebiş hastalanınca diğer kardeşleri sadece onun maaşını yemek
için sıraya girer ama annelerine bakmak istemezler. Sevgi eşinden boşanmış, 1
çocuğu olan erken emekli olan bir kadın. Annesine bakmak ona kalır. İlk başlarda
çok zorlanır. Annesinin hastalığını anlayamaz. Çocukken ve sonrasında annesi
ona hep kötü davranmış, sürekli onu üzen kırıcı cümleler söylemiş, bu da Sevgi’de
iyileşmeyen bir yara olarak kalmış. Annesinin numara yaptığını da ara ara
düşünür, onun en sevmediği çocuğunun kendisi olduğunu ve ona eziyet etmek için
bunları yaşattığını düşünür. Zamanla anlar ki bu hastalık fena bir şey, geri
dönüşü yok, hafızası silinir, geriye döner. Sevda zamanla annesine nasıl
bakacağını öğrenir. Bu sefer de çevredekiler sorun çıkartır. O kardeşlerine aşırı
sinir oldum, böyle evlat olmaz olsun yani. İki erkek kardeşinin aklı hep
annelerinin maaşında, ablasının aklı da onu hep aldatan kocasında, her seferinde
onu affetmesi de cabası.
Sevgi’nin annesiyle yaşadıklarını okurken Alzheimer hakkında
da çok şey öğreniyoruz kitapta. Alzheimer hastasına olan yaklaşımı, sohbeti,
evin düzenini ve daha pek çok şeyi okuyoruz. Mesela bu hastalar alıştıkları
düzen değişince çok korkuyorlar, zaten karışık olan zihinleri iyice dağılıyor. Siz
sinirinizi belli ederseniz onların da duyguları değişiyor. Bir konuya çok
takıntılı hale geldiklerinde dikkatlerini başka bir meseleye veya aktiviteye
çekebiliriz. Halüsinasyon gördüğünde veya korktuğunda mutlaka yanlarında
olduğumuzu hissettirmeliyiz. Bunlar gibi pek çok bilgiyi Sevgi’nin
yaptıklarından ve açıklamalarından öğreniyoruz. Benim hastalık hakkında bilgim
vardı ama hastalara nasıl yaklaşılması gerektiğini bilmiyordum. Bu kitapla öğrenmiş
oldum, daha da çok okumam gerek. Hemşirelik okuduğum için ilerde Alzheimer
hastalarıyla mutlaka karşılaşacağım. Ama toplum olarak da bilmemiz ve farkına
varmamız gereken bir hastalık bu.
Nebiş ve Sevgi’nin sohbetleri çok güzeldi. Nebiş’in hastalığı
dolayısıyla yaptıkları komik bir şekilde aktarılmıştı. Sevgi annesine bakarken
geçmişi hatırlar, annesinin ona dedikleri de yazıyordu kitapta, annesi argo
sözcük çok kullanmış oralar sinirimi bozdu. Evladına kötü davranmış ama ona
muhtaç kaldı. Sevdiği ve yere göğe sığdıramadığı erkek evlatları annesinin
halini hatrını sormadı bile. Hayatta yaptığımız şeylere dediğimiz cümlelere
dikkat etmeliyiz. Belki bize önemsiz gelir ama karşıdaki kişide telafisi mümkün
olmayan hasarlara yol açabilir. Sevgi yine de iyi üstesinden geldi. Annesinin hasta
hali ile daha iyi anlaşır ve geçmişten kalan o yaralarını iyileştirir az da
olsa. Bu arada Ahmet’le tanışır hastanedeyken. İkilinin ilişkisi hızlıydı sonra
bi duraklama evresi oldu sonrası da güzeldi ama ilişkileri çok ön planda değil.
Ahmet’le tanışınca kendisi için de bir şeyler yapması gerektiğini fark eder. Hayattaki
mutlu anları yakalamayı öğrenir. Kitabın sonunda gerçek kişilerin anıları var
ve oraları okurken çok duygulandım. Kitabı
sizlere de öneriyorum.
Kitabın yazarı Dr. Sevda Sarıkaya nöroloji doktoru ve Alzheimer üstüne çalışmış. Yıllarca hastalarında tecrübe ettiklerini harmanlayıp kurgulayıp bu kitabı yazmış. Daha çok insanın bu hastalığı tanımasını istiyor. Bence gayet iyi yapmış, kendisini tebrik ediyorum ve başarılarının devamını diliyorum.
Son olarak, lütfen bazı insanların hayatını karartan hastalıkları bilelim öğrenelim, onlara köstek olmayalım, dalga geçmeyelim. Alzheimer öyle bir hastalık ki. Bunu yaşamak kötü zaten, aileleri de zorlanıyordur, eğer yardımcı olmayacaksak onlara gereksiz yük etmeyelim. Allah hastalara şifa versin, ailelerine de bolca sabır...
evet etkileyici oldu. sen de belki okursun canım :)
YanıtlaSilooooo saol yaaaa :) ne etkileyici bir konu :)
YanıtlaSilkesinlikle :)
Sil