Merhaba :) @hayatim__kitap moderatörlüğünde @salonyayinlari ‘ndan çıkan #karanlıkta kitabını güzel bir grupla okuduk :)
Alman polisiye kitabı daha önce okudum mu hatırlamıyorum. Kitapta herkesin şaşırtıcı bulduğu bir başkarakter var: görme yetisini kaybetmiş bir kadın dedektif, Jenny Aaron. Jenny, seçkin bir polis biriminde görevli bir dedektif. Bir görev ters gidince gözlerini kaybediyor. 5 yıldır karanlık bir dünyada yaşıyor.
Zamanla gücünü başka duyularını keskinleştirmeye odaklanıyor, hafıza kaybı, görme kaybı ve babası ile sevdiği adamın kaybını atlatmaya çalışıyor. FlashSonar hakkında eğitim alıyor. Yani yankıyla yön bulabiliyor. Dilini veya parmaklarını şaklatarak, topuklu ayakkabısının sesiyle yönünü tayin edebiliyor, etrafındaki nesnelerin şekli büyüklüğü uzaklığı hakkında fikir sahibi oluyor. Bu gerçekten çok ilginç ve ilk kez duydum, gerçekten bu yöntemi kullananlar varmış.
5 yıl sonra Jenny’ye, bir tutuklunun yüksek korumalı hücresinde
cinayet işlediği ve cinayeti sadece Jenny’ye itiraf edeceğini söyleyen bir
telefon geliyor. Jenny eskiden çalıştığı birime geri dönüyor. Acımasız ve kin
dolu bir katil ile uzun bir mücadeleye girişiyor. Katil ne kadar acımasız olsa da
Jenny de bir o kadar cesur ve azimli. Jenny’nin geçmişinde gizli olan bu
katilin nelere sebep olduğunu okuyoruz.
Kitabın kapak tasarımı ve tanıtım yazısı ilgi çekici. Kitabın
ismi kapakta Braille alfabesiyle de yazılmıştı bu detay çok hoş. Serinin ilk
kitabı ve çok detay verilmiş, kitap 512 sayfa, geçmiş sahneler de vardı. Bazen geçmişte
miyiz şimdide mi anlayamadım. Kitabın çevirisinden mi yoksa yazardan kaynaklı
mı bilmiyorum ama çok fazla anlatım bozukluğu ve yazım hatası vardı. Kitabın 2.baskısında
bu durumlar düzeltilir umarım. Bu anlaşılmazlıklardan ötürü kitaba adapte
olamadım. Altı çizilecek güzel alıntılar vardı ama dediğim gibi anlatım
dilindeki sorunlar kitaba ısınmamı engelledi, aslında konusu güzel ama sekteye
uğradı okumam.
Son 100 küsur sayfa kalınca aksiyon arttı. Jenny’nin katille savaşı, hiç bilmediği bir yerde yolunu bulup kendini savunmaya çalışması çok iyiydi. Göz önemli bir duyu organı ama insanın o olmadan da kendi başına yaşamayı öğrenebileceğini, kendini eğiterek diğer duyularını kuvvetlendireceğini yazar güzel izah etmiş. Önemli bir farkındalık oldu bu benim için. Özellikle yankıyla yön bulabilmeleri çok etkileyici. Her ne olursa olsun daha iyi yaşamak için çabalamalıyız. Ayrıca hayata tek açıdan bakmamalı, bizimle aynı şartlara sahip olmayan insanları da fark etmeliyiz.
Şıklatma ile etrafındakileri fark etme meselesini Yeraltı Günlükleri serisinde görmüştüm ilk kez. Kitap ilgimi çekti ama anlatım bozukluğu büyük bir sorun :(
YanıtlaSilevet sonraki baskıda düzelir umarım.
Silne zamandır polisye okumadım. denemeli yeniden
YanıtlaSilsevgiler
alman polisiyesiii oluur uyaar :)
YanıtlaSil