İlk Yayınlanma Tarihi: Şubat 1829
Yazar: Victor Hugo
Ülke: Fransa
Türler: Roman, Romantizm, Korku Kurgu
***
Merhaba her ay @kitapbugusu öncülüğünde #kitapbugusuokumagrubu
ile @koridoryayinlari ndan bir eser okuyoruz. Bu ay Victor Hugo’nun 20’li
yaşlardayken yazdığı bu harika klasiği seçtim. Okurken beni çok düşündürdü,
zaten bu idam konusunda düşünürüm,
sorgularım denk geldikçe.
İsmini ve suçunu bilmediğimiz bir gencin idamını bekleme anlarına tanık oluyoruz. Tüm kitap boyunca onun düşüncelerini okuyoruz, çok az sohbet var. Bu gerçekten büyük bir başarı. Tek bir karakterin iç dünyasını, genelde tek mekanda geçenleri harika anlatmış yazar. Ben Sefiller’i ortaokuldayken okumuştum ama uzun versiyonunu yine okuyacağım, o zaman da sevmiştim yazarın tarzını. Zaten zamana meydan okuması bu yüzden, harika bir anlatıcı.
Hugo, idama karşı birisi. İdamı izlemekten zevk alanları, adalet sisteminin insanları öldürmeye ne kadar kolay karar verebildiğini eleştiriyor kitabında. Suç işleyenlerin ıslah edilmesini savunuyor, onları yok etmeyi değil. Ben de aynı fikirdeyim. Bazı suçlar çok kötü evet öfkeyle onların ölmesini istemekte haklıyız bazen, ama düşünürsek; o acımasız suçu işleyene ölüm hediye gibi, ömür boyu özgürlükten mahrum bırakmak onlara en büyük cezadır. Ayrıca idam caydırıcı değilmiş, Hugo kitabın önsözünde bundan da bahsediyor. Bir de en büyük risk şu, insanın adaleti her zaman adalet değil, masumken cezalandırılan kişi de çok fazla. Eğer idam gelirse asılsız yere veya iftira ile öldürülen çok olur, bu hep böyle olagelmiş.
Kitabın çok uzun bir önsözü var ama hepsini dikkatle okuyun. O
dönemde yaşananları özetlemiş Hugo ve türlü acımasızlıkları okurken kanım
dondu. Giyotinle öldürülmek ve asılarak öldürülmek de çok kötü. Bazen giyotinin
bıçağı tam kesmiyormuş, insanlar feryat ediyormuş, bir an önce öldürmek için
yapılanlar ürkütücü. Kitabı bitirince
başa dönüp o kısımları yine okudum. Gerçekten çok fena şeyler yaşanmış.
Kitapta kahramanın yerine koydum kendimi. Öyle bir anlatılmış ki. İlk başlarda diyordu kürek cezasındansa ölmek daha iyidir diye ama sonradan ölüme yaklaşınca hayatın kıymetini fark etti ve ölmemek için yalvardı. Yaşadığı o korkunç hisler çok fena. Aşırı etkilendim. Ölüm gününü ve saatini bilerek yaşamaya çalışmak o kadar üzücü ki. Geride kalan 3 yaşındaki evladı, hasta annesi ve karısını öğrendiğimizde durum daha da kötüleşiyor.
Hugo’nun hümanizm
yaklaşımı, kitabı kahramanın ağzından yazması o dönemde ilklerden biriymiş.
İnsanlar idama mahkum olan bu adamın düşüncelerini okuyunca sorgulamışlar,
üzülmüşler, bu kitap önayak olmuş ve
nihayet Fransa’da 1981’de idam kaldırılmış. Türkiye’de ise 1984 yılından bu
yana fiilen, 2004 yılından bu yana da hukuken idam yasağı kaldırılmış.
Sürükleyici, akıcı ve etkileyici bir kitap. Herkesin okuması gereken kitaplardan. Kesinlikle tavsiye ediyorum.
Güzel bir kitap, ilgimi çekti. Siz de çok güzel tanıtmışsınız. Evet, belki ölümü hak eden bazı suçlar var fakat dediğiniz gibi ölmek bazıları için mükafat. Ben iki yönden düşünüyorum. Birincisi, evet akıl sağlığı yerindeyken idam cezasını gerektiren bir suç işleyen birine idamla ölüm mükafatı verilmemelidir. İkincisi, suça teşvik eden nedenler ve suçlunun akıl sağlığı yönünden incelenmesi gerekir. Bu ikinci kısımda devletin en az suçlu kadar sorumluluğu vardır. Üçüncü olarak masum insanların ya da siyasi, fikir ayrılıklarından dolayı bazı insanların idam edilmesi sayılabilir ki bu da en korkunç olanı.
YanıtlaSilSon günlerde idam cezasının yeniden uygulanmak istemesi nedeniyle tanıttığınız kitap aradan yıllar geçse de güncelliğini korumuş oluyor.
teşekkürler :) evet çok haklısınız. aklımdakileri özetlemişsiniz resmen. bence de bu 3 yönden bakılınca kitabı daha iyi anlıyoruz, geçmişi geleceği düşünüp bağdaştırıyoruz. kitap güncel her daim özellikle de şu zamanda yeniden tartışılıyor idam. Doğru bir zamanda okudum, o yüzden de çok düşündüm zaten.
SilKızım okuudu. bende düşünüyorum okumayı. idamla ilgili benim fikrim çok vahşi bir cezalandırma yöntemi bence. ve geri döndürülmez bir ceza ya gerçekten suçlu değilse. korkunç korkunç
YanıtlaSilmutlaka okuyun beğenirsiniz. evet geri dönüşü yok ve ya masumsa gerçekten bu çok kötü olur.
SilKitabı okumak istedim Hilalciğim. Çok önemli bir mesele zira. Teşekkürler 😊🤚
YanıtlaSilrica ederim :) kesinlikle okuyun, çok önemli
Silokumadım ama okunurmuş tenk yuuuu :)
YanıtlaSilkesinlikle oku senin de fikrini merak ettim şimdi :))
Silkitabı okuyup, tiyatro oyununu da izlemiştim. dönemin ne denli karanlık olduğunu gözler önüne seriyor. birinci tekil şahsın ağzından yazıldığından tüm duygular derinden hissediliyor.
YanıtlaSilevet kesinlikle anlatımı derinden etkiliyor. tiyatrosunu izlemeyi ben de çok isterim :)
SilVictor Hugo'yu çok severim. Yazarı uzun zamandır okumuyordum. Hasreti bu kitapla dindirmeyi düşünüyorum :-)
YanıtlaSilçok iyi bir fikir :)
SilŞiirleri ve oyunlarıyla edebiyat dünyasında önemli bir yere sahip olan Victor Hugo, Bir İdam Mahkûmunun Son Günü eserinde, idam cezasına gerçekçi ve protest bir tutumla yaklaşmaktadır.
YanıtlaSilVictor Hugo, 1829 yılında yayımlanan Bir İdam Mahkûmunun Son Günü’nü yazdığında 26 yaşındaydı.
Genç yazar, ölüme mahkûm edilen bir insanın son gününü büyük bir ustalıkla anlatarak kamu vicdanını etkilemeyi ve idam cezasına karşı bir protesto hareketi başlatmayı amaçlamış, başarılı da olmuştur.
Kitaptan altını çizdiğim alıntılar:
İntikam almak bireyseldir, cezalandırmak Tanrı’ya hastır.
Sakar ve kör bir ceza usulü, her halûkarda masumları cezalandırır.
http://www.ebrubektasoglu.com/yazi/victor-hugo-bir-i%cc%87dam-mahku%cc%82munun-son-gu%cc%88nu%cc%88/