Yazar: Karen Thompson Walker
Orijinal adı: The Age of Miracles
Çevirmen: Cem Demirkan
Yayınevi : Pegasus
Sayfa Sayısı: 320
Baskı Yılı: 2014
Tür: Fantastik
***
KİTABIN TANITIMI:
California'da sıradan görünen bir cumartesi sabahında Julia ve
ailesi, dünyanın dönüşünün yavaşlamaya başladığını öğrenir. Günler ve geceler
gittikçe uzamakta, yerçekimi kuvveti değişmekte ve doğa yok olmaktadır. 11
yaşındaki Julia ve tüm insanları yepyeni bir dönem beklemektedir.
"Gerçekte ne kadar az şey bildiğimiz hâlâ beni hayrete
düşürüyor… Belki de benim ve ailemin başına gelenlerin yavaşlamayla hiçbir
ilgisi yoktu. Mümkündü ama zannetmiyordum. Hem de hiç."
"İşte hayal gücü budur. Karen Thompson Walker dehşet
verici bir gelecek ile günümüzün zekice ve güçlü tasvirini bir kurguda
başarıyla bir araya getirmiş."
-Amy Bloom -
"Karen Thompson fantastik bir düşünceyi işleyip onu
çarpıcı
bir şekilde gerçekçi kılmayı başarmış."
-Karen Russell-
KİTAP YORUMUM:
Güzel bir konusu ve güzel karakterleri vardı. Olağan dışı bir
olay karşısında olaydan çok insan psikolojisini ele alıyordu. Belki aksiyon
sevenler bu kitaptan sıkılır. Konusuna göre sürekli bir macera olacak mı diye sayfaları
çevirebilirsiniz ben de ilk başta öyleydim. Çok fazla olay olmadı. Ama zaten
yazar olayları değil de bize bir ders vermeyi, her gün var olan düzenin
değerini bilmediğimizi anlatmaya çalışmış.
Zaten bir yerden sonra olaylara değil cümlelere kapıldım. Hiç sıkılmadım,
yazarın anlatımı çok güzel. Ama tek kitabı bu galiba. Sakin bir kitap olmasına rağmen
çok etkileyiciydi. Mesela kitabı okumayı bıraktığım zamanlarda kısa süreliğine
zaman mekan karıştırdım. Sanki bizim dünyamızda yavaş dönüyormuş ve ben de
Julia ile aynı kaderi paylaşıyormuşum gibi :)
Ben beğendim güzel bir kitaptı. Bence bir yerde rastlarsanız
ya da hala okunmayan kitaplar köşesinde duruyorsa yoğun bir zamanınızda
okuyabilirsiniz. Olayların baş döndürücü hızı yok. Genel olarak sakin ve yeni
duruma alışmaya çalışan, hayatlarını yeniden düzenleyenlerin hikayesi bu. Yani insan
ilişkilerini, kıyamet sonrası bir duruma verdikleri tepkileri anlatmaya
çalışmış yazar ve başarmış da bence :)
Zaman, ne kadar hızlı geçiyor hiç farkında değiliz. Saniyeler içinde
tüm dünyada bizim hiç haberdar olmadığımız şeyler yaşanıyor. Doğumlar, ölümler,
kazalar, doğal felaketler, mutluluklar, üzüntüler, başarılar ve daha neler
neler… Bunların hepsi bir ana sıkışıyor. Herkesin ayrı derdi var. Ama biz hep
kendimizde takılıp kalıyoruz. Başkaları ve dünya hele ki geçen zaman hiç
umurumuzda değil. Halbuki zaman o kadar değerli ki. Bu kitapta varlığını
bildiğimiz ama umursamayıp unuttuğumuz zaman ele alınmış.
Bir gün 24 saat ama bu kitapta günler uzuyor, 25 saat, 32
saat, 48 saat, 72 saat… Günlerin
saatlerinin artmasının ne önemi var diyebilirsiniz. Ama denge bozuluyor,
dünyanın dönme hızı yavaşlıyor.
Fazla gün ışığına ya da karanlığa dayanamayan bitkiler ölmeye
başlıyor, bir zaman sonra güneş insanları yakmaya başlıyor. bu yeni düzene
alışamayan insanlarda Sendrom dedikleri bir hastalık baş gösteriyor. Radyasyon
artıyor, kuşlar, deniz canlıları, bitkiler, hayvanlar, insanlar ölmeye
başlıyor. İnsanlarda ruhsal bunalım ve öfke sorunları başlıyor, suç oranı
artıyor. İnsanların düşünmek için daha çok zamanı olmasına rağmen. Yıllar sonra
bile anılar kolayca hatırlanabiliyor. Yer çekimi değişiyor. Ne kadar korkutucu
değil mi?
Bu olay yaşandığında 11 yaşında olan Julia. Ama Julia’nın
gelecekteki hali anılarını anlatıyor yani çocuksuluk yok. Çok anlamlı cümleler
var. Her zaman sahip olduğumuz ama farkına varmadığımız bizi insan yapan
değerlerden çok güzel bahsediyor.
Julia ve ailesi yine 24 saatlik düzene uyuyorlar çoğu insanın
yaptığı gibi ve karanlıkta bile okula gidiyor yani. Gündüz ve gece anlamını
kaybediyor. Etraf zifiri karanlıkken onlara göre sabah oluyor ve bu düzene
uymak zorundalar. Bir de gerçek zamancılar var. Güneş doğunca kalkan, batınca
uyuyanlar. Artan her saate rağmen vücutlarının dayanabileceğini savunanlar, ama
bunlar bir zaman sonra dışlanıyor. Kitap Julia ve ailesi etrafında
gerçekleşiyor. Zaten pek bir macera olmuyor. Bir de onun sevdiği çocuk Seth
Moreno var keşke yazar ona daha çok yer ayırsaydı. Çok gizemli ama tanıdıkça
sevilen bir karakter. Julia çok akıllı ve içine kapanık bir kız. Daha fazla
bahsedemem konudan yoksa spoiler olur.
Bence okuyun. Çıkarılacak çok güzel dersler var. Dünya gittikçe
yavaşlamaya devam ediyor ve dediği gibi hiçbir şey eskisi gibi olmuyor. Ben bu
olayla ilgili daha çok şey öğrenmek isterdim ve giden bir kişinin geri
dönmesini (okuyanlar kim olduğunu bilir) ama mümkün değil…
Dediğim gibi çok fazla aksiyon ve savaş bekliyorsanız beklemeyin
:) Ama kitabın konusu ve verdiği düşündürdüğü fikirler güzeldi. Üzerinde biraz
da olsa düşünülmesi gereken bir kitaptı. Ben sevdim farklı bir tecrübe oldu :)
ALINTILAR:
"Başta farkına varamadık, hissedemedik."
“Daha sonra o ilk günleri düşündüğümde aslında yanlış şeyler yüzünden endişelendiğimizi görüyorum: ozon tabakasındaki delik, buzulların erimesi, Batı Nil virüsü, domuz gribi ve katil arılar. Ama gördüğüm kadarıyla başımıza gelen asla endişelendiğimiz gibi olmuyordu. Gerçek felaketler her zaman farklıydı – öngörülemez, tedbir alınamaz ve bilinemez.”
“O zamana kadar asıl büyük felaketlerin, olmasını beklediklerin değil de beklemediklerin olduğunu öğrenmem gerekirdi.”
"Milyonlarca uğur böceği sahaya inince futbol maçımız iptal edilmişti. Güzellik bile çok fazla olduğu zaman ürkütücü olabiliyordu. "
''Bu hayatta yapmak zorunda olduğun tek şey ölmektir,'' diye cevap verdi Bayan Pinsky. Bu onun en sevdiği sözlerinden biriydi. ''Kalan her şey seçimine kalmıştır.''
“Bay Jensen bir zamanlar bize paralel evrenler olduğunu anlatmaya çalışmıştı, erişilemez ama gerçektiler ve orada her şeyin gerçekleşmesi mümkündü. Burada olmayan her şey başka bir yerde oluyor, her seçenek farklı bir evrende farklı şekilde yaşanıyordu. Ama bu dünyada, en azından şimdilik, tek bir sonuç vardı.”
“Kendimi yalnız hissettim. Araba tekrar hareket ettiğinde belki de ilk kez aileme bir şey olursa bu dünyada yapayalnız kalacağım aklıma geldi.”
“Doğaçlama yaptık. Uyum sağladık. Oldurduk.”
“Eski 24 saatlik saatlerin 12 saatlik dilimleri artık gözümüze tuhaf görünmeye başlamıştı. Zamanında böyle basit şeylere nasıl olmuş da inanmıştık?”
“Işık gündüzden, karanlık ise geceden koparıldı.”
“Yeni günler ilk başta bize ne kadar tuhaf gelse de eski günler de çok geçmeden yabancı gelmeye başlamıştı.”
“Gittikçe daha tedirgin olmaya başlamıştım. Sürekli irili ufaklı felaketlere ve her köşede bizi beklediklerini hissettiğim hüsranlara karşı tetikte olan bir kız.”
“O gün okulun son günüydü, hatırladığım en sessiz son gündü.”
“Aşk biter ve insanlar bıkar, zaman geçer, dönemler sona erer.”
“Gerçekte ne kadar az şey bildiğimize hala hayret ediyorum.”
“Ama geçmiş çok uzun, gelecek ise çok kısaydı.”
“Kimi zaman en hazin hikayeler en az kelimeyi gerektirir.”
“Parmaklarımızı yaş betona batırıp bildiğimiz en doğru ve basit şeyi yazmıştık – isimlerimizi, tarihi ve şu kelimeyi: Buradaydık.”
-AMARİL-
Bu kitabı ben de geçen yıl kitap fuarında görmüş ve çok beğenmiştim, ama tabi biraz daha araştırmadan almak istememiştim. Şimdi yorumunu okuyunca fark ettim ki iyi ki önceden almamışım; çünkü yanlış bir beklenti içinde olacaktım kitaba karşı. Fakat şimdi yorumunu okuyunca kitaba ısındım ve onu daha çok sevidim, hele alıntılar o kadar güzel ki... En kısa zamanda okumak istiyorum, yazı için çok teşekkürler :)
YanıtlaSilŞevvalcim, ne demek ben teşekkür ederim asıl :)
SilEvet herkes farklı beklentilerle başlamış ve hayal kırıklığına uğrayıp sevmemiş bende o yüzden böyle anlattım ki bu haliyle onu daha çok sevsinler. Gerçekten kitap çok farklı ve güzel umarım siz de en kisa zamanda okursunuz :)
Evet alıntılara ben de bayıldım gerçekten öyle çok fazla güzel söz var ama hepsini yazarsam olmazdı ;)
O hissi çok iyi biliyorum, insan neredeyse tüm kitabın altını çizmek istiyor bazen :))
SilAynen, gerçekten harika kitaplar ve harika cümleler var. Cümlelerde kendini kaybetmek harika bir duygu gerçekten de :) :D
SilAldığım bir kitabın ayracında bu kitap vardı ayraçtaki yazıları okudum çok hoşuma gitti hemen gittim kitabı aldım şu an ortalardayım ama hoşuma gitti sevdiğim tarz bir kitap olduğu içinmi bilmiyorum ama bence güzel
YanıtlaSilEvet bencede güzeldi. Okuduğuna o pişman olmazsın :)) iyi okumalar ☺
Sil