Yazar: James
Dashner
Çevirmen: Selim
Yeniçeri
Orijinal adı: The
Eye of Minds
Yayınevi: Pegasus
Yayınları
Sayfa Sayısı: 304
Baskı Yılı: 16
Mart 2016
Seri adı ve sırası: The
Mortality Doctrin #1
Türü: Fantastik,
Young Adult, Bilim-Kurgu, Edebiyat, Distopya, Macera, Gizem
KİTAP TANITIMI:
SanalAğ'a hoş geldiniz.
En çılgın hayallerinizin… Ve en korkunç
kâbuslarınızın ötesinde bir dünya. Kim kurallara göre oynamak ister ki?
Gerçek
dünyadan kaçarak geleceğin sanal dünyasına sığınan Michael, SanalAğ'da
arkadaşları Bryson ve Sarah'yla oyunlar oynayıp Derin'e gireceği günü
beklemektedir. Ve yakın zamanda şahit olduğu bir olay sonrasında arkadaşlarının
desteğine her zamankinden çok ihtiyaç duymaktadır.
SanalAğ Güvenliği genç oyuncunun kapısını
çaldığında, oyuncular arasında dehşet saçan terörist Kaine'i bulmak için onun korsanlık
yeteneklerini kullanmak istedikleri ortaya çıkar. Bu uğurda arkadaşlarıyla
Yol'a adım atan Michael, fiziksel ve zihinsel mücadeleler sonucunda çok fazla
kayıp, acı ve yorgunluk yaşayacaktır. Üstelik attığı her adımda, kafasını
kurcalayan soru daha da belirginleşecektir: Bu evrende kim gerçek insan, kim
sadece bir koddan ibarettir?
Oyun Başlasın.
"Dashner bir kez daha hiçbir şeyin
göründüğü gibi olmadığı?distopik bir dünya yaratmış."
-VOYA-
"Dijital çağın yeni nesli için ilgi
çekici bir hikâye."
-Kirkus Reviews-
"Dashner'ın yeni serisi SanalAğ'ın ilk
kitabı karşı konulmaz bir tecrübe sunuyor."
-Publishers Weekly-
"Dashner'ın kendine has üslubunda
kaleme aldığı bu hızlı ve okuru içine çeken romanın tek kötü tarafı, devamını
beklemek olacak."
-Booklist-
"Dashner hayal kırıklığına
uğratmıyor."
-The School Librarian, Stephen King-
"Tam bir adrenalin patlaması."
-School Library Journal-
"Macera ve şaşırtmaca dolu… Sayfaları
merakla çevireceksiniz."
-fanboynation.com-
"Dashner'ın sürükleyici son romanından
kesinlikle memnun kalacaksınız."
-BookPage-
Junior Library Guild Seçkisi
YALSA Gençlerin Seçtiği En İyi 10 Kitap
Listesi
KİTAP YORUMUM:
James Dashner'dan yeni bir seri...
Kitabı az önce
bitirdim ve sonu çok ilginçti. Kitabın farklı bir konusu vardı. İnsanlar gerçek
yaşamlarında Tabut denilen alete girip SanalAğ’a bağlanıyorlar. Seviye seviye
oyunlar oynayıp, gerçek hayattaymış gibi yaşıyorlar. Bilgisayar oyununu düşünün
ama siz bedenen orada oynayacak, yemek yiyecek ve savaşacaksınız. Oyunda ölüm
var ama Öz’ün saklandığı için gerçek hayata dönüyorsun. Sadece o seviyeyi
tekrar oynamak zorunda kalıyorsun.
Baş karakter
Michael ve onun arkadaşları Sarah ve Bryson. Hepsi en yetenekli genç oyuncular
ve korsanlık da yapabiliyorlar. SanalAğ’da Kaine adlı bir terörist var. İnsanların
oyundayken beynini boşaltıp onları kişiliksiz hale getiriyor. Bu insanlar
uyandıklarında hiçbir şeyi hatırlamıyorlar ya da ölüyorlar gerçek hayatta. Sanalağ
Güvenliği (SAG) Michael ve arkadaşlarına Kaine’yi bulma görevi veriyor.
Kaine çok tehlikeli bir oyuncu. Sanalağ’ı kendine göre tekrar düzenlemiş ve karakterlerin onu bulmak için Yol adı verilen çok tehlikeli yerlerden geçmesi gerekiyor. Ayrıca SanalAğ’da hiçbir şey göründüğü gibi değil. Herkes gerçek insan değil, bazıları insan gibi görünen ama sadece kod olan Tanjant’lar.
Kaine çok tehlikeli bir oyuncu. Sanalağ’ı kendine göre tekrar düzenlemiş ve karakterlerin onu bulmak için Yol adı verilen çok tehlikeli yerlerden geçmesi gerekiyor. Ayrıca SanalAğ’da hiçbir şey göründüğü gibi değil. Herkes gerçek insan değil, bazıları insan gibi görünen ama sadece kod olan Tanjant’lar.
Aksiyon çok fazlaydı.
Ama kitap ilk başlarda beni pek sarmadı, keyif alamadım. Çok fazla heyecan
yaşamadım. Ama sonlara doğru kitap çok farklı yerlere gitti. Kaine’yle ilgili
bir şeyi tahmin etmiştim ama en sonda tahmin edemeyeceğim bir şey oldu.
Labirent serisini
çok seviyorum. Bu seri de güzel yerlere gidecek, sonundan belli :)
Kitapta bir
gerçeklik bulamadığım için ilk başlarda pek sevemedim. Yani bir sürü kez
ölebiliyorlardı ama geri geliyorlardı. Fantastik bir kitap elbette böyle şeyler
olacak. Labirent te de imkansız şeyler vardı ama bir gerçeklik hissi de vardı. Karakterler
gerçekten yaşam savaşı veriyordu. Bu kitapta da sonlara doğru beklediğim
gerçeklik geldi :)
2. Kitap çok daha
güzel olur. Yazar yine kendini aşacak bu seriyle. Gerçekten de hiçbir şey
göründüğü gibi değildi. Sonu çok farklıydı… Karakterler arası iletişim çok güzeldi, gerçekten dosttular ve zor anlarda da beraberlerdi. Ancak sonunda Michael yalnız kalmak zorunda kaldı, oralarda gerilim arttı zaten.
Bence okuyun :) Ama dediğim gibi beni Labirent kadar etkilemedi. Fakat serinin 1. kitabı olması dolayısıyla da böyle olmuş olabilir. Çünkü tamamen sanal bir dünyada geçiyor kitap. Alışmam da uzun sürdü, kitap da ince ve bitti hemen. Yine de okuyun distopya fantastik severler bu kitabı da sever.
Kitapta bahsedilmeyen
bir şey vardı ki bence o çok önemli. İnsanlar neden SanalAğ’a ihtiyaç duydular?
Böyle bir duruma ne sebep oldu? Yani bu distopik dünyanın oluşma sebebi ne?
Umarım bu
soruların cevabı 2. Kitapta olur. Çünkü insanları böyle yaşanılabilir teknolojik
hayata iten sebebi öğrenmek istiyorum. Teknoloji çok gelişebilir. Herkes
ölmeden bir sürü eğlenceli, korkunç, farklı tecrübe yaşamak isteyebilir. Ölmek
kavramı soyutlaşabilir. İsteyen istediği gibi yaşayabilir. Ama bu aşamaya nasıl
geldiler? Asıl merak ettiğim bu.
Teknoloji gerçekten
ürkütücü derecede gelişiyor. İnsanlar sürekli yeni şeyler üretmek ve hayatı
daha kolay kılmak için uğraşıyor. Ama ya bizim ürettiğimiz yapay zekalar,
bizden daha akıllı olurlarsa? Ya insanlar kendi ürettikleri yapay zekaya köle
olurlarsa? Böyle kitaplar okuyunca bu tür şeyleri düşünüyorum işte :) Ne kadar şey
icat etsek de insanlığımızdan parçalar kaybetmeyiz. Bu dünyayı ben yarattım
kibrine sahip olmayız umarım. Ayrıca hepimizin insan olduğunu ve sadece bir
tane Dünya’mız olduğunu unutmayız inşallah…
-AMARİL-
Bir James Dashner hayranı olarak bu kitabın yorumunu çok merak ediyordum, bir türlü fırsat bulup alamamıştım; paylaşımını görünce çok mutlu oldum. Açıkçası konusunu çok ayrıntılı incelememiştim ama seni yorumunu okuyunca benzer temanın kullanıldığı çok fazla senaryo bildiğimi fark ettim. Özellikle 'Code Lyoko' adlı Fransız yapımı çok sevdiğim ve hayranı olduğum bir çizgi film vardı. Konusunun bu kadar benzemesi iyi mi kötü mü bilemedim ama sonuçta kitap James Dashner'ın; kesinlikle şansı hakediyor! :)) Paylaşım için çok teşekkürler, bu arada Code Lyoko' yu da şiddetle tavsiye ederim :)))
YanıtlaSilEvet pek çok kişi kitabın konusunu bir şeylere benzetmiş. Hatta bazıları konunun çalıntı olduğunu söylüyor. Ama benim için fark etmez sonuçta bu bir seri ve ilk kitabı benzer konu da olsa sonradan çok farklı şeyler olacağına inanıyorum :) Müsait olduğum zaman Code Lyoko'yu izlerim inşallah. Tavsiye icin ve guzel yorumun için teşekkür ederim Şevvalciğim 😊😀☺ ve evet James Dashner yazarsa ben de kesin okurum ;)
YanıtlaSilHaklısın, sonuçta James Dashner :) Ben de sana katılıyorum, çalıntı olabileceğini düşünmüyorum, sonuçta film ve kitap sektöründe çok fazla benzer şeyler ortaya çıkabiliyor. Önemli olan bir konudan esinlenilse bile ortaya güzel ve özgün yeni bir şey çıkarabilmek diye düşünüyorum :)) Sonuçta labirent serisinden biliyoruz yazarımızın maharetlerini :)) Umarım en kısa zamanda ben de okuyacağım, tekrardan sevgiler :))
SilAynen tam düşündüklerimi yazmışsın =) Labirent serisi en sevdiklerimden zaten.
SilBir an önce oku ben de senin yorumunu merakla bekliyorum :) ☺
Ben de tekrar teşekkür ederim :))
Gerçekten konusu itibariyle Lyoko Kodu'na inanılmaz benziyor. Cine5 miydi Kidz TV miydi bir kanalda görüp izliyordum şu koca yaşımda. Türkiye çizgi dizi sektöründe baya güncel gidiyor ama 2000'lerde bu şekilde değildi, Lyoko Kodu eski bir yapımdı geç de olsa görebildik ekranlarda. Her neyse kitaba gelecek olursak ilgi çekici duruyor. Hep Lyoko Kodu'nun bir kitabı olsa da okusam derdim. Kitap kurdu olarak tabii önce kitabı sonra çizgi dizisi izlemek isterdim işin aslı da her neyse. Tavsiye için teşekkürler
YanıtlaSilBir şey degil :) Kitap konusu itibarıyla farklıydı Dashner ın kitabı olduğundan okudum hemen ;) Bu arada kitabın 2.si çıktı. Ama alamadım daha zaten okuyamam şu an. Code Lykoyo yu araştırdım. Konusu gerçekten benziyor. Belki küçükken izlemisimdir ama hiç hatırlamıyorum. Boş vakit bulursam izlerim. Çocuk Olmak her zaman için gerekli bence. Arada çizgi filmler izleyince insan daha mutlu oluyor çocukluğumuza dönmüş gibi oluyoruz ;))
Sil