Yazar: Marissa Meyer
Çevirmen: Beril
Tüccarbaşıoğlu Uğur
Yayınevi :Artemis Yayınları
Sayfa Sayısı: 560
İlk Baskı Yılı :
2015
Türler: Aşk Romanı, Bilim
Kurgu, Genç Yetişkin Edebiyatı, Distopik Kurgu
KİTAP TANITIMI:
Daha ufacık bir kız
çocuğuyken, cadı onu ne kapısı ne de merdiveni olan bir uzay uydusuna hapsetti.
Gelecekte bile, Kuleye Hapsedilen Genç Kızlar Var...
Cress, Cinder'ı Kraliçe
Levana'nın hain planlarından haberdar etmek için her şeyi göze almıştı. Ancak
ufak bir sorunu vardı. Çocukluğundan beri, hapsedildiği bir uyduda yaşıyordu ve
ona eşlik eden tek şey internet bağlantılı ekranlardı. Elinde yalnızca bu
ekranlar olunca, Cress'in de efsanevi bir hackera dönüşmesi kaçınılmazdı.
Bütün Dünya; Cinder, Kaptan
Thorne, Scarlet ve Wolf'un peşindeydi. Onlar ise Levana'nın planlarını altüst
etmek için Cress'i esir tutulduğu uydudan kurtarmaya ant içmişti. Ancak bir
şeyler ters gitti ve ekip üyeleri uzayın ortasında birbirlerini kaybetti.
Kraliçe Levana ise hiçbir şeyin İmparator Kai ile düğününü engellemesine izin
vermemeye, dolayısıyla Cinder'ın peşini bırakmamaya kararlıydı.
Cress, Scarlet ve Cinder,
Dünya'yı kurtarmaya gönüllü olmamıştı. Yine de Dünya'nın tek umudu Cress,
Scarlet ve Cinder'dı.
(Tanıtım Bülteninden)
KİTAP YORUMUM:
Merhaba :)
Öncelikle LGS’ye
girenlerin sınavı umarım iyi geçmiştir ve hakkınızda hayırlısı olur inşallah.
YKS’ye de az
kaldı. 2 yıl o stresi çekmiş biri olarak sizleri çok iyi anlıyorum. Son günlerinizi
iyi değerlendirin ve stres yapmamaya çalışın. Her şey güzel olur inşallah :)
Bu seriye çok uzun
bir zaman ara vermiştim. Sınavlar, okul falan filan derken yıllar geçmiş. 2016
da yorumlamışım ilk iki kitabı.
*Cinder’in yorumu
için buraya tıklayın.
CRESCENT , HİLAL demekmiş. Karakterimizin tam adı Crescent Moon. Herkes kısaca Cress diyor ama.
Bayağı kalın bir
kitap. Tabi serinin en kalın kitabı Winter gibi değil :)
Bu seriyi çok
seviyorum gerçekten. Çocukluğumu hatırlatıyor ve birçok kişide bu yüzden
seviyordur eminim.
ilk iki kitabı okumayanlar bu yorumumu okumasın. Kitapları okuyunca gelebilirsiniz :)
Cress, Rapunzel
masalının teknolojiyle ve o fantastik dünyayla harmanlanmış hali ;)
Cress, küçücük bir
çocukken uzay uydusuna hapsedilmiş. Bir Kabuk. Yani Aylılar sihir yapamayanlara
kabuk diyorlar. Levana’nın hain planları sonucunda kabuklar toplatılıp onlar
üstünde deney yapılıyor. Ama Cress’i bu uyduya hapsediyorlar. Elinde sadece
bilgisayarlar var ve o da bir hackera dönüşüyor. Harika bir hacker oluyor. Dünyalıları
gözetliyor ve onların başına kötü şeyler gelmesine aracı oluyor. Bu yüzden de
kendini çok kötü hissediyor.
Cinder ve ekibini buluyor ve onlara Levana’nın
planlarından bahsediyor. Onlar da şüpheci olsalar bile Cress’i kurtarmaya karar
veriyorlar. Ancak Cress’i kurtarırlarken hepsi birbirini kaybediyor.
Cress aşık
olduğu Kaptan Thorne ile kalıyor. Bir felaket sonrası Thorne görme yetisini
kaybediyor. Cress ona yardımcı oluyor ve çöllerle dolu uzun yolları aşıp Cinder
ile karşılaşmaya çalışıyorlar.
Scarlet Sihirbaz tarafından kaçırılıp Ay
ülkesine götürülüyor ve orada Winter’la tanışıyor. Winter’ı sevdim o kısacık
konuşma bile sevmeme yetti :)
Wolf, Scarlet’ın
kaçırılmasından sonra deliye dönüyor, Cinder onu zor tutuyor. İko her zamanki
gibi çok neşeli ve komik. Onun esprileri kitaba sevimlilik katıyor. Ayrıca bu
kitapta Thorne sayesinde İko mükemmel bir android bedenine kavuşuyor ;)
Cinder ve Wolf’un
arasına AY üleşinin kraliyet muhafızı Jacin de katılıyor. Çok garip bir kişilik
ve Winter’a aşık. Son kitapta da onları okuyacağız galiba :)
Cinder ve
diğerleri , doktor Erland’ın yanına gidiyor ve Kai’nin Levanayla olan düğününü
engellemek için plan yapmaya devam ediyorlar.
Doktor ve Cress
hakkında şaşırtıcı bir bilgi öğreniyoruz.
Cress, çok saf bir
kız. Yıllarca sadece tek bir kişiyle konuşunca zaten normal olmasını beklemek
saçma olurdu. O uyduda tutunacak bir dalı olmadığı için hayal aleminde yaşamaya
başlamış. Çok sık hayal kuruyor. Thorne’u daha tanımadan sevmesi de bu yüzden. Cress,
Cinder ve ekibi hakkında bir srürü araştırma yapmış ama yine de gerçekte
tanımakla bilgisayardan tanımak farklı şeyler.
Cress ve Thorne’un
maceraları da iyiydi ama okurken sevdim.
Kai son olanlardan
sonra Cinder’in kendisini kandırmasına bayağı sinirlenmiş ve içerlemiş. Cinder’i
gerçekten sevip sevmediğinden bile emin değil. Sihir yaptığından kuşkulanıyor
ve herkese dair güvenini de yitirmiş. Yine de Cinder’i araştırıyor onunla
ilgili şeyler öğrenmek için can atıyor. Levana ile evlenmek istemiyor ama dünyanın
iyiliği için buna mecbur.
Karakterlerin hepsi
kendi içsel çatışmaları ve çevresindekilerle meşguldü bu kitapta. Herkes dağılmıştı
ve zor durumdalardı. Cress, Thorne'dan onu öpmesini istemişti ve Thorne kendi kadar sıradışı bir zamanda ve yerde yaptı bunu :) Sonrasında da Cress'in yardımıyla düşmanları vurmaya başladı :)
Prenses Selene’yi
arıyordu Levana ve Kai. Birisi
onu öldürmek için diğeri de onu Kraliçe yapmak için.
Kai sonunda Cinder’le
ilgili gerçeği öğrendi.
Kai ve Cinder
sonunda bir araya gelebildiler ve çok değişik biçimde oldu. Kai’nin tepkilerine
çok güldüm :)
Harika bir
kitaptı. Aksiyon, macera, duygusallık vardı bolca. Çok sürükleyiciydi. Serinin sonuna doğru yaklaşıyorum. Hemen bitirmek
istiyorum ama bir yandan da böyle güzel fantastik seriye veda edecek olmak
üzüyor.
Bundan sonra da
Levana kitabını okudum. Onun yorumunu da yazacağım. Kitap dolu günleriniz olsun :) Aşağıya alıntıları da bırakacağım okuyun :)
Ayrıca karakterlerimizin bilgileri için Marissa Meyer'in sayfasına bakabilirsiniz.
***NOT: FOTOĞRAFLAR ALINTIDIR. ALTINDA BELİRTTİKLERİM BANA AİT İZİNSİZ ALMAYINIZ :)
ALINTILAR
“Cress’in
kahramanlar hakkında bildiği bir şey varsa, o da zor durumdaki bir kadına hiç
dayanamadıklarıydı. Ve Cress, kendisinden daha zor durumda bir kadın
düşünemiyordu.”
***
"Doğarken
şimşekler çaktıran ve sonsuza dek alev alev yanan o destansı aşklardan birini
yaşayacaklardı. Zamanın, mesafelerin ve hatta ölümün bile engelleyemeyeceği bir
aşk."
***
“Thorne onu
kurtaracaktı. O bir kahramandı. Cress de masaldaki çaresiz prenses. Hikayenin
sonunda prenses kurtulur ve kahramanıyla sonsuza dek mutlu yaşardı, öyle mi?”
***
"Aşk. Bütün
kapılar aşka çıkıyordu. Özgürlükten
ya da kabullenişten daha güçlüydü aşk. İkinci çağ şarkılarının özündeki gerçek aşklar öyleydi en azından. İnsanın tüm benliğini dolduran, ruhunu ele geçiren türden aşklardı onlar. Fedakârlığa teşvik eden, dramatikçe davranmaya iten türden aşklardı. Tüm dünyanı kuşatan, karşı konulmaz aşklar."
ya da kabullenişten daha güçlüydü aşk. İkinci çağ şarkılarının özündeki gerçek aşklar öyleydi en azından. İnsanın tüm benliğini dolduran, ruhunu ele geçiren türden aşklardı onlar. Fedakârlığa teşvik eden, dramatikçe davranmaya iten türden aşklardı. Tüm dünyanı kuşatan, karşı konulmaz aşklar."
***
"Bana bu
kadar güvendiğin için teşekkürler."
"Sen aşk
masallarına kanıp kendini harcayabilecek bir kız değilsin. Başka bir sebep
olmalı."
Cinder başını
çevirdi.
"Yapma!
Gerçekten ona âşık olduğunu düşünmüyorsun değil mi?"
"Ben
âşığım," dedi Iko. "Hem de deli gibi!"
Cinder şakaklarını
ovuşturdu.
Gergin bir
sessizlikten sonra Iko, "Hâlâ Kai'den bahsediyoruz, değil mi?" diye
sordu.
Jacin tavandaki
hoparlörleri işaret etti. "Bunu çok mu aradın?"
***
“Herkes birbirini
etkilemeye çalışıyor. Daha zeki ya da kendilerinden emin görünmek için
birbirleriyle yarışıyorlar.”
***
"İnsan
içinden gelmedikçe kimseye seni seviyorum dememeli."
***
“Cress tüm korkunç
senaryoları düşünürken Thorne birden onu kendine çevirip kolunu beline doladı.
Cress neye uğradığını şaşırmıştı. Can havliyle Thorne"un omzuna tutundu.
Ve Thorne onu
öptü.
Bir savaşın tam
ortasındaydılar. Ölümün kıyısında.”
***
Cress eteğini
düzeltti. "Scarlet'a âşıksın değil mi?"
Wolf birden taş
kesildi. Uçan araba saraya doğru yükselirken, "O benim alfam," diye
mırıldandı kederle. Alfa.
Cress öne eğilip
direklerini dizlerine dayadı. "Yıldızlar gibi mi?"
"Ne
yıldızı?"
(...) "Bir
takımyıldızındaki en parlak yıldıza da alfa denir. Şey demek istediğini sandım.
Yani Scarlet'ın senin en parlak yıldızın olduğunu."(...)
Wolf, Cress'in
korktuğu gibi alayla sırıtmak yerine iç çekti. "Evet," dedi şehrin
üzerinde doğan dolunaya bakarak. "Aynen öyle."
***
"...Wolf bir
roman kahramanından farksızdı. Bir de gözlerinde şu insanın içini tüketen
çaresizlik olmasaydı..."
***
Cinder ona(Thorne)
sarılırken “Seni pislik!” diye tısladı. “Öldüğünü sandık.”
“Ah, lütfen! Bir
uyduyla Dünya’ya çakılmakla ölecek adam mıyım ben?”
***
“Öncelikle biraz
daha kibar olmayı öğrenmelisin, yoksa kimse bir prenses olduğuna inanmaz.”
“Tabii ya. Başarısız devrimlerin bir numaralı ortak özelliği zarafetten yoksun
davranışlardır zaten.” “Bitirdin mi?” “Aksine. Daha yeni başladım.”
***
"Cinder
titredi. Aralarına koca bir galaksi girdikten sonra yine birlikteydiler
işte."
***
“Bilmem farkında
mısın ama etrafındaki herkes ölüyor. Başının çaresine bakmayı öğrenmen gerek.”
***
" Ona onu
sevdiğimi söylemeliydim. Başka fırsatım olmayacağını biliyordum ama yine de
yapamadım işte. Sence ben korkunç biri miyim?"
***
“Kraliçe'nin iki
elinde iki alyans vardı. Birini yıllarca takmıştı. Bir zamanlar ona aşk ve
mutluluk getireceğini sanmış ama tek hissettirdiği keder olmuştu.”
***
"Uyu
Crescent, gökyüzü senin, yıldızlar sevdiğin ve Ay evin..."
***
“Artık büyük
destansı aşkların da kendiliklerinden olmadıklarını düşünüyorum onları kendimiz
yaratmalıyız.”
***
“Genç imparator
kendi sarayından kaçırıldı. Olacak iş değil! Dünyalılar bu aptallıklarıyla
bugüne kadar iyi dayanmış. Çoktan nesilleri tükenmeliydi.”
***
“Dünya’nın
binlerce fotoğrafını görmüştü. Şehirleri, gölleri, dağları, ormanları ve akla
hayale gelebilecek bütün manzaraları en ince ayrıntısına kadar incelemişti. Ama
gökyüzünün bu kadar mavi olabileceğini hayal edemezdi. Ya da yeryüzünün bir
elmas denizi gibi parlayabileceğini. Üzerinde bunca altın tepeciği
barındırabileceğini. “
***
“Cress bu
yıldızlara hayatı boyunca bakmıştı ama şimdi bir battaniye gibi üzerini
örtüyorlardı. Uçsuz bucaksız bir gökyüzü ve koca bir Dünya onu sarmalamaya
hazırlanıyordu.”
***
“Yani Dünya’nın
yarısı onu öldürmek istiyor ve diğer yarısı da onu Ay’daki bir tahta
zincirlemenin peşinde.”
***
Bu seriye bayılıyorum. Çok başarılı, çok eğlenceliydi. Ben kitapları elimden bırakamayıp çok kısa sürede okumuştum :-)
YanıtlaSilEvet cidden güzel ve sürükleyici bir seri :)
Silyorumunuz için teşekkürler :)
hımm piku iyi seri diyon hıhım tımams :)
YanıtlaSilEvett çok iyi serii :)
Silmasallardan fantastiğe uzanıyor