10 Ağustos 2015 Pazartesi

YOLCU–JOHN TWELVE HAWKS (DÖRDÜNCÜ ALEM#1)

(DÖRDÜNCÜ ALEM # 1)

Orijinal adı: The Traveler
Çeviren: Sıla Okur
Yayınevi: Doğan Kitap (DK)
Sayfa Sayısı: 378
Yayın Tarihi: Ocak 2011
Tür: Paranoyak- şizofrenik gerilim, aksiyon



Kitap Tanıtımı:

Tüm dünyada 20’nin üzerinde dile çevrilen uluslararası   
Best seller üçlemenin ilk kitabı…

Artık Şebeke’nin içindesin!
Gerçekle yüzleşmeye hazır mısın?

Maya artık sıradan bir genç kadın gibi yaşamaya kararlıydı. Büyük bir savaşçı olan babasının ona öğrettiklerini unutacak; Büyük Düzen’in içinde itaatkâr bir yurttaş gibi yaşayacaktı.
Ama şimdi bir kez daha ölümle ve kanla sınanması gerekiyor! Çünkü yeryüzünde kalan son Yolcu’yu acımasız Tabula örgütünün elinden kurtarmak zorunda.
Yoksa karanlık bir çağ başlayacak. Dünya acımasız ve soğuk bir sanal hapishaneye dönüşecek…
Yolcu Dördüncü Âlem üçlemesinin ilk kitabıdır.

Yorumlar:

“Kehanet nadiren bu kadar eğlencelidir…”
The Washington Post
“Birinci sınıf paranoyak-şizofrenik gerilim…”
Time



Kitap Yorumum:

Kitap çok farklı ama bir o kadar da tanıdık. Çünkü yaşadığımız dünyanın gerçekte ne olduğunu çok güzel gösteriyor. Tabi insanı paranoyak da yapıyor.

Bu kitaba göre biz Büyük Düzen/Şebeke’nin içinde olan yurttaşlarız. Dünya da yakında sanal bir hapishaneye dönüşecek. Yani herkes izlenecek, attığın her adım kameralar, makineler, insanlar tarafından kontrol edilecek. İnsanlar teknoloji geliştikçe, imkanlar arttıkça özgürleştiklerini sanacak güven içinde yaşayacak. Ama aslında her hareketleri izlenecek, kontrol edilecek. Dünyayı sanal hapishaneye çevirmek isteyen de Tabula adında bir örgüt. Ama onlar kendilerine Biraderler diyorlar.
Tabi tüm bunlara ek olarak Yolcular ve Soytarılar var.

(Okurları John Twelve Hawks'a böyle diyor)

Yolcular, bedenini dünyada bırakıp farklı alemlere geçebilen insanlar. Farklı alemlere geçmelerini sağlayan şeye de Işık diyorlar. Yani bedenleri dünyada kalırken Işıkları farklı alemlere geçebiliyor. Bu arada kitaba göre Dünya; Dördüncü Alem’de bulunuyormuş. 


Soytarılar ise savaşçı insanlar. Onlar da Yolcuları korumayı kendilerine kutsal görev edindiklerinden küçük yaşlardan itibaren savaşçı olarak yetiştiriliyor.

Bir de Soytarıların ünlü deyişi var: Etle lanetlenen kanla kurtuluş bulur…

Ayrıca Tabula önceden Yolcuları öldürmek istiyorken şimdi onları kötü amaçları için kullanmak istiyor. Yolcuları öldürmek istemelerinin sebebi de onların bakış açısının gelişmiş olması, dünyaya farklı bir gözle bakmaları ve insanların aklını çelmeleri. İnsanları sanal hapishanede yaşatmaları için Yolcuların ortadan kalkması gerektiğini sanıyorlardı. Ama şimdi onları Sanal Hapishane planları için ve farklı alemlerle iletişim kurabilmek için kullanmak istiyorlar. 

(Soytarı Sembolü)

Biraz özetlemeye çalıştım. Şimdi karakterlere geçebiliriz.

Maya, Soytarı. Ama dünyada başka yolcunun kalmadığını sandığı için ve artık paranoyak olmadan yaşayabilmek için Şebekenin içine girmeye razı oluyor. Ama babası onu yanına çağırdığı zaman tüm düzenini arkasında bırakıp Soytarı olmak zorunda kalıyor. Çünkü dünyada iki tane kardeş, yolcu olabilir ve onlar büyük tehlike içindeler. 

Soytarılar kimseye güvenmez ve duygularını hep gizler, çok iyi dövüşürler gerektiğinde insan da öldürürler. Mayanın babası da onu çok sert bir eğitimden geçirmiş. Maya da babasından ve sorumluluklarından kaçmak için Şebeke’ye giriyor. 

Ama Yolcular ve Soytarılar Şebeke’ye bir kez olsun girerlerse başları çok büyük belaya bulaşır.

Gabriel ve Michael, Yolcu. Babaları da Yolcuydu. Ama onun öldüğünü sandıkları zaman Şebekenin içine girdiler. Maya Gabriel’i buluyor fakat Michael Tabula’nın eline geçiyor. Ama ilk başta ikisi de Yolcu değil gibiydiler. Çünkü onlara nasıl Yolcu olacaklarını öğreten kimse yoktu ve Michael babasının anlattıklarını saçmalık olarak görüyordu. Ta ki Tabula onu bulup beynine teller yerleştirip uyuşturucu gibi bir şey verdikleri zamana kadar. Ondan sonra Yolcuların gerçek olduğuna inandı. Maya ise Gabriel’i, Yolcu olmayı öğreten Kılavuza götürmeye çalışıyor. Eğer Yolcuysa onu koruyacak değilse eski hayatına dönecek. Tahmin edebileceğiniz gibi iki kardeş de Yolcular.

Soytarılar sürekli kılıç taşırlar. Bazı özel kılıçlar var ki onlar çok değerli. Soytarılar da sadece Altın ve Yeşim kılıcı koruyabilmiş diğerleri kayıpmış. Yeşim kılıç da Gabriel'in babasındaymış. Babasını koruyan bir Soytarı ona vermiş. Gabriel de farklı aleme giderken yanında bu kılıcı da götürüyor. Ayrıca 

Söylemeyi unuttuğum bir kural var Yolcular ve Soytarılar asla duygusal ilişkilere giremez. Çünkü Soytarıların Yolcuları koruması gerek ve buna asla duygularını karıştıramazlar. Eğer ki Soytarıya bir şey olursa Yolcu, duygularından dolayı onu korumaya çalışırken kendisi zarar görebilir. Yolcular da bu dünya için çok önemli, Soytarılar için de kutsal bir görev olduklarından duygusallık iyi değildir. Bu yüzden Maya da hep Gabriel’e karşı uzak duruyor. Onu koruyor ama asla duygularından geçmişte yaşadıklarından bahsetmiyor. Ama sonlara doğru ördüğü duvarlar yavaşça çatlamaya başlıyor orası ayrı :)

Vicki ve Hollis diye yan karakterler de var. Onlar da Maya ve Gabriel’e yardım ediyorlar.

Kitapta anlatılan dünya bizim dünyamıza çok benziyor. Yolcu ve Soytarılar yok ama geri kalanlar doğru. Çünkü teknoloji geliştikçe bizi kontrol etmeye başlıyor. Bizim teknolojiyi kontrol etmemiz gerekirken, esir oluyoruz. O kadar çok teknolojinin zararlarından bahsediyordu ki neredeyse ben de paranoyaklaşacaktım :)

Kitapta çoğu zaman sıkıldım ama konusu ilgimi çektiği için ve Maya ve Gabriel’in sonunu merak ettiğim için yarım bırakmadım. Diğer kitaplarını da kütüphanede falan görürsem okurum. Bence siz de görürseniz dişinizi sıkın ve kitabı okuyun. Çok şey öğrenirsiniz. Teknolojiyi kullanırsınız ama dikkatli olmanız gerektiğini de daha iyi bilirsiniz. Farklı bir kitaptı. Başta da değindiğim gibi ilerde daha rahat göreceğimiz bir dünyayı anlatıyordu.

Kitabın kavramlarına alışmak baya zamanımı aldı. Yani Soytarı falan çok komik geliyor. Bu kitaptaki karşılığıyla bizim bildiğimizin hiç benzerliği yok :P Tabula kelimesi de farklı. Yolcu kabul edilebilir diğerlerine göre. Çünkü farklı alemlere yolculuk yapıyorlar. Bir yerde okuduğuma göre yazar; Gabriel ve Michael isimlerinde de Cebrail ve Mikail’e gönderme yapmış diyordu. Ayrıca kitap paranoyak-şizofrenik gerilime çok uyuyor.

Kitap hakkında yazılan blog yorumu bulamadım. Dünyada çok satmış ama Türkiye’de pek bilinmiyor sanırım.

Sanal hapishane demiştim ya Tabula bu fikri İngiliz filozof Jeremy Bentham’ın tasarladığı Panopticon’dan uyarlayarak gerçekleştirmek istiyor.

Panopticon'un temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin iyi aydınlatılmış bir siluetini izleme olanağını sağlamasıydı. 
Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun aklını başına toplayarak her zaman izleniyormuşçasına davranmaktan başka çabası yoktu. Böylece mahpus bizzat kendi hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Jeremy_Bentham )



Yazar Hakkında

John Twelve Hawks gerçek ismini gizleyen bir yazar. Random House’daki editörü bile onunla yüz yüze görüşmediğini ifade ediyor. Tıpkı Trevenian gibi hayatının mahremiyetini korumaya kararlı olduğu için basın önüne çıkmıyor.
Röportajlarını e-mail kanalıyla, yayıncısı aracılığıyla veriyor.
Yılın farklı zamanlarında New York, Los Angeles ve Londra’da yaşıyor.
Televizyonu yok. Okurları ona JXXIIH diyor. Tıpkı romanındaki Soytarılar gibi şebekenin dışında yaşıyor.

http://www.randomhouse.com/features/johntwelvehawks/ sitesi üzerinden okurlarıyla yazışıyor. (tam özgeçmiş için: http://www.dogankitap.com.tr/ kitap/Yolcu-1436  )

DÖRDÜNCÜ ALEM ÜÇLEMESİ:
1.  Yolcu
2.  Tabula
3.  Altın Kent



                                       -AMARİL-

2 yorum:

  1. Bence suan yasadigimiz hayati anlatiyor. Ayrica yapilan tanimlamalar cok mantikli.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet yaşadığımız dünyaya çok benziyor. İlerde olabilecekleri anlatıyor. Şimdi de teknolojinin etkisini görüyoruz. Ama ilerde daha korkunç olmaya başlayacak sanırım. Bu kitabı okuyarak sonuçları tahmin edebiliyoruz. Okumanızı öneririm Meracığım :)

      Sil

Değerli Okuyucular:
Lütfen yorumlarınızda küfür, argo ve ahlaksızlık kullanmayınız!!!
Onların haricinde her türlü eleştiriye açığım :)
Yorumlarınız denetlendikten sonra yayınlanacaktır!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...