(DÖRDÜNCÜ ALEM # 1)
Orijinal adı: The
Traveler
Çeviren: Sıla
Okur
Yayınevi: Doğan
Kitap (DK)
Sayfa Sayısı: 378
Yayın Tarihi:
Ocak 2011
Tür: Paranoyak- şizofrenik gerilim, aksiyon
Kitap Tanıtımı:
Tüm dünyada 20’nin üzerinde dile çevrilen
uluslararası
Best seller üçlemenin ilk kitabı…
Artık Şebeke’nin içindesin!
Gerçekle yüzleşmeye hazır mısın?
Maya artık sıradan bir genç kadın gibi
yaşamaya kararlıydı. Büyük bir savaşçı olan babasının ona öğrettiklerini
unutacak; Büyük Düzen’in içinde itaatkâr bir yurttaş gibi yaşayacaktı.
Ama şimdi bir kez daha ölümle ve kanla
sınanması gerekiyor! Çünkü yeryüzünde kalan son Yolcu’yu acımasız Tabula
örgütünün elinden kurtarmak zorunda.
Yoksa karanlık bir çağ başlayacak. Dünya
acımasız ve soğuk bir sanal hapishaneye dönüşecek…
Yolcu Dördüncü
Âlem üçlemesinin ilk kitabıdır.
Yorumlar:
“Kehanet nadiren bu kadar eğlencelidir…”
The Washington Post
“Birinci sınıf paranoyak-şizofrenik
gerilim…”
Time
Kitap Yorumum:
Kitap çok farklı ama
bir o kadar da tanıdık. Çünkü yaşadığımız dünyanın gerçekte ne olduğunu çok
güzel gösteriyor. Tabi insanı paranoyak da yapıyor.
Bu kitaba göre biz
Büyük Düzen/Şebeke’nin içinde olan yurttaşlarız. Dünya da yakında sanal bir
hapishaneye dönüşecek. Yani herkes izlenecek, attığın her adım kameralar,
makineler, insanlar tarafından kontrol edilecek. İnsanlar teknoloji geliştikçe,
imkanlar arttıkça özgürleştiklerini sanacak güven içinde yaşayacak. Ama aslında
her hareketleri izlenecek, kontrol edilecek. Dünyayı sanal hapishaneye çevirmek
isteyen de Tabula adında bir örgüt. Ama
onlar kendilerine Biraderler
diyorlar.
Tabi tüm bunlara
ek olarak Yolcular ve Soytarılar var.
(Okurları John Twelve Hawks'a böyle diyor)
Yolcular, bedenini dünyada bırakıp farklı
alemlere geçebilen insanlar. Farklı alemlere geçmelerini sağlayan şeye de Işık diyorlar. Yani bedenleri dünyada
kalırken Işıkları farklı alemlere geçebiliyor. Bu arada kitaba göre Dünya; Dördüncü Alem’de bulunuyormuş.
Soytarılar ise
savaşçı insanlar. Onlar da Yolcuları korumayı kendilerine kutsal görev
edindiklerinden küçük yaşlardan itibaren savaşçı olarak yetiştiriliyor.
Bir de
Soytarıların ünlü deyişi var: Etle
lanetlenen kanla kurtuluş bulur…
Ayrıca Tabula
önceden Yolcuları öldürmek istiyorken şimdi onları kötü amaçları için kullanmak
istiyor. Yolcuları öldürmek istemelerinin sebebi de onların bakış açısının
gelişmiş olması, dünyaya farklı bir gözle bakmaları ve insanların aklını
çelmeleri. İnsanları sanal hapishanede yaşatmaları için Yolcuların ortadan
kalkması gerektiğini sanıyorlardı. Ama şimdi onları Sanal Hapishane planları için ve farklı alemlerle iletişim kurabilmek için kullanmak istiyorlar.
(Soytarı Sembolü)
Biraz özetlemeye
çalıştım. Şimdi karakterlere geçebiliriz.
Maya, Soytarı. Ama
dünyada başka yolcunun kalmadığını sandığı için ve artık paranoyak olmadan
yaşayabilmek için Şebekenin içine girmeye razı oluyor. Ama babası onu yanına
çağırdığı zaman tüm düzenini arkasında bırakıp Soytarı olmak zorunda kalıyor. Çünkü
dünyada iki tane kardeş, yolcu olabilir ve onlar büyük tehlike içindeler.
Soytarılar
kimseye güvenmez ve duygularını hep gizler, çok iyi dövüşürler gerektiğinde
insan da öldürürler. Mayanın babası da onu çok sert bir eğitimden geçirmiş. Maya
da babasından ve sorumluluklarından kaçmak için Şebeke’ye giriyor.
Ama Yolcular
ve Soytarılar Şebeke’ye bir kez olsun girerlerse başları çok büyük belaya
bulaşır.
Gabriel ve Michael,
Yolcu. Babaları da Yolcuydu. Ama onun öldüğünü sandıkları zaman Şebekenin içine
girdiler. Maya Gabriel’i buluyor fakat Michael Tabula’nın eline geçiyor. Ama ilk
başta ikisi de Yolcu değil gibiydiler. Çünkü onlara nasıl Yolcu olacaklarını öğreten
kimse yoktu ve Michael babasının anlattıklarını saçmalık olarak görüyordu. Ta ki
Tabula onu bulup beynine teller yerleştirip uyuşturucu gibi bir şey verdikleri
zamana kadar. Ondan sonra Yolcuların gerçek olduğuna inandı. Maya ise Gabriel’i,
Yolcu olmayı öğreten Kılavuza götürmeye çalışıyor. Eğer Yolcuysa onu koruyacak
değilse eski hayatına dönecek. Tahmin edebileceğiniz gibi iki kardeş de
Yolcular.
Soytarılar sürekli kılıç taşırlar. Bazı özel kılıçlar var ki onlar çok değerli. Soytarılar da sadece Altın ve Yeşim kılıcı koruyabilmiş diğerleri kayıpmış. Yeşim kılıç da Gabriel'in babasındaymış. Babasını koruyan bir Soytarı ona vermiş. Gabriel de farklı aleme giderken yanında bu kılıcı da götürüyor. Ayrıca
Söylemeyi unuttuğum
bir kural var Yolcular ve Soytarılar asla duygusal ilişkilere giremez. Çünkü Soytarıların
Yolcuları koruması gerek ve buna asla duygularını karıştıramazlar. Eğer ki Soytarıya
bir şey olursa Yolcu, duygularından dolayı onu korumaya çalışırken kendisi
zarar görebilir. Yolcular da bu dünya için çok önemli, Soytarılar için de
kutsal bir görev olduklarından duygusallık iyi değildir. Bu yüzden Maya da hep
Gabriel’e karşı uzak duruyor. Onu koruyor ama asla duygularından geçmişte
yaşadıklarından bahsetmiyor. Ama sonlara doğru ördüğü duvarlar yavaşça
çatlamaya başlıyor orası ayrı :)
Vicki ve Hollis
diye yan karakterler de var. Onlar da Maya ve Gabriel’e yardım ediyorlar.
Kitapta anlatılan
dünya bizim dünyamıza çok benziyor. Yolcu ve Soytarılar yok ama geri kalanlar
doğru. Çünkü teknoloji geliştikçe bizi kontrol etmeye başlıyor. Bizim teknolojiyi
kontrol etmemiz gerekirken, esir oluyoruz. O kadar çok teknolojinin
zararlarından bahsediyordu ki neredeyse ben de paranoyaklaşacaktım :)
Kitapta çoğu zaman
sıkıldım ama konusu ilgimi çektiği için ve Maya ve Gabriel’in sonunu merak
ettiğim için yarım bırakmadım. Diğer kitaplarını da kütüphanede falan görürsem
okurum. Bence siz de görürseniz dişinizi sıkın ve kitabı okuyun. Çok şey
öğrenirsiniz. Teknolojiyi kullanırsınız ama dikkatli olmanız gerektiğini de daha
iyi bilirsiniz. Farklı bir kitaptı. Başta da değindiğim gibi ilerde daha rahat
göreceğimiz bir dünyayı anlatıyordu.
Kitabın kavramlarına
alışmak baya zamanımı aldı. Yani Soytarı falan çok komik geliyor. Bu kitaptaki
karşılığıyla bizim bildiğimizin hiç benzerliği yok :P Tabula kelimesi de
farklı. Yolcu kabul edilebilir diğerlerine göre. Çünkü farklı alemlere yolculuk
yapıyorlar. Bir yerde okuduğuma göre yazar; Gabriel ve Michael isimlerinde de
Cebrail ve Mikail’e gönderme yapmış diyordu. Ayrıca kitap paranoyak-şizofrenik
gerilime çok uyuyor.
Kitap hakkında
yazılan blog yorumu bulamadım. Dünyada çok satmış ama Türkiye’de pek bilinmiyor
sanırım.
Sanal hapishane
demiştim ya Tabula bu fikri İngiliz
filozof Jeremy Bentham’ın tasarladığı Panopticon’dan
uyarlayarak gerçekleştirmek istiyor.
Panopticon'un
temelinde yatan ilke, tek odalı hücrenin içindeki sakine saklanacak hiçbir yer
bırakmaması, buna karşılık dış cephedeki duvarın penceresinden gelen dış ışığın
kuledeki nöbetçilere mahpusun her hareketinin iyi aydınlatılmış bir siluetini
izleme olanağını sağlamasıydı.
Bentham'ın yaklaşımına göre, gözlemlenen
her yanlış davranışının ceza getireceğini bilen, ama davranışlarının aslında ne
zaman gözlemlendiğini bilmeyen mahpusun aklını başına toplayarak her zaman
izleniyormuşçasına davranmaktan başka çabası yoktu. Böylece mahpus bizzat kendi
hareketlerini kollamak durumunda kalacaktı. (https://tr.wikipedia.org/wiki/Jeremy_Bentham
)
Yazar Hakkında
John Twelve Hawks gerçek ismini gizleyen
bir yazar. Random House’daki editörü bile onunla yüz yüze görüşmediğini ifade
ediyor. Tıpkı Trevenian gibi hayatının mahremiyetini korumaya kararlı olduğu
için basın önüne çıkmıyor.
Röportajlarını e-mail kanalıyla, yayıncısı
aracılığıyla veriyor.
Yılın farklı zamanlarında New York, Los
Angeles ve Londra’da yaşıyor.
Televizyonu yok. Okurları ona JXXIIH diyor.
Tıpkı romanındaki Soytarılar gibi şebekenin dışında yaşıyor.
http://www.randomhouse.com/features/johntwelvehawks/
sitesi üzerinden okurlarıyla yazışıyor. (tam özgeçmiş için: http://www.dogankitap.com.tr/ kitap/Yolcu-1436 )
DÖRDÜNCÜ ALEM ÜÇLEMESİ:
1. Yolcu
2. Tabula
3. Altın Kent
-AMARİL-
Bence suan yasadigimiz hayati anlatiyor. Ayrica yapilan tanimlamalar cok mantikli.
YanıtlaSilEvet yaşadığımız dünyaya çok benziyor. İlerde olabilecekleri anlatıyor. Şimdi de teknolojinin etkisini görüyoruz. Ama ilerde daha korkunç olmaya başlayacak sanırım. Bu kitabı okuyarak sonuçları tahmin edebiliyoruz. Okumanızı öneririm Meracığım :)
Sil