Az önce en sevdiğim,
her bölümünde bana bir şeyler öğreten, yeri geldiğinde güldüren, yeri
geldiğinde ağlatan, yeri geldiğinde heyecanlandıran mükemmel dizi Person of
İnterest’in final bölümünü izledim.
Yayınlandıktan hemen
sonra izlerdim aslında ama diziye veda edecek olmam dolayısıyla uygun bir
zamanı bekledim. Vedaları sevmem ama gerekiyor da. Ağladım bölümü izlerken. Hem
bölüm duygusaldı hem de hayatımda izlediğim en mükemmel diziydi ve gerçekten bana
her bölümünde bir şeyler kattı. Karakterler o kadar samimiydi ki, o kadar
içtendi, o kadar çok hatalar yapmışlardı ki, ama tüm hatalarına rağmen iyi bir
insan olabildiler. Kısaca bu dizinin karakterleri bizdendi…
Bana her şeyin siyah
beyaz diye kesin bir ayrımı olmadığını öğretti. Grinin de var olduğunu. Eğer istersek
her şeyi başarabileceğimizi. Eğer istersek yaptığımız tüm hatalara rağmen iyi
bir insan olabileceğimizi. Eğer istersek dünyayı değiştirebileceğimizi…. Her
insanın bir dünya olduğunu anladım. Bir insanı kurtarmanın dünyayı kurtarmak
olduğunu öğrendim…
Ölüm her ne kadar
kötü hissettirse de geride kalanlara. Aslında bir son olmadığını ve bizi
hatırlayan, seven insanlar var oldukça bizim de yaşayacağımızı bu diziyle bir
kez daha hatırladım. Zaten bizim inancımıza göre ölümden sonra asıl hayat
başlıyor.
Dizinin final
bölümünde çok sevdiğim bir karakter öldü. Bunu hissetmiştim. Çünkü bu dizi
sıradan değil. Elbette bir şeyleri kaybedecektik. Mutlu son diye bir şey
olmayacaktı. Bence diziye yakışır bir final olmuş. Diğer karakterler için de o
kadar kötü şeyden sonra bir umut doğmuştu sonunda. Makine ve Samaritan savaştı.
Kimin kaybedeceğini zaten tahmin etmişsinizdir. Ama bu kaybediş kolay olmadı. Kazanırken
bile bir şeyler feda edildi.
Bu dizi savaşın
gerçek kazananı olmadığını anlatmaya çalışıyordu. Ne kadar kazanmış olsak da
aslında ölen onca insan bir kayıptı. Yani savaşın asla kazananı olmazdı, herkes
kaybetmişti.
Hayatımda izlediğim
en çarpıcı, en unutulmaz, en önemli diziydi. Her bölümde insanı insan yapan
değerleri işliyordu. Biz aksiyonu için izlesek bile aslında o aksiyonun ardında
bize ders vermeye çalışıyordu.
İnsan asla makine
değildir.
Her ne kadar yapay
zeka var olsa da yani bir saniyesi sonsuzluğa eşdeğer olsa da asla insandan
daha önemli ve güçlü değildir.
Bu diziyi izleyin
hayatınızda verdiğiniz en doğru kararlardan biri olur eminim. Yıllar sonra
baştan sonra tekrar izlerim büyük ihtimal. Herkesin izleyebileceği bir diziydi.
Kurgusu olsun, karakterleri olsun çok zekice ve içtendi. Kurgu da olsa günümüz
dünyasının kötülüklerini bize anlatmayı başardı.
Bu dizi benim için
sadece aksiyon, bilim kurgu, dram değildi. Dünyaydı, insanlıktı, yaşamdı. Hayatta
ne varsa hepsi bu dizide de vardı az da olsa. İnsan olmanın ne demek olduğunu
anlatıyordu. Gelecekteki teknolojiyle insanlığın nelere sebep olabileceğini
anlatıyordu.
Makine ve dostları
insanları küçük birer dünyalar olarak görürken, samaritan taraftarları
insanları piyon veya kötü kod olarak görüyordu. Finch de ilk başlarda insanları
alakalı veya alakasız olarak ayırmıştı. Ama sonradan her insanın alakalı ve
gerekli olduğunu çok acı bir şekilde anladı.
Hiçbir zaman
unutmayacağım ve hayatıma yön verebilecek düzeyde bir diziydi gerçekten. Abarttığımı
sanabilirsiniz ama bu diziyi izleyin sonra bu sözlerimin az bile kaldığını
anlarsınız. Tam zamanında bitirdiler. Tadında bitti. Uzasaydı belki de final
bölümünde verdiği anlamın bir önemi kalmayacaktı.
Bu diziyi izleyenler
her bölümünü anlayarak izleyin, üstünde düşünün. Daha izlemeyen veya adını yeni
duymuş olanlar konusunu bile araştırmadan hemen başlayın izleyin. Ne kadar
konusunu tanıtsalar da aslında o anlatılan ufak bölüm sadece dizinin küçük bir
kısmı.
Dizide araya yerleştirilen zekice diyaloglar, imalar, espriler çok güzeldi. Mr. Finch'in Pi sayısının tanımını yaptığı kısım da en sevdiğim yerlerdendi.
Makinenin simülasyonları da çok güzeldi. Makine'nin duygusal olması ve Finch'i babası olarak görmesi imkansız olsa da çok hoşuma gitmişti. 1. bölümde Finch ve Reese'in yaptığı konuşmaya son bölümde gönderme yapıldı. Reese'in bir amaca ihtiyacı vardı, Finch onu verdi ve karşılığında da onun sonsuz dostluğunu ve güvenini aldı :)
Dizide araya yerleştirilen zekice diyaloglar, imalar, espriler çok güzeldi. Mr. Finch'in Pi sayısının tanımını yaptığı kısım da en sevdiğim yerlerdendi.
Makinenin simülasyonları da çok güzeldi. Makine'nin duygusal olması ve Finch'i babası olarak görmesi imkansız olsa da çok hoşuma gitmişti. 1. bölümde Finch ve Reese'in yaptığı konuşmaya son bölümde gönderme yapıldı. Reese'in bir amaca ihtiyacı vardı, Finch onu verdi ve karşılığında da onun sonsuz dostluğunu ve güvenini aldı :)
Harold Finch, John
Reese, Lionel Fusco, Joss Carter, Root, Shaw, Elias, Anthony, Zoe, The Machine ve diğerleri
incelikle işlenmiş karakterlerdi. Her biri hayat hikayesi, anlamlı hareketleri
ve sözleriyle aklımdan çıkmayacaklar…
Person of İnterest
gibi bir kurgu bir daha bulamam sanırım. Ama onun kadar değerli çok dizi var. Lost,
Fringe, Leverage gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli Okuyucular:
Lütfen yorumlarınızda küfür, argo ve ahlaksızlık kullanmayınız!!!
Onların haricinde her türlü eleştiriye açığım :)
Yorumlarınız denetlendikten sonra yayınlanacaktır!